Taybet Ana’yı unutmadık!
“Hiçbirimiz uyuyamadık, köpekler gelir, kuşlar konar diye, o orada yattı biz 150 metre ilerisinde öldük… Bir insan bir insana ne kadar acı çektirebilirse devlet de bize 7 günde bunu yaptı.” (Taybet Ana’nın oğlu Mehmet İnan)
Taybet İnan ya da başka bir değişle Taybet Ana, 1993 yılında her iki çocuğu Esmer (12) ve Botan’ın (4) parçalanarak katledilmesine tanık oldu. Demokratik Özerklik ilan edildiği Şirnex’ın (Şırnak) Silopî ilçesinde sokağa çıkma yasağı ilan eden Türk devletinin kesin nişancıları tarafından 19 Aralık 2015 günü çocuklarının gözü önünde katledildi. Onu kurtamaya çalışan kayını Yusuf İnan da yanına gitmeye çalışırken katledildi. Yusuf İnan’ın cansız bedeni evin içine güçlükle çekilirken, Taybet Ananın cansız bedeni 7 gün boyunca sokakta kaldı. Beyaz bayraklarla Taybet Ananın cenazesini almaya çalışan herkese ateş açıldı. 7 gün sonra cansız bedeni morga kaldırılan 57 yaşındaki Taybet Ana, 23 gün sonra defnedildi. Cenaze törenine eşinin ve çocuklarının dahi katılmasına izin verilmedi.
Vücudunda 10 kurşun tespit edilen 11 çocuk annesi İnan ve kayınının öldürülmesine ilişkin açılan soruşturma Emniyet, “ölümünden 6 gün sonra haberimiz oldu” derken daha sonrasında savcılık, “Güvenlik güçleri tarafından vurulmadı” derken Teybet İnan’ın vücudundaki metal parçaların hangi silahtan çıktığının tespit edilmediğini ileri sürecekti.
O anları anlatan oğlu Mehmet İnan şöyle söylüyordu: “Hiçbirimiz uyuyamadık, köpekler gelir, kuşlar konar diye, o orada yattı biz 150 metre ilerisinde öldük… Bir insan bir insana ne kadar acı çektirebilirse devlet de bize 7 günde bunu yaptı.”
Olaydan sonra Teybet İnan’ın oğlu Mehmet İnan yazdığı mektupta şöyle diyordu:
“Annem tamı tamına 7 gün sokakta kaldı… Hiçbirimiz uyuyamadık, köpekler gelir, kuşlar konar diye, o orada yattı biz 150 metre ilerisinde öldük… Bir insan bir insana ne kadar acı çektirebilirse devlet de bize 7 günde bunu yaptı. 7 gün tam 7 gün annenizin cenazesi sokak ortasında kalsın… İnsan çok iyi olamıyor, insan kalamıyor… Annemin elleri kaskatı olmuş ve öyle sıkmış ki eşarbını, belli ki canı hayli acımış, öptüm ellerinden helal et hakkını diye ama… Kanı kurumuş annemin, elleri, yüzü ki yüzü düşerken toprak olmuş, elbiseleri kandan ıslanmış sonra kurumuş, sonra taş olmuş annemin… Kokusu gitmiş, toprak ve kan kokuyor annem, saçları sertleşmiş, kirlenmiş, annemin canından can almışlar Allah’a inananlar! Gözleri açık kalmış annemin, yüzü eve dönük, ayakları toplanmış bir takat gelsin diye belli ki çabalamış. Benim annem, siz benim annemi öldürdünüz, çocuklarınız var mı bilmiyorum sizin yoksa bile sahiplerinizin var, nasıl bir acı demeyeceğim zira ağır… 7 gün benim annem 7 gün kara kış soğuğunda kaldı, en acısı kaç saat yaralı kaldı bilememek, keşke diyorum hemen ölmüş olsa. Siz benim annemi öldürdünüz.”