Sanatçı Zeyno Durar’dan Hebûn albümü 

Sanatçı Zeyno Durar’dan Hebûn albümü 

“Müziğin evrenselliğine inandığım için her tarz ve dilde şarkılar söylemeyi seviyorum. Geleneksel, etnik, pop-fantezi, folk aslında ses rengime uygun her tarzda söylüyorum. Hatta jazz denemelerim de var. Kürtçe, Türkçe, Ermenice, Arapça dillerinde ve Zazakî, Soranî lehçelerinde  şarkılar söylüyorum.”  

Sizi biraz tanıyabilir miyiz? Müzik ile bağınız nasıl oluştu ve gelişti?  

Aslen Diyarbakırlıyım. 1986’da Kürt göçmenlerin memleketi olarak anılan Adana’da dünyaya merhaba dedim. Çocukluğum ve gençliğim Adana’da geçti. 20 yaşında kendime yeni bir yol çizmek için İngiltere’ye göç ettim. Belki klasik olacak ama müzik serüvenime çocukken başladım. Dengbêj (Hesenê Gozê) bir dede ve stranbej, temburvan bir babanın stranları ve kılamları ile büyüdüm.  

 Dedem’in bana söylediği bir söz vardı. Onunla dengbêjlik hakkında hasbihal yaptığımız zamanlar derdi ki; ‘Çêlikê mar bê jehr nabe’ (Yılanın yavrusu zehirsiz olmaz). Sen de o zehirden faydalanmışsın. 1990lı yıllarda çocukluğumda  Kürtçe kasetlerin  gizlice ve genelliklede kısık sesle dinlenildiği zamanlarda, o ezgiler ve tınılar müziğe olan tutkumu körükledi. Mayamızda varolan sanat böyle yoğruldu. 

 Müziğe profesyonel olarak ne zaman başladınız? Neler yaptınız?  

16 yaşında iken Adana’da belediye konservatuarında müzik eğitimime  başladım ve aynı zamanda Mezopotamya Kültür Merkezi’nde de çalışmalar yapıyordum. Belediye konserlerinde, festivallerde ve düğünlerde sahne aldım. 20 yaşında İngiltere’ye göç edince müzik çalışmalarıma 10 yıl ara vermek zorunda kaldım. Yeni bir ülkenin diline, kültürüne ve yaşam tarzına alışmak ve ayrıca göçmen bir anne olmak beni  çok zorladı. 2017 yılında değerli Kürt sanatçı Cewad Merwani’nin Aheng albümünde iki şarkıya düet yaptım ve benim için keyifli bir çalışma oldu. İlk single şarkım Lorî Dayikam‘ı yıllarca  Hesenê  Cizrawî’den  Nînna olarak dinleyenler farklı yorum ve sözler ile benden de  dinlemeye başladı.

Müzikal tarzınız nedir? 

Müziğin evrenselliğine inandığım için her tarz ve dilde şarkılar söylemeyi seviyorum. Geleneksel, etnik, pop-fantezi, folk aslında ses rengime uygun her tarzda söylüyorum. Hatta jazz denemelerim de var. Kürtçe, Türkçe, Ermenice, Arapça dillerinde ve Zazakî, Soranî lehçelerinde  şarkılar söylüyorum. Hint müziklerine ve tavırlarına ayrı bir hayranlığım da var. Ama özellikle Kürtçe söylemeyi tercih ediyorum. Çünkü bir halkın varlığı sanatla, müzikle yeşerir ve kalıcı olur. Dünya çok renkli bir yer ve Kürtçe de bu güzel renklerden biri. 

Yakın zamanda 3 eserlik Hebûn isimli bir albüm çıkardınız? Biraz bahseder misiniz? 

Hebûn (Varoluş) benim hikayem, çocukluğumdan beri kronik hastalıklarım ile mücadele ediyorum. Ancak  pandemi döneminde çok zor bir hastalık geçirdim ve ölümden döndüm. Yeniden doğdum, ağır bir uykudan uyandım. Yeniden varoluşum  beni kendime getirdi ve hayata bambaşka bakmaya başladım. Kendi içimdeki gücü gördüm ve ona hiç olmadığı kadar sıkıca sarıldım. Hayalim olan albüm projemi gerçekleştirmek için değerli arkadaşım ve aranjörüm Şervan Ayaz ile beraber yola  koyuldum. Şervan Ayaz’a bu güzel albüm için  emekleri ve özverili çalışması için çok teşekkür ediyorum. Hebûn albümümde 2 beste ve 1 de anonim eser var. Dilşikestî ve Rosîda  eserleri söz ve müziği manevi abim Veysel Algür’e ait. Govend e eseri de  Zaxo yöresine ait Eyaz Yusîf’den dinlediğim anonim bir eserdir.

İngiltere ve dışında yeraldığınız çalışmalardan bahseder misiniz?  

Sanatçı Cewad Merwanî’nin albümünde 2 şarkı ile düet yaptıktan sonra Belçika, Fransa, Almanya ve İsveç gibi bir çok Avrupa ülkesinde programlara katıldım. Pandemi dönemi biliyorsunuzki sanatçılar için çok zordu. Konserler, çalışmalar ve programlar iptal oldu. Evlere hapsolduk. Bir sanatçı, kadın ve anne olarak bu dönemde çok yıprandım. Londra’da birkaç arkadaşımla beraber online toplantılar yapıp hasbihal edip şarkılar söylerdik. Müziğin iyileştirici gücü ile birbirine destek olan kadınlar online olarak başladığımız  süreci büyük bir koro olarak devam ettirdik. Kızkardeşliğin ve kadın dayanışmasının simgesi olan Rengîn Kadın Korosu’nu oluşturduk. Rengîn, hem korist hem de yönetimde yer aldığım en büyük çalışmalarımdan biridir ve ben Rengîn’in güzel renklerinden biri olmaktan çok mutluyum. 

İleriye yönelik çalışmalarınız var mı, varsa bahseder misiniz?  

Dijital hayata geçmemiz ile beraber herşey çok çabuk tüketilmeye başlandı. Dinleyiciler farklı arayışlara yöneldi. O yüzden müzik ve sanattada daha çok üretim yapmamız gerekti. Eskiden sanatçılar 6-7 şarkılık albüm yapıp yıllarca  program yaparlardı ama şimdi  her ay yeni bir şarkı ve üretim bekleniyor. Ne yazıkki  bu durum maddi ve manevi bir yük olmasına sebep oluyor. Ben de hayalim olan albüm çalışmasını 3 şarkı ile sınırlı tuttum ama halihazırda birkaç projem daha var. Söz ve müziği bana ait olan şarkımı 20 Temmuz tarihinde tüm dijital platformlarda dinleyebileceksiniz. Ayrıca birkaç çalışmam da bitmek üzere. Heyecanla tamamlanmasını bekliyorum. 

 

Bu güzel söyleşiniz için  çok teşekkür ederim. 

CATEGORIES
Share This