Seks Köleliği mi, Seks İşçiliği mi?

Seks Köleliği mi, Seks İşçiliği mi?

Seks Köleliği mi, Seks İşçiliği mi? 3

Seks ticareti, ya da çoğunlukla kadın ticareti olarak da tanımlanan ve para karşılığı cinsel ilişkinin yaşandığı sektör; farklı kesimler tarafından farklı yorumlanmaya ve konu tartışılmaya devam ediyor.

Bazı feminist ve sosyalist çevreler tarafından kadın bedeninin alınır-satılır bir meta haline geldiği, ezici çoğunluğunun kölelik koşullarında ve zorla yada zorunluluktan dolayı çalıştırıldığı belirtilerek ‘seks köleliği’ olarak tanımlıyorlar.

Sosyalist kadınlar; “Seks, bir iş yada meslek değildir” yaklaşımıyla ele aldıkları seks ticaretini, şöyle yorumluyorlar: “Organizmanın en temel güdülerinden birini sunileştirerek bir başka organizmanın emrine vermek, ruhun ve bedenin köleleşmesi, metalaşması ve sömürüsünden başka bir şey değildir. “Seks işçiliği”ni bir kalemde diğerleri ile eşitlemek, niyetimiz ne olursa olsun uzun vadede meşruiyeti kabul ettirilmiş kadın bedeninin metalaştırılmasına göz yummak olacaktır. En yoğun sömürünün, acının, işkencenin ve yaşam tehdidinin yaşandığı bu alanı parlak bir ciltle kamufle etmeye ihtiyacımız olmamalı. Aynı zamanda işçi; bedeni ve ruhu pazarlarda alınıp satılan kişi değildir. Oysa “seks işçileri” olarak tanımlanan seks köleleri; gerek yaşadıkları koşullar nedeniyle ve gerekse de bedeni ve ruhu alınır-satılır olması nedeniyle tam bir köleliktir. İşçilik kavramını kullanmamak, onların yaşadıkları koşulları görmemek veya sessiz kalmak değildir. Sosyal haklara, güvenlikli yaşam koşullarına sahip hale gelmeleri için verilecek mücadele, kavramlardan geçmiyor. Örgütlenmekten ve sosyal adalet, sosyal güvence taleplerini yükseltmekten geçiyor.”

Diğer yandan, bu alanda çalışan ve çalışanları temsil eden kurumlar, seks işçiliğini diğer emek işlerinden ayırmıyorlar.

İngiltere Seks İşçileri Topluluğu (English Collective of Prostitutes- ECP), bu alanda çalışan kadınları temsil ederek haklarını ve güvenliklerini sağlamak için faaliyet yürütüyor.

ECP seks çalışanlarının kriminalize edilmesinin sonlandırılmasını istiyor- bu yasallaşma değil de Yeni Zelanda’da yapıldığı gibi, yasalar kapsamında seks işçiliğini suç olmaktan çıkarılması.

ECP, Crossroads Women’s Centre bünyesinde 16 farklı kadın kurumunu çatısı altına alan merkezde faaliyetlerini yürütüyor. Crossroads Women’s Centre tecavüz mağdurları, aile içi şiddet mağdurları, eşit ücret talep çalışması yürüten, vb kurumlara ev sahipliği yapıyor ve bu kurumların ayrı faaliyetleri bulunsa da, bir çok alanda ortak çalışma da yürütüyorlar.

Bu merkezde görüştüğümüz ECP çalışanı Laura Watson, kurumun faaliyetleri ve seks ticaretinde kadının yerini anlattı.

Laura Watson, öncelikle seks işçiliği yapan kadınların yasalar ve toplum içerisinde suçlu olarak görülmelerinin, kendileri için zararlarını anlattı. Watson, seks işçisi kadınların sorunları olduğunda yasalar kendilerini koruyamadığı ve polise güvenmedikleri için kendilerini koruyacak mekanizmaların bulunmadığını düşünüyorlar.

Watson durumu şöyle anlatıyor: ‘‘Seks işçiliğinin yasak olması, çalışanların kimliklerini açıklayacak şekilde yardım istemelerini ve yaşadıklarını anlatmalarını engelliyor.

‘‘Seks çalışanları kimliklerini açıklayarak yaşadıkları sorunlara dikkat çekmeye çalıştıklarında genel olarak destek bulmuşlar, ama bu da aileleri tarafından dışlanmaya yol açabiliyor, ya da komşuları tarafından hedef alınıyorlar.

‘‘Seks çalışanların büyük bir bölümü annelerdir. Ve onlar kimliklerini açıkladıklarında çocuklarını doyurmak için yaptıkları işten dolayı, onları sosyal servise kaybetme tehlikesi yaşayabiliyorlar. Göçmen kadınlar ise sınır dışı edilmekten korkuyorlar.’’

Zorla seks işlerinden çalıştırılan ve kadın kaçakçılığı da devam eden bir sorun. Watson, bu konuda verilerin bilinçli olarak kabartıldığını ve böylece zorla kadın ticaretiyle mücadele adı altında göçmen kadınların hedef alındığını ifade etti. Watson, polis ve devleti bu konuda samimi bulmuyor ve gerçekten zorla seks işçiliği yaptırılan ya da kadın kaçakçılığı mağdurları olan kadınların yardım alamadıklarını belirtti. ‘‘Bizimle birlikte çalışan, seks işçiliğine zorlanan kadınlar polisi arama fırsatı bulduklarında yardım alamamışlardır. Ya başka seks çalışanları, ya da başka kadınlar destek olmuşlardır’’, diye konuştu.

Şöyle devam etti: ‘‘Polis, zorla kadın ticaretini bahane ederek göçmen kadınları hedef alıyor. Bu bahaneyle Soho’da büyük baskınlar yaptılar ve kadınları evlerden dışarı iç çamaşırlarıyla sokağa çıkarttılar. Burada zorla tutulan kadın bulunmadı, ama polisin amacı o mağdurları korumak olsaydı, öyle muameleye maruz bırakmazlardı.

‘‘Seks işçiliği kriminalize edilmekten çıkarsa o zaman mağdurlar polisten korkmadan yardım isteyebilecekler. Polisin zamanı ve imkanları böylece gerçekten taciz edilen, zorla seks işçiliğine zorlanan ve şiddet gören kadınları korumaya harcanabilir.’’

Women Against Rape, Tecavüze Karşı Kadınlar kurumu seks işçilerinin polis tarafından kriminalize edilmelerinin gerçek taciz ve tecavüz sorununa ayrılması gereken zamandan çaldığını belirtiyorlar.

Watson çalışan kadınların ve polis arasındaki güvensizliği şöyle anlattı: ‘‘Seks çalışanların çoğu polise gidip uğradıkları tacizi anlatmazlar. Biz, anlatan kadınların kendilerinin polisin hedefi olduğunu gördük. Polis ve çalışan kadın arasında güven zaten çok az, ve böyle durumlarda tamamen sarsılıyor.’’

Watson, var olan yasaların genel olarak kadınları koruyamadığını ve aksine erkeklere kadına karşı taciz konusunda güven verdiğini ifade etti: ‘‘Kadınlara şiddet uygulayan erkekler de bu yasalardan ve polisin davranışlarından güven alıyorlar. ‘Beni şikayet etmeyeceğini biliyorum’ diyen erkekler olduğunu gördük. Bu tecavüz davalarında da aynı, polis doğru davranıp suçlu erkeği mahkum etmiyor. Polis seks işçiliği suçlarıyla, kadına karşı şiddet suçlarından daha fazla ilgileniyor.’’

Watson, ECP’nin, var olan yasalarla seks işçisi kadınların korunamadıklarını ve seks işçiliğinin yasak olmamasına rağmen kadınların çalışırken kendilerini korumak için yaptıkları şeylerin yasak olduğunu belirtti: ‘‘Örneğin, kadınlar güvende olmak için bir kaç kadınla çalışmayı tercih ederler, fakat bu yasa dışıdır ve cezalandırabilir. Zorla yapılmadığı zaman, bunun yasak olmaması gerekiyor.’’

ECP’nin verilene göre, kadınların toplu çalışmaları güvenliklerini 10 kat arttırıyor.

ECP’nin seks işçiliğini bırakmak isteyen kadınlar için direk programları bulunmuyor, fakat Watson, yardım almaları için, Crossroads Women’s Centre’da bulunan diğer kadın kurumlarıyla birlikte, bilgi ve destek verdiklerini belirtti.

‘Seks çalışanlarının %70’i anne’

Watson, seks işçi kadınların %70’inin anne olduklarını tahmin ettiklerini belirterek, yoksulluğun bu yolu seçmelerinde büyük rol oynadığını belirtti. Watson şöyle devam etti: ‘‘Bizim tahminimize göre, seks çalışanların %70’i anneler ve bu kadınlar çocuklarını doyurmak ve onlara bakmak için yeterli yardım alabilseler, çoğu bu işi yapmayacaktır. Biz o yüzden hükümetin kesintilerine karşı kampanyalara dahil olduk. Kadınların genel olarak yaptıkları ev işlerine, çocuk bakımına ve başka işlerde emeklerinin karşılığını almaları gerektiğin düşünüyoruz. Böylece, yapmak istemediğimiz hiç bir işi zorla yapmayız. Bu süpermarkette 40 saat çalışmak olabilir, ya da fabrikalarda sömürülmek olabilir.’’

‘Yasal seks işçiliği istemiyoruz, seks işçiliğinin suç olmaktan çıkarılmasını istiyoruz’

Watson, seks işçisi kadınların en iyi korunma yollarının kriminalize edilmemeleri olduğunu belirterek şöyle konuştu: ‘‘Biz Almanya ve Hollanda’da olduğu gibi seks işçiliğinin yasallaştırılmasını istemiyoruz. Yani, bu ülkelerde devlet nerede kimin çalışabileceğine karar veriyor. Bu da mekan sahiplerinin güçlü olmaları anlamına geliyor. Yeni Zelanda’da oysa, örneğin dört kadın, istiyorlarsa, bir araya gelip kolektif olarak çalışabilirler- kimse kimseden kar yapamaz böylece. Başkasına çalışmak istemiyorsan kalkıp yerini değiştirebilirsin, ama Almanya ve Hollanda gibi yerlerde bunu yapamazsın, çünkü devletin belirlediği yerlerde başkalarına çalışmak zorundasın. Buralarda çalışma koşulları çok kötü.

‘‘Yeni Zelanda’da kadınlar daha fazla güvende: birlikte çalışabiliyorlar, ve en önemlisi korkmadan polise gidip yaşadıkları her hangi kötü muameleyi anlatabilirler.’’

Watson; feminist bakış açısının genelde seks işçiliğinin yasaklanmasına yönelik tartışma için kullanıldığını, bunun da kadınları hedef alan ve tehlikeye koyan uygulama olduğunu belirtiyor.

ECP yoksulluktan kaynaklı, kadın bedenini her haliyle sömüren işlere karşı durduklarını belirtiyorlar. Watson seks işinin kadınların yaptıkları diğer emek işçiliğinden ayrılmaması gerektiğini ifade ederek şöyle konuştu: ‘‘Seks işçiliği, kadınların yaşamak için yapmak zorunda kaldıkları diğer işlerden ayırmak doğru bir yaklaşım değildir. İnsanların yaptıkları diğer tehlikeli ve sömüren işler de var. Seks işçiliği de bir iştir. Kadın bedeninin sömüren başka şeyler de vardır. Örneğin, yoksulluk, kötü sağlık koşulları kadın bedenini daha fazla sömürdüğünü düşünüyorum.

‘‘For prostitutes, against prostitution, diyoruz, yani, seks çalışanları için varız, ama seks işçiliğine karşıyız diyoruz, aynı zamanda sömürgeci bütün işlere karşıyız ve seks işçiliği bunlardan ayırt edilemez.’’

ECP, seks işçiliğinin suç olmaktan kaldırılmasının yanı sıra, farklı maddi alternatifler ve daha yüksek maaş ve sosyal yardım için çalışma yürütüyor. ECP, ‘‘Hiç bir kadın, çocuk ya da erkek, yoksulluk ve şiddetten dolayı kimseyle cinsel ilişkiye girmeye zorlanmamalı’’, hedefi altında çalışmalarını sürdürüyor.

CATEGORIES
Share This