Uzun yıllardan sonra nihayet…

Uzun yıllardan sonra nihayet…

Uzun yıllar kadın özgürlük mücadelesinde hasbelkader yer almaya çalışmış biri olarak onlarca 8 Mart eyleminde, etkinliğinde yer aldım. Saçlarımızdan tutularak süreklendiğimiz, kafalarımızda hala izleri bulunan kalaslarla dövüldüğümüz 8 Martlar… Eşitlik, özgürlük ve adalet taleplerimizle yürüdük yıllarca…

Fakat ilk kez ve nihayet, 8 Mart’ımızı bir kutlama havasında karşılıyoruz… Değişim inancı ve iddiasıyla sokaklardayız… Protestoculuğu aşan çözüm gücü olma perspektifi ile kendimizi örgütlüyoruz.

Kobanê zaferimizle umutsuzluk duvarları parçalanmış, yıllarca izleyici pozisyonunda kalan yüreği eşitlik, özgürlük ve adaletten yana pek çok kadın, kavgasının sahibi haline gelecek umudu büyütmekte. Bu nedenle kartopunu büyüterek, değiştirici bir kuvvet olabilmenin görevleri bizleri bekliyor.

Rojava, Ortadoğu bölgesi ve Ukrayna üzerinde tepinen ABD, AB ve Rus emperyalistleri, kışkırttıkları iç savaşların yanı sıra kendi aralarında karşılıklı restleşmelerle Avrupa kıtasında da yeni bir savaş olasılığını gündemimize taşımaktalar…

Almanya’da başlayan Pegida gibi liberal görünümlü ırkçı-faşist hareket, Avrupa çapında hızla gelişmekte / geliştirilmekte…

Mülteci haklarına yönelik saldırılar, sınır dışılar, baskı yasaları, aynı iş kolunda bulunan kadın ile erkek çalışanlar arasındaki ücret uçurumu, öncelikle kadınları vuran işsizleştirme, taşeronlaştırma saldırıları, sosyal hak gaspları, kadın ticareti, kadına yönelik şiddet gibi pek çok mücadele görevi güncelliğini korumaya devam ediyor…

Tüm yukarıda sayılan nedenlerden dolayı Londra 8 Mart Platformu’nun belirlediği “Savaşa, Şiddete, Irkçılığa ve Köleliğe Karşı KOBANE Kadın Direnişi ile Başkaldırıyoruz!..” şiarı, 8 Mart 2015 yılının iyi formüle edilmiş şiarı olma özelliğindedir.

Rojava kadın devrimi ve Kobanê kadın direnişinin zaferi, sadece Ortadoğu halklarından kadınların değil aynı zamanda Avrupa ve dünyadaki tüm özgürlük arayışındaki kadınların ilham kaynağı olmuş ve çözüm anahtarını sunmuştur. Dolayısıyla, Rojava kadın devriminin deneyleri ışığında hazırlanılacak 8 Mart çalışmaları; bir yandan beklemeci, izleyici ve protestocu duruşu silkeleyerek militan bir mücadele çizgisinin kazanılmasını sağlarken, diğer yandan Rojava kadın devriminin sahiplenilmesi bakımından da rol oynayıcı olacaktır.

8 Mart bir kadın mitingidir

Kadınların sermayeye ve toplumsal cinsiyetçi erkek egemenliğinin her türüne karşı militanca hücum ettiği bu gün, kadınların birleşik seslerini yükseltmeleri önemlidir. “Kortejlerin arkasında veya miting kitlesinin en arkasından erkekler yürüyebilir” gibi geri tutumlara girmek, kadın mitingi fikrini sulandırmaktan öteye gitmez.

Yeni bir toplum yaratmada hiç kuşkusuz erkeklerin de değişim ihtiyacı vardır. Bu doğru. Fakat, eğer gerçekten değişimden yana erkeklerimiz var ise, gerçekten kadın özgürlük mücadelesinin tarafı ise hiç bir değişime hizmet etmeyen, hazırlanmış gösterilere gelip pasifçe katılmaları yerine, kendilerindeki toplumsal cinsiyetçi erkek egemen tutum ve davranışlarla yüzleşme, hesaplaşma ve erkek egemen bilinci darbelemeyi hedeflemelidirler.

Bu amaçla, tıpkı ülke topraklarında ESP’li erkeklerin yaptığı gibi erk-ekliği mahkum eden gösteri ve açıklamalar yapmak, “erkekliği sorgulama” kürsüleri kurmak, paneller yapmak oldukça önemli bir mücadele aracı olduğu/olacağı açıktır.

Kadın özgürlükçü olduklarını iddia eden erkekleri 25 Kasım’da bir şeyler yapar göremedik. Bakalım 8 Mart’ta ne yapacaklar?..

Yüreği eşitlik, özgürlük ve insanca yaşam tutkusu ile dolu tüm kadınların 8 Mart özgürlük yürüyüşünü selamlıyor, 8 Mart’larını kutluyorum!..

8 Mart gösteri ve etkinliklerinde buluşmak umuduyla…

CATEGORIES
Share This