‘Türkiye Halklarının Britanya’daki Sesi Olacağız’

‘Türkiye Halklarının Britanya’daki Sesi Olacağız’

İngiltere’nin başkenti Londra’da, Türkiye Halklarıyla Dayanışma Kampanyası (SPOT) adlı organizasyon tarafından düzenlenen, “Darbe girişiminden sonra Türkiye’de demokrasi mücadelesi” konulu konferans, sendikacıları, akademisyenleri, gazetecileri ve aydınları bir araya getirdi. Konferansın öne çıkan mesajı ‘dayanışmanın büyütülmesi ve sesi kısılmaya çalışılan hakların Britanya’daki sesi olunması’ oldu.

 

Haftasonu yapılan konferansa Türkiye’den Yazar Aydın Çubukçu, Yazar Fehim Taştekin ve Evrensel Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat katıldı. Profesör Şebnem Korur Fincancı’nın video mesajla katıldığı konferansta İngiltere’den de İşçi Parti Milletvekili Kate Osamor, Stop the war koalisyonu başkanı Lindsay German gibi isimlerinde aralarında bulunduğu sendikacı ve politikacılar konuşmacı olarak katıldı.

Londra merkezde bulunan Öğretmenler Sendikası (NUT) binasında gerçekleştirilen konferansın ilk oturumunda Christine Blower (NUT Genel Sekreteri), Steve Hedley (RMT sendikası Genel Sekreter Yardımcısı), Owen Tudor (Trade Union Congress – TUC, Avrupa Birliği ve Uluslararası İlişkiler Başkanı), Oktay Şahbaz (Daymer sekreteri) ve Chris Baugh (PCS Genel Sekreter Yardımcısı) konuştu. Çağdaş Canpolat tarafından yönetilen panelde İngiltere’den Türkiye’deki emekçi ve sendikacılarla nasıl bir dayanışma örgütlenilmesi gerektiği tartışıldı. 15 Temmuz başarısız darbe girişimi sonrası Erdoğan ve AKP hükümetinin uygulamalarının çok kaygı verici olduğunu belirten sendikacılar, Türkiye halklarının yalnız olmadığını ve onlarla dayanışmayı büyüteceklerini duyurdular.

spot-logo

SPOT

Konferansın ikinci oturumunda ise Fatih Polat (Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni), Fehim Taştekin (Gazeteci Yazar), Aydın Çubukçu (Hayat Tv – gazeteci yazar) ve Ege Dündar (PEN International) birer konuşma yaparken, vize sorunlarından kaynaklı gelemeyen Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı (Türkiye İnsan Hakları Vakfı – TİHV Başkanı) konferansa bir video ile katıldı.

Yeni Bir Dünya Savaşına Doğru Gidiyoruz

Konferansta konuşan Yazar Aydın Çubukçu, Türkiye’de tüm gerici güçlerin savaş politikaları etrafında birleştiklerini belirterek “Muhalefeti ve onun sesi olan muhalif basını susturmaya çalışıyorlar. Bütün halk kesimlerine bir saldırı gerçekleştirildi. Kürt halkına sistemli bir saldırı var” dedi.

spot-aydin-cubukcu3

Aydın Çubukçu

Çubukçu, bütün bu saldırılara karşı umutsuz olmadıklarını söyledi. Demokrasi İçin Birlik adı altında 103 örgütün bir araya gelerek yayımladığı sonuç bildirgesinin önemli olduğunu belirten Çubukçu, “Ortadoğu’da yaşananlar, dünyada yaşanacak olanların habercisidir. Size kötü bir haberim var. Son derece tehlikeli bir dönemden geçiyoruz. Bir dünya savaşına gidiyoruz. Verilen demokrasi mücadelesi bir dünya savaşını engellemek için verilmektedir. Bugünkü dayanışma konferansı çok önemlidir. Türkiye halklarıyla dayanışma önemlidir. Ama bu sadece Türkiye halklarıyla dayanışma değil, aynı zamanda kendinizle dayanışma anlamına geliyor. Çünkü bir dünya savaşını engellemeye çalışıyorsunuz.”

sport-ege-dundar

Ege Dündar

Gazeteci Ege Dündar ise tehditlerin ve sürgünlerin olduğu bir ülkeden geldiklerini, ülkede çok sayıda gazetecinin hapiste olduğunu ve OHAL’ın parlamentoyu devre dışı bırakarak, darbeyi pratikte hayata geçirdiğini söyledi. Babası Can Dündar’a yapılanların ve annesinin pasaportuna el konulmasının hiçbir tarifi olmadığını söyleyen Dündar, dayanışmanın çok önemli olduğunu söyledi.

spot-fatih-polat

Fatih Polat

Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat da konuşmasına, Türkiye’nin basın özgürlüğünde en kötü dönemlerinden birini yaşadığını söyleyerek başladı. 107 gazetecinin hapiste olduğunu hatırlatan Polat, kapatılan yayın organları, gazetecilerin uğradığı saldırılar hakkında geniş bir bilgi verdi. 12 televizyon ve 11 radyonun kapatılmasına da değinen Polat, bu saldırıların muhalif kesimleri susturmak için gerçekleştirildiğini söyledi.

“İktidar kendi darbesini gerçekleştiriyor” diyen Polat, muhabirleri Cemil Uğur’un izlediği haberden dolayı örgüt üyeliğinden 15 yıla kadar hapis cezası istendiğini belirtti. “Haber Nöbeti” çalışmasının, daha fazla gazetecinin tutuklanmasının önüne geçmek için olduğunu söyleyen Polat, “Ben Gazeteciyim” kampanyasının “Gazetecilik Suç Değildir” oluşumuyla daha geniş kesimlere yayılmaya devam ettiğini belirtti.

Ankara’nın En Büyük Korkusu Şam’ın Kürtlerin Taleplerini Kabul Etmesi

Daha sonra söz alan Yazar Fehim Taştekin ise, Erdoğan’ın politikalarının başkanlık planları etrafında şekillendiğini söyledi. Taştekin, Erdoğan’ın özellikle Suriye politikasında cihatçı grupların desteklenmesi dahil tehlikeli yöntemler kullandığını ifade etti. Kürt kentlerinde yaşanan yıkımın Halep’teki yıkım ile eşdeğer olduğunu belirten Taştekin, Ankara’nın Suriye politikasının Kürtleri kuşatmaktan ibaret olduğunu ifade etti.

spot-fehim-tastekin1

Fehim Taştekin

Taştekin konuşmasında şunları belirtti; Erdoğan, Irak ve Suriye’de bir çok kart kullandı, bu işgalci politika, arkasında bir suç listesi bıraktı. Ankara’nın şu anki en büyük korkusu, Şam’ın Rojava’daki özerkliği kabul etmesi gibi bir girişime gitmesidir. Türk silahlı kuvvetlerinin şuan Daiş’e karşı savaşıyormuş görüntüsü verdiği operasyon tamamen Kürtleri ablukaya alma çabasıdır. Barış sürecini bozması ve PKK ile yeniden savaşın başlatılması da Rojava ile bağlantılıdır. Devletin Cizre’de, Diyarbakır’da yaptığı yıkım, Halep’te yaşanan yıkım ile eş değerdedir. Türkiye içerde barış süreci, dışarıda komşularla sıfır sorun politikasından herkes ile savaş durumuna gelmiştir. İçte savaş, dışarda savaş durumu yaşanmaktadır.’’

Konferans daha sonra atölye çalışmaları ile devam etti. Konferansın son oturumunda ise, Türkiye halkları ile dayanışma kampanyasının nasıl şekilleneceği tartışıldı.

En son oturumda, Kate Osamor (İşçi Partisi milletvekili ve gölge devlet bakanı), Lindsey German (Stop The War), Prof. Dr. İbrahim Sirkeci (Regents Üniversity London) ve Sean Hoyle (RMT Başkanı) konuşmacı olarak katıldı.

DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek’in duruşmasına katılmak üzere bir süre önce Amed’te bulunan İşçi Parti milletvekili ve gölge kabine üyesi Kate Osamor AKP hükümetinin saldırılarıyla ilgili duyduğu kaygıları dile getirdi. Osamor konuşmasına Türkiye’de sendikalara, muhaliflere, gazetecilere, siyasetçilere saldırılar olduğunu ve bunun karşısında durulması gerektiğini ifade ederek başladı.

spot-kate-osamor

Kate Osamor

‘Britanya Dışişleri Bakanlığı Bana Diyarbakır’a Gitme Dedi’

Diyarbakır ziyareti izlenimlerini de aktaran Kate Osamor, gitmeden önce Britanya dışişleri bakanlığının kendisini Diyarbakır’a gitmeme konusunda uyardığını ifade etti. Osamor; ‘‘Bu salondaki birçok kişinin de oy verdiği HDP’nin siyasi temsilciler Türkiye’de siyaset dışına itilmeye çalışılıyor. Diyarbakır Büyükşehir belediyesi eşbaşkanlarının gözaltına alınması ile ilgili Britanya dışişleri bakanlığı yetkilileri ile bir görüşme yaptım. Ancak kendileri bana, Amed’te görevlilerin olmadığını ifade ettiler. Buradan da görebiliyoruz ki bölge görmezden geliyor, Britanya’nın orada bir gözü yok. Ben kısa bir süre önce Amed’i ziyaret ettim. Ziyaretimden önce Dışişleri bakanlığı bana, gitmemem gerektiği konusunda bir uyarıda bulundu. Güvenliğim için bana gitme diyen Britanya dışişleri bakanlığı uyarısına rağmen gittim, çünkü oradaki halkın benim güvenliğimi sağlayacağını biliyordum. Ama ben buna rağmen DBP Eş genel başkanı Kamuran Yüksek’in duruşmasına katılmak için Unite Sendikası temsilcisi ile beraber gittim. Çünkü hepimizin bu noktada sorumluluğu var.’

Milletvekili Osamor, Sivil toplum ile beraber baskıya ve saldırılara uğrayan halkın sesi olmaya devam edeceklerini ifade ederek konuşmasını sonlandırdı.

spot-oktay-sahbaz

Oktay Şahbaz

Türkiye Halklarıyla Dayanışma-SPOT tarafından organize edilen bir günlük konferansın sonunda yapılan değerlendirmede bu konferansın kendilerinin ilk çalışması olduğunu ve bundan sonra bu yönlü çalışmaları hızlandırarak Türkiye’deki halklarla dayanışmayı büyütecekleri ifade edildi.

 

 

 

CATEGORIES
TAGS
Share This