Salih Muslim: Kimsenin Askeri Olmayacağız

Salih Muslim: Kimsenin Askeri Olmayacağız

kurdishprogres13

Britanya Parlamentosunda yapılan panelde konuşan PYD eşbaşkanı Salih Muslim, İŞİD’e karşı mücadeleyi Suriyeli Kürtlerin değerler açısından tüm uluslar için gerçekleştirdiğini ama Kürtlerin kimsenin askeri olmayacağını ifade etti. Londra merkezli Kürt Araştırmalar Merkezi (Centre for Kurdish Progress) PYD eşbaşkanı Salih Müslim’in ana konuşmacı olarak katıldığı bir panel düzenledi. 25 Mart akşamı gerçekleşen ‘Suriyeli Kürtler: İnkardan Öz Yönetime’ konulu toplantının ev sahipliğini İşçi Partili Milletvekili John Woodcock yaptı.

Katılımın 250 kişi civarında olduğu toplantıda Parlamento içinde son dakikada salon değiştirmek zorunda kalan yetkililer büyük ilgi için teşekkür etti.

Salih Müslim’in yanı sıra Britanya Savunma düşünce kuruluşlarından olan Royal United Services Institute’den (RUSİ) Araştırma Görevlisi Michael Stephens, London School of Economics’ten (LSE) akademisyen Dr David Graeber, Suriye Rojava bölgesinde gözlemlerde bulunmuş olan Dr Johanna Rıha ve Kolombiya Üniversitesi İnsan Hakları Ensitütüsü Direktörü Dr David L. Philips panelde bulundular.

İlk sözü alan Salih Müslim uzunca süredir Esad rejimine karşı mücadele verirken 2011 yılından beri Orta Doğu’daki ayaklanmalarla başlayan dönemde Suriyeli Kürtler için özgürlük ve demokrasi adına fırsat oluştuğunu söyledi. Bu fırsatı “kendi insanlarımızı örgütleyerek başarabileceğimizi ve rejimin kolayca gitmeyeceğini” bilerek değerlendirdik diyen Müslim önce Kobane için savaştık sonra da Kürtler, Araplar ve Müslüman Hristiyan gibi her grubun temsilcisinin de katıldığı bir komite kurduk dedi. Müslim “böyle bir komitenin amacı demokratik öz yönetimi yaşatabileceğimiz ve kadın-erkek eşitliğinin esas olduğu bir kanton sistemini oluşturmaktı” dedi. İŞİD’in Suriye’deki şehirlere saldırısı dolayısıyla tekrar savaş dönemine girdiklerini ve mücadelenin hala devam ettiğini söyleyen Müslim İŞİD gibi grupların amacının Kürtleri yok etmek ve demokrasiyi bölgeden çıkarmak olduğunu belirtti.

https://youtu.be/QWc-VJ9jpj4

Müslim, ulus-devlet sisteminin hem bölgede hem Avrupa’da artık geçerliliğini yitirdiğini demokratik toplum sistemininse Rojava’da işleyen örnek bir düzen olduğunu savundu. Müslim’e göre Kürtlerin Suriye’de İŞİD’e verdiği mücadelenin sadece kendileri için olmadığını aksine demokrasi, özgürlük, kadın-erkek eşitliği gibi evrensel değerleri savundukları için uluslararası topluluk için de olduğunu vurguladı. Müslim, İŞİD’in Paris’teki ‘Charlie Hebdo’ya yapılan saldırının dahasını yapabileceğini belirtip bu yüzden Batı’nın İŞİD’le cephede savaşan Suriyeli Kürtlere destek vermesini istedi. İŞİD’e karşı mücadeleyi Suriyeli Kürtlerin değerler açısından tüm uluslar için gerçekleştirdiğini ama Kürtlerin kimsenin askeri olmayacağını da belirten Müslim Avrupa’dan gelip bu uğurda şehit olmuş batılıları da saygıyla andı.

Bu savaşta oğlunu kaybetmiş olan Salih Müslim savaşın açtığı yaraların kapanması ve hayatların yeniden kurulması için temel ihtiyaçlardan alt yapıya uzanan her türlü yardıma ihtiyaç olduğunu söyledi. Müslim İŞİD’in tek hedef olmadığını, asıl Cihatçı zihniyetin yok edilmesini vurgulayarak sözlerini bitirdi.

İkinci sözü alan Michael Stephens Batı genelinde öz eleştiri yaparak ulus devlet sistemine çok alışkın oldukları için Amerika ve Avrupa’nın ne yazık ki Rojava’daki demokratik özerk sistemi anlayamadıklarını söyledi. Aksine, gelişmeleri çok geç takip edip Batı’nın Özgür Suriye Ordusu gibi varlığı yetersiz olan grupları desteklemeyi yeğleyen bu yaklaşımının bölgede istikrara değil katliamların devamına göz yummak olduğunu söyleyen Stephens PYD’ye daha çok kulak verilmesi gerektiğini belirtti.

Dr David Graeber ise Batı’nın emperyalist yaklaşımları yüzünden sorunların yaşandığını ve askeri müdahale konusunda çok ilgili olan Batı ülkelerinin Rojava’daki demokratik sistemi gözardı etmesini anlayamadığını belirtti. Graeber Rojava’da Batı ülkelerinden çok daha kadın-erkek eşitliğinin gözedildiği, toplumu ilgilendiren her konuda komiteler oluşturulup ortak kararlar verildiği, adaletin ve yönetimin halkın elinde olduğu bir sistem olduğunu belirtti. Batı ülkelerini Rojava’ya ambargo uygulamakla suçlayan Graeber Londra Holloway Cezaevi’nde bu demokratik sistem için mücade etmiş Shilan Özçelik’in tutuklu yargılandığını izleyicilere hatırlatarak sözlerini bitirdi.

Dr Graber’in ardından sözü alan Dr Johanna Rıha Suriye’de yaşanan insani yardıma yönelik güçlükleri aktardı. En çok Kuzey Kürdistan ve Türkiye sınırında sorunlar yaşandığını ve temel ihtiyaçların ulaşamında bile ciddi sıkıntılar yaşandığını belirtti. Dr Rıha kadın-erkek eşitliğini bu denli öne çıkaran Rojava sisteminin bölgedeki çatışmalara mahzur kalan ülkelere de örnek olabilecek kadar değerli ve umut verici olduğunu ve çözümün ulus devlet sistemiyle değil kökten gelen hareketlerle ortaya çıkaracağını belirtti.

kurdishprogres10

Son sözü alan Dr David L. Philips ise 25 yıldır Kürtler üzerine çalıştığını ve ilk kez İŞİD sayesinde Kürdistan’ın dört parçasının biraraya gelebildiğini söyledi. Dr Philips ABD yönetiminin PYD ile görüşmemesinin ve ittifak kurmamasının sebebinin Türkiye yönetimi olduğunu söyledi. Philips’e göre Türkiye hükümetinin PYD’nin PKK ile aynı olması gibi ‘yalan’larla Türkiye lobisi Washington’da etkili oldu. Kendi araştırmalarına göre Türkiye’nin İŞİD’i maddi ve manevi desteklediğini kanıtladıklarını söyleyen Philips Türkiye’deki otoriter rejime dikkat çekti. Philips Kürt meselesi konusunda Türkiye’ye dikkatle bakılması ve Türkiye’nin geçmişte ne olduğu ya da gelecekte ne olması umudu yerine şimdiki gerçekleriyle bakmak gerektiğini söyledi.

Konuşmacıların ardından panelde katılımcıların soruları yanıtlandı. Salih Müslim’e olan büyük ilgi program sonrasında da birebir görüşmelerle devam etti.

Fotoğraflar: Centre For Kurdish Progress

CATEGORIES
Share This