Sarsıcı bir seçim çalışması için görev başına!..
Saray efendisi ve AKP kontrolündeki devletin ordusu, bürorasisi, hukuku ve medyası cümbür cemaat Kürt ulusal özgürlük mücadelesini ve beraberinde HDP’yi hedefe oturtarak sürdürdükleri seçim çalışması, iç savaş unsurları tetiklenerek sürdürülüyor. Şovenizm zehiri tüm medya organlarında dakika dakika şırınga ediliyor.
Kitle psikolojisini kontrol altına almayı, 7 Haziran seçimleri ile yeşeren yeni yaşam umutlarını baltalanmayı ve birleşik demokratik cephe örgütü haline gelen HDP’yi marjinalleştirmeyi hedefleyen bu seçimler, görülebileceği gibi sadece HDP’yi meclis dışına atmayı değil, aynı zamanda demokratik muhalefeti ezmeyi hedefleyen oldukça stratejik bir “seçim” sürecidir.
Uygulanmakta olan politikaların sadece Türkiye devleti sınırları içerisine hapsolduğunu söylemek de yanıltıcı olur. Avrupa’da da benzer politikalar devreye sokulmuş, bizzat Saray efendisi tarafından “PKK’ye en büyük destek Avrupa’dan geliyor” denilerek Avrupa’da bulunan kirli savaş timlerinin harekete geçmesi emrini vermiş oldu. İsviçre ve Ardından Almanya’da Kürt kurumları başta olmak üzere demokratik kurumlara yönelik saldırılar yapılmaya, asker ve polis ölümleri bahane edilerek provakasyon eylemleri yapılmaya başlandı.
Kısacası, dikatörlük güçleri kendi rolüne uygun davranıyor. Peki demokrasi güçleri, devrimci, sosyalist ve yurtsever güçler rollerine uygun davaranabiliyorlarmı?..
“Erken seçim” ile başlayan sürecin artık sadece bir baraj meselesi olmadığı, diktatörlük ile demokratik yaşamın, faşizm ile özgürlükler mücadelesinin önemli bir kapışma alanı olduğu ve buna göre mevzilenmek gerektiği, seçimlere bu perspektiflerle yüklenmek gerektiği yeterince anlaşılır hale geldi, planlar çıkarılabildimi?
Geceyi gündüze katan bir emek örgütlenebiliyormu?
Birleşik bir mücadele ve çalışma hattı, kitlesel sahiplenme ve çalışma hattı oluşturulabildimi?
Demokrasi güçlerinin uluslararası dayanışması örgütlenebiliyormu?
Seçim güvenliğini dikkate alan hazırlıklar yapılabiliyormu?..vb.
Bu soruları bireylerin ve örgütlü güçlerin kendilerine ve çalışma ile kurdukları ilişkilenişe sormalarını isteyerek, HDP Britanya Kadın Koordinasyonu’nun deneyimi ve çalışmalarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bildiğiniz gibi 7 Haziran seçimlerinde yüzde 60 gibi önemli bir başarı yakalandı. HDP, birincş parti haline geldi.
7 Haziran seçimlerinin akıllarda kalan en önemli ayıracı, kadınların kendi örgütlülüklerini yaratarak sürdürdükleri seçim çalışması olmuştu. HDP Britanya Kadın Koordinasyonu, geceli gündüzlü çalışması ile tüm çalışmalara enerji katmış ve denebilirki kitle çalışmasının esasını kadınlar omuzlamıştı.
Kısa sürede, bağımsız irade ve inisiyatif sahibi haline gelen kadınlar, 1 Kasım seçimlerinin de atılım gücü oldular.
HDP Britanya Seçim Koordinasyonu’nun da bileşeni olan kadınlar, öncelikle HDP Britanya Seçim Koordinasyonu’nun toplantı yapmasını bekledikten sonra gecikmeyi dikkate alarak bir araya geldi. Bir önceki deneyimlerini dikkate alan kadınlar hızla bir takım kararlar aldı. Yapılan HDP Britanya Koordinasyonuna da kararlarını taşıyan kadınlar, burada alınan yeni kararlarla ayrıldılar. Fakat çalışmalar istenildiği gibi yürümüyordu. Adeta 7 Haziran seçimlerinde alınan yüzde 60 oy oranının rehaveti çalışmalara yansımıştı. Durumdan rahatsız olan kadınlar, bir kez daha ve kitlesel bir koordinasyon bileşimi ile (30 civarında kadın) toplantılarını yaptı. Semt gruplarını ve medya grubunu oluşturarak ve hedef kitlesini belirleyerek somut kararlar, planlarla pratik çalışmalarının startını verdi. Perşembe akşamı yapılan toplantının hemen ardından Cuma gününden itibaren kadınlar üç ayrı bölgede sokaklara çıkmaya, ev ziyaretleri, esnaf ziyaretleri yapmaya, okul önlerinde kadınlarla ilişkilenmeye başladılar. Üstelik her hangi bir iteklenme, dürtüklenme yada oluşturdukları gurp üyelerini beklemeden. Her kadının bir grup oluşturması perspektifine hayat vererek ya da bireysel olarak çalışmalarını şevkle sürdürdürüyorlar. 3 gün içerisinde yüz yüze temaslarla 2000 HDP Britanya Kadın Koordinasyonu imzalı bildiriler dağıtılmış, Edmaton’dan başlayarak Tottenham’da sonlandırılan kitlesel sokak ajitasyonları ile kadınlar sokağın tedirginliği süpürüp atarak seçim motivasyonu Londra’ya yeniden taşıdılar. Üstelik bu kadınların ezici çoğunluğu, daha önce hiç bir örgütsel deneyime sahip olmayan kadınlar…
Sonuç olarak; bu pratik deneyimin de gösterdiği gibi seçim çalışmasının sürdürülmesi bakımından “insan sorunu” yok. Asıl sorun; statükocu politikalarla hesaplaşma, kitlelere güven ve iktidar olma perspektifindeki zayıflıklarda aranmalı.
Sarsıcı bir seçim çalışmasının, tüm bunlarla hesaplaşılabilecek bir zemin olduğu gerçeği ile yeni yaşam dostlarını göreve çağırıyorum!..