Yarın 1 Mayıs!..
1 Mayıs’ın biz Türkiyeli ve Kürdistanlılar bakımından yeri, hep özel olmuştur. Başta yaşadığımız Londra kenti olmak üzere Avrupa’nın pek çok kentinde yapılan 1 Mayıs gösterilerine en görsel ve kitlesel katılan güçler, uzun yıllardır Türkiyeli ve Kürdistanlı göçmenler olmaktadır. Hiç kuşkusuz bu, önemli bir övünç kaynağımızdır. Fakat bunda, ülke topraklarındaki devrimci dinamizmin rolü asla inkar edilemez!..
Ve yarın, 1 Mayıs!.. Yine hepimiz en güzel giysilerimiz, pankart ve bayraklarımız, hazırladığımız görsel şiar ve taleplerimizde sokaklarda olacağız. Bir yandan işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’ı bayram coşkusu ile kutlayacak, diğer yandan emeğimizle ürettiğimiz, aydınlattığımız dünyanın, küçük bir azınlığın çıkarları için karartılmasına karşı isyana duracağız!..
Yarın, 1 Mayıs!.. Ülke topraklarında, sermaye ile emek güçlerinin haftalar öncesi başlayan irade savaşının çarpışmasına sahne olacak. Bir hafta öncesinden polis işgali altına alınan, bariyerlerle kapatılan, 40 bini aşkın polisin görevlendirildiği belirtilen Taksim’in özgürleştirilmesi savaşına tanıklık edeceğiz. Ankara Kızılay’ın ve diğer kentlerdeki irade savaşına tanıklık edeceğiz. Bu çarpışma, basit bir alan çarpışması değil. Ezilen, sömürülen, baskı altına alınanların 12 Eylül ile birlikte kötürümleştirilen iradelerinin polis-devlet icazetinden azade hale gelmesi savaşımıdır!.. Bu çarpışma, emek güçlerinin bağımsız iradeleri ile yaşamdaki etkin rollerle var olma savaşımıdır!.. Bu çarpışma, beyinlere kurulmuş hapishaneleri haziran ayaklanması ile parçalayan güçlerle kaybedilmiş hapishaneleri yeniden inşa etmek isteyen sermayenin muharebesidir. Bundandır sermaye iktidarının alan yasakları, Taksim fobisi…
Yarın, 1 Mayıs!.. Hangi coğrafyada olursa olsun tüm dillerin, tüm mezheplerin, tüm renklerin, tüm cinslerin sınıfsal çıkarlar etrafında birleşeceği gün… Bir yandan sermayenin, bir yandan emek cephesinin kendi mecralarında birleştikleri önemli bir gün!..
Yarın sermaye, hep birlikte tilki sessizliğinde gelişmeleri, eylemsel gücümüzü, duruşumuzu takip edecek, sözde kutlama mesajları yayınlayarak bizleri ne kadar önemsediklerini söyleyecek. Fakat diğer taraftan kendi iktidarını tehdit edecek tüm politik ve eylemsel duruşları, zor aygıtı devlet ile teslim almaya çalışacak…
Yarın, emek cephesinin dolaysız üyeleri başta olmak üzere baskı ve sömürüye karşı olan, insanca yaşam mücadelesine taraf olanlar, sermaye karşısındaki duruşları ile gelecek için söz söylemiş olacaklar. 1886’dan 2014’de devam eden 1 Mayıs’ın mücadele ateşini büyütecekler.
Kesinti politikalarına, hak gasplarına, yeni vergilere, ücretlerin düşürülmesine, uzun çalışma saatlerine, kadın ve erkek çalışanlar arasındaki ücret uçurumuna, işsizleştirme saldırılarına, yoksullaşmaya, geleceksizliğe, ırkçı ve ayrımcı politikalara karşı yerlisi-göçmeni ile el ele verecek, seslerini, güçlerini birleştirecekler!.. Başta Rojava olmak üzere direnen halkların, işçi ve emekçilerin sesine ses katacak, dayanışmayı büyütecekler!..
ABD ve Avrupa emperyalistlerinin Doğu Avrupa üzerinden Rus emperyalizmi ile girdiği hegemonya savaşının kızıştığı, giderek Avrupa kıtasını saracak sıcak savaş sinyali verdiği günümüzde 1 Mayıs; biz ezilen ve sömürülenlerin; emperyalist savaşlara, halklar arası boğazlaşmaya “dur!” sinyali verdiğimiz gün olacak!..
Başta işçi ve emekçi kardeşlerimizin olmak üzere işçi sınıfının, ezilen, sömürülen halkların tüm dostlarının 1 Mayıs mücadele ve dayanışma gününü kutluyor, eşit ve özgür bir dünya temennimi iletiyorum.
Taksim’in direniş ruhunu Londra sokaklarına taşıma umuduyla…