Yazar Ayhan Bilgen: “Barış toplumsal bir talep olmalı”
Londra’da düzenlenen “Barış Meclisleri ve Barış Süreçleri” başlıklı panelde konuşan yazar Ayhan Bilgen, “Ne kanın durması, ne çatışmanın olmaması, ne de diyalog, barış anlamına gelmez” diyerek barışın toplumsal bir talep haline gelmesi gerektiğini vurguladı.
Avrupa ve Britanya Barış Meclisi tarafından düzenlenen “Barış Meclisleri ve Barış Süreçleri” başlıklı panel Haringey’deki Kürt Toplum Merkezi’nde (KCC) gerçekleşti. Avrupa Barış Meclisi sözcülerinden gazeteci-yazar Koray Düzgören moderatörlüğündeki panele Türkiye Barış Meclisi ve Demokratik Anayasa Hareketi sözcülerinden yazar Ayhan Bilgen, Avrupa Barış Meclisi sözcülerinden Engin Erkiner ve Britanya Barış Meclisi sözcülerinden Ali Has konuşmacı olarak katıldı.
Düzgören’in Türkiye’de savaşın yoğunlaştığı dönemde barış arayışının ve Barış Meclisleri’nin artan bir önemi olduğunu vurgulayan açılış konuşmasının ardından söz alan Ayhan Bilgen, barışın çatışmasızlık hali olarak tanımlanamayacağını söyledi.
BARIŞ YANLILARI İKTİDARI BARIŞA CESARETLENDİRMELİ
Bilgen, “Barışı kanın durması diye tanımlıyorsanız, ateşkes döneminde ya da çatışmaların durduğunun iddia edildiği 80 darbesi sonrasını da barış diye değerlendirmek gerekir. Barışı tanımlamak için bundan fazlasına ihtiyacımız var. Barışı tarafların arasında diyalog diye tanımlarsak, Türkiye’de bu aşamanın da geçildiğini biliyoruz. Çünkü devletin PKK ile bir görüşme trafiği sürdürdüğü artık açıkça bilinen bir gerçek. O zaman barış, sadece diyalog da olamaz. Öyle olsaydı diyaloğun başladığı bu süreci de barış diye tanımlamak gerekirdi. Barışı, barış talebinin toplumsallaşması ekseninde ele alıp, bütün bu ayrıntılarıyla tartışmak gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Devletlerin istisnalar dışında barışa gönüllü yanaşmayacağını söyleyen Bilgen, barış yanlılarının iktidarı barışa cesaretlendirecek, mecbur edecek ve hatta barışı “dayatacak” bir toplumsal talebi inşa etmeleri gerektiğinin de altını çizdi. Barış hareketlerinin barışın aktörlerini belirlemeleri gerekliliğini vurgulayan Bilgen, bu aktörleri; “sorunun sebebi olan taraf”, “savaşı başlatan taraf” ve “bu taraflara baskı yapabilecek uluslararası dinamik ya da kurumlar” diye sıraladı.
Bilgen, barış hareketlerinin sık sık kısır tartışmalar içerisine hapsedilmesinden de yakındı ve “Alevi, dindar, emek, çevre, kadın hareketleri gibi hareketleri bu çalışmanın içine çeken bir yapıya ihtiyaç var. Biz çok zaman bu mücadeleyi yürütürken kısır tartışmaların içine hapsoluyoruz. Barış hareketi aynaya bakıp kendisiyle de yüzleşebilmeli. Barış mücadelesinin öznelerini belirleyip ardından da bir toplumsal irade inşa etmelidir” dedi.
DEVLET SİLAHLANMAYA DEVAM EDİYOR
Avrupa Barış Meclisi sözcülerinden Engin Erkiner de daha önce PKK tarafından tek taraflı ilan edilen ateşkese değindi ve “Ateşkes sadece dağda oldu, şehirde değil. Devlet Kürdistan’da gözaltıları sürdürdü, insanların üzerlerine panzerlerle gidildi. Devlet bu süreçte de bugün de silahlanmaya devam etti ve ediyor. Türkiye petrol ve dogalgaz hatları nedeniyle bölgedeki önemini artırdı ve bölgesel bir aktör haline dönüştü. Bu hatların güvenliğini de bahane ederek Türkiye hızla silahlanıyor. O nedenle de Barış Meclisi olarak bizim de sadece Türkiye’de değil bölgede de ne olup bittiğine ilişkin değerlendirmelerimiz olmak zorunda” dedi.
Britanya Barış Meclisi sözcülerinden Ali Has da çalışmaları hakkında bilgi verdi ve son dönemdeki KCK tutuklamalarının hukuksuz olduğunun altını çizerek bu tutuklamaların Türkiye’deki barış çalışmalarına yönelik bir tehdit olduğunu söyledi.