Rojava’da Devrim Kitabı Soas Üniversitesinde Tanıtıldı
Londra merkezli Centre for Kurdish Progress ‘Rojava’da Devrim’ adli kitabın yazarlarından Ercan Ayboğa ve çevirmeni yazar Janet Biehl ile Soas Üniversitesinde kitabı tanıttılar.
Pluto Yayınevi ve SOAS’ın Centre for Gender Studies ile ortaklaşa düzenlenen seminer, Profesör Nadje Al-Ali’nin moderatörlüğünde, 4 Kasım akşamı gerçekleşti.
Al-Ali açılış konuşmasında programın Türkiye’de Halkların Demokrasi Partisi (HDP) eş başkanlarının ve 10’a yakın milletvekilinin gözaltına alınmasına denk geldiğini belirtti. Al-Ali Kürt hareketi için baltalayıcı olarak nitelendirdiği bu gelişmede bazı Avrupa ülkelerinin büyükelçilerini Türkiye’den çağırmayı düşünürken İngiltere Hükümetinin sessiz kalmasının üzücü olduğunu söyledi.
Janet Biehl, İngilizce yayımlanan ‘Revolution in Rojava’ kitabının devletsiz bir sistemi değerlendirdiğini belirterek Orta Doğu’da 20. Yüzyılın başlarında imzalanan Sykes-Picot anlaşması ile bu bölgede Fransa ve İngiltere tarafından bu coğrafyaya uymayan sınırlar çizildiğini hatırlattı.
Arap ve Türk devletlerince asimilasyona uğratılan Kürtlerin zaman içerisinde devlet sistemine karşı olmaya başladığını söyleyen Biehl, 1980’lerde PKK’nın doğuşu ve Türkiye devleti ile olan çatışmaları değerlendirdi.
Biehl, Öcalan’ın ve genel olarak PKK’nın Amerikan yazar ve teorist Murray Bookchin ve diğerlerinden etkilenerek ademi merkeziyet sistemi ve liberteryenizm’i savunmaya başladıklarını söyledi. Bunun akabinde Kürt hareketlerinin halkın yönetimde yer aldığı özerk kantonların oluşmasını içeren demokratik konfederalism diye adlandırılan devletsiz siyasi oluşumu hedeflediklerini söyleyen Biehl, bunun Suriye Kürdistanı Rojava’da gerçekleştiğini belirtti.
Biehl demokratik konfederalismin ana prensiplerinin etnik ve dini grupların bir arada yaşayabilmesi, ekolojik gelişim ve kadınların özgürleşmesi olduğunu iletti. Biehl devletçi sistemlerin aksine kadın haklarının korunması, toplumsal çatışmalar gibi konularla enstitüler ve tekçi yönetimin değil yerelden yukarıya yani halktan ortaya çıkan ve sadece halkın sözünün geçtiği komünlerin ilgilendiğini söyledi. Biehl, kitabın Rojava’daki bu oluşumu en derin şekilde kaydettiğini söyleyerek sözlerine son verdi.
Kitabın yazarlarından ve aynı zamanda çevre mühendisi olan Ercan Ayboğa ise komünlerin işleyişini ve eğitimden, sağlığa, savunmadan hukuka toplumun nasıl şekillendiğini anlattı. Savaşlar ve soykırımlarla uzun yıllar mücadele vermek zorunda kalan Kürtlerin, Rojava’daki devrime gelişini irdeleyen Ayboğa milliyetçi devletlerden uzaklaşarak Kürtlerin demokratik bir toplum inşa ettiklerini söyledi. 19 Temmuz 2012’nin Devrimin başlangıcını olduğunu vurgulayan Ayboğa komünlerin 30’dan 400’e kadar hanenin oluşturabildiğini ve mahalle konseyleri ile yerelden yukarıya bir sistemin olduğunu söyledi. Ayboğa komünlerin en yüksek kurum olan Batı Kürdistan Halk Konseyine bağlı olduğunu söyledi.
Yazarların kitap üzerine konuşmalarının ardından dinleyicilerden yorum ve sorular alındı. Amerika Birleşik Devletlerinin böyle bir oluşuma nasıl baktığı gibi soruları yanıtlayan konuşmacılar en az yüzyıldır istikrarsız yönetimler ve savaşlarla mücadele eden Kürtlerin böyle bir devrimi gerçekleştirmiş olmasının her olumsuzluğa rağmen umut verici olduğunu söylediler.