Newroz Kutlamasından Yapılan Konuşmalardan Satır Başları:
Salih Müslim (PYD Eşbaşkanı):
‘‘Yanlış yazılan tarihi düzeltmek görevimizdir. Bugün Rojava’da Arabıyla, Süryanisiyle, Kürdüyle birlikte insanlık değerlerini savunuyoruz.
Şimdiye kadar uluslararası güçlerden gerekli ciddiyeti görmedik. Avrupa’nın kendisi de büyük bir tehlike altında.
Daiş çetelerinin elinde ağır silahlar var, son teknoloji silahlar var. Bunlar nereden temin ediliyor, bunun da hesabının sorulması gerekiyor.
Şimdiye kadar binlerce şehit verdik. Gençlerimiz cephelerde zor koşullarda tarihi bir mücadele veriyor. Bu mücadelede halkımız dışında kimseyi yeterince yanımızda göremiyoruz.
Bu mücadele varlık ile yokluk mücadelesi. Dünyada tek Daiş üyesi kalana kadar bize rahat yok, mücadelemiz sonuna kadar devam edecek.
Kürt halkı kendi topraklarında insanlık değerlerine öncülük ediyor. Bu mücadelemizle onur duyuyoruz ve pişman değiliz. Topraklarımıza musallat olan bu vahşiler, camileri, kiliseleri havaya uçuranlar, insanlık değerlerini çiğneyenler, tarihi değerleri yok edenler, bunlar insanlık düşmanlarıdır. Bu edepsizlerin terbiyesi boynumuzun borcudur.’’
Jeremy Corbyn (İşçi Partili İslington Milletvekili):
Mart’ta Finsbury Park olunması gereken yerdir. Ve, bu festival her sene daha da büyüyor, daha da güzel geçiyor. Bu da Kuzey Londra’daki Kürtlerin gücü ve birliğini gösteriyor, toplumumuza ve şehrimize kattığınız değeri simgeliyor.
Birlikte çalışarak çok şey elde edebiliriz. Yabancı düşmanlığı ve ırkçılıkla ayrılarak nefret ve hüzünden başka hiç bir şey elde edemeyiz- aşırı sağ siyaseti sadece bunu sunabiliyor.
Yüz sene önce Kürdistan Osmanlı imparatorluğu altındaydı. Birinci Dünya Savaşı kızıştıkça milyonlarca insan ön cephede yaşamlarını yitiriyordu. O savaşın sonunda, her savaşın sonunda olduğu gibi, bir barış konferansı vardı. Bu barış konferansı büyük güçler, Britanya ve Fransa, o toprağı böldü. Kürtler kısa bir zaman için tanınmış ama daha sonra, Versaille’da masa etrafında oturan o güçlü insanlar tarafından, tarihten silinmişler.
Ama tarihi silemezsin, bir kültürü silemezsin, bir dini silemezsin ve Kürtler hiç bir zaman tarihten silinmediler, silinmeyecekler. Tanınmak haklarıdır.
Geçen onlarca yılda, zulüm gördük, bombalama gördük, hapishane gördük, binlerce cesur insanın öldürüldüğünü gördük.
Kürtler yurtlarını terk edip, Londra’da evlerini kurmak zorunda kaldılar, ama hiç bir zaman Kürt olmaktan, ya da Kürt kimliğine sahiplenmekten vazgeçmediler.
Ama, ve de büyük bir ama var burada. 1980’larda Halepçe’yi gördük, uçuşa yasak bölgeler gördük, ateşkes gördük ve tanınmanın izlerini gördük, ama ölümler devam ediyor ve şu anda ölümlere sebep olan Daiş’tir. Daiş yoktan var olmadı. Daiş’in parası yoktan var olmadı. Daiş’in silahları yoktan var olmadı. Batı devletleri, olmaları gerektiği gibi, Daiş’in güçlenmesinden çok endişe duyuyorlarsa kimlere silah sattıkları, o silahların nereye gittiğine ve kimlerin öldüğüne bakmaları gerekiyor. Bir de, kimin kimden petrol aldığına bakmaları gerekiyor.
Ama şunu söylemek istiyorum, bölgede herkes için barış istiyorum, ister Kürt, ister Filistinli, ister başka bir halk olsunlar. Bunu da elde etmenin yolu, kendi iradelerini belirlemek isteyen insanların adil isteklerini tanımaktır.
İlk olarak Öcalan’ın, müzakere sürecinde yer alabilmesi için, serbest bırakılmasından başlayacağız. PKK’yi ve uzun vadeli ateşkes için önergelerini tanıyarak devam edeceğiz. Kürtlerin, hangi ulus sınırı içerisinde olurlarsa olsunlar haklarını tanımaya devam ederek.
Sizin adınıza, Britanya Parlamentosuna taşıdığım mesaj budur. Bugün de verdiğiniz mesaj, Kürtlerin tanınmayla birlikte barış, adalet, kimlik, tarihlerinin, kültürlerinin ve değerlerinin tam olarak tanınması- şerefle hayatlarını feda edenleri hatırlayabileceğimiz, temelli barışa giden yol buradan geçiyor.’’
Jean Lambert (Yeşiller Partisi Avrupa Parlamentosu Milletvekili):
‘‘Öcalan’ın barış ve demokrasi mesajı hepimizi duygulandırdı. Türk hükümetinin sözleri aksine, bir Kürt sorunu olduğunu biliyoruz- kimlik sorunu olduğunu biliyoruz. Demokrasiye saldırıların olduğunu biliyoruz. Seçilmiş milletvekillerinin hapse yollanıldığını, gazetecilerin, avukatların, Türk hükümetlerinin gücüne ilişkin konuşan insanların hapse girdiklerini, kaybedildiklerini gördük.
PKK ile masaya oturup, barışçıl bir gelecek için müzakere yapmanın zamanı geldi. Benim fikrimce, ve Parlamento’daki grubumuzun fikrince, bu müzakerelerin olabilmesi için, PKK’nin terör listesinden çıkarılması demektir.
ABD devletinin, gerçek kötü olan, Daiş’e karşı, PKK ile savaştığını gördük. Ortak düşmanı yenmek için birlikte çalışıp, aynı zamanda çözüm sürecinin ve Kürtlerin geleceğini belirlemenin bir parçası olduklarını tanımamak riyakarlıktır.
Suriye’de olanlara değinmeden geçemeyeceğim. Kendi kimliklerinden olmayanı tanımayan, onlar tarafından belirlenmeyen kimliği tanımayan, barışa ve kimliğe tehdit olan Daiş’i kınamadan geçemeyeceğim. Demokrasiyi tanımayan, kadın haklarını tanımayan bir örgütü ve kadın haklarına inanıyorsan kesinlikle destekleyemeyeceğin bir örgüt. Kadınlara, çocuklara, gururlu kültürlere yaptıklarını görünce, herkesin kalbinde bir korku yarattığını düşünüyorum. Onlara karşı direnenler herkesi memnuniyetle karşılıyoruz. Kürtlerin Daiş’e karşı bu anlamda yaptıklarını memnuniyetle karşılıyoruz.
Uluslararası desteğe ihtiyacımız var. Yerinden edilmiş milyonlarca insan için desteğe ihtiyacımız var. Eğitimlerini alamayan öğrenciler, ve gelecekleri çalınan çocuklar.
Barış, demokrasi ve kadın haklarını, demokrasiyi, halkların miraslarını tanıyan daha iyi bir dünya için kavganın devam ettiğini biliyoruz. Bunlar için, Yeşiller sizinle birlikte durmaktan gurur duyuyor.’’
Catherine West (İşçi Parti, Hornsey & Wood Green milletvekili adayı) :
‘‘Milletvekilleriyle ortak çalışarak, yardımların ulaşması için Türkiye hükümetiyle görüşmeler yapacağız. Belirli sınırlardan insani yardım geçirmekte sorunlar olduğunu biliyoruz. Ve Türkiye’ye, Suriye’deki Kürtlere insani yardım, su, battaniye ve ihtiyaç olan diğer şeylerin geçmesine izin vermesi için baskı yapmamız gerektiğini biliyoruz.
Diğer İşçi Parti arkadaşlarımızla, sınırlarda bu önemli geçit sağlanması için Türkiye’ye baskı yapacağız.
Seneye barış içerisinde bir araya geleceğimizi umuyorum. Sizin tarafınızdayız. O barışçıl gelecek için çalışmak istiyoruz ve savaşı durdurmak ve alternatif bulmak için bölgedeki bütün devletlere baskı yapmaya devam edeceğiz.’’
MLKP Temsilcisi:
‘‘2015 Newroz’unu özel bir süreçte kutluyoruz. Sömürgeci faşist rejim başta olmak üzere, uluslararası sermaye devletlerinin kuşatma altına alarak boğmak istediği Rojava devrimi, Orta Doğu coğrafyasını aydınlattığı, Kürt ulusunun kimlik mücadelesini kazanarak, yüzünü meşru yönetimin kabulüne döndüğü, bir zamanda kutluyoruz. Bu Newroz Rojava’dan, Kürdistan’a, Kürt ulusu için beni ve kendi yönetimimi, yönetme irademi kabul etmek zorundasınız dediği gün olmuştur.
Gün Rojava devrimi, Kobane direnişi, Şengal direnişi ruhuyla Newroz’un direniş ve diriliş ruhunu birleştirerek zafere yürüme günüdür.’’
Burhan Tanrıverdi (HDP Britanya Koordinasyonu):
‘‘Şimdi, bu mücadelenin başka bir mecraya dönüşmesi ve bu başka mecrada yeni zaferler elde etmemizin gerekli olduğu bir mücadele anındayız. Hepinizin bildiği gibi yakın bir zamanda Türkiye’de gerçekleşecek olan genel seçimlerde, bu yeni mecrada, yeni direniş ve yeni bir zaferle, Kobane ve Şengal’de gerçekleştiğimiz mücadeleyi taçlandırmayı becereceğiz. 13 yıldan beri Türkiye’nin üzerine çullanmış olan, bir akıl tutulmasından başka birşey olmayan ve ortaçağ karanlığının yeniden şekillendirilmesi, ayağa kaldırılması sürdürülen AKP iktidarıyla, Orta Doğu’da, İşid çeteleriyle gerçekleştirilmek istenen yeni yasal düzeni, Kobane’de nasıl gerilettikse, nasıl püskürttükse, şimdi oylarımızla parlamentoda oluşturacağımız anlamlı bir çoğunlukla bu mücadeleyi önümüze dikmiş olan ve onurumuzu, haysiyetimizi çiğnemekten bir an için vazgeçmeyen, bizi bir haysiyet başkaldırısıyla baş başa bırakan AKP iktidarının, aynen İşid çetelerini durdurduğumuz gibi onların önümüze koymuş olduğu barajları onların kafasında yıkarak, gerekli oy çoğunluğuyla parlamentoda yerimizi alarak mücadelemizi parlamentoda taçlandıracağız.
Sizden, bu güne kadar sürdürmüş olduğunuz mücadeleyi, yeni bir mecrada oylarınızla AKP iktidarının durdurulması ve püskürtülmesi, demokratların, her halktan ve milletten insanların temsil imkanına sahip olabilmesine fırsat tanımanızı ve oylarınızla destek vermenizi talep ediyoruz. Dünyanın hiç bir yerinde, hiç bir döneminde, hele hele Türkiye’de parlamenter sistemin oluşturulmuş olduğu günden bu yana görülmemiş bir durumla yüz yüzeyiz. Dikkatinizi çekmek istediğim çok önemli bir hususa değinmek istiyorum. Türkiye parlamento tarihinde ilk defa, her hangi bir parti gerçekleştirebileceği salt çoğunlukla, %1’lik, %2’lik bir oy artışıyla bulunduğu ülkenin siyasi kaderini kökten değiştirme fırsatıyla hiç bir zaman bu kadar yüz yüze gelmemiştir. İlk defa HDP, önüne bir engel olarak oluşturulmuş olan %10 barajına çok yaklaşmışken, %9.7 ile gerçekleştirilmiş cumhurbaşkanlığı seçimindeki oyumuzla yaklaşık olarak %0.3’lük bir oy oranıyla Türkiye’nin geleceğini ve siyasetinin yeniden yapılmasında bir fırsatın yaratılmasını sağlayacaktır.
Kobane’de, Şengal’de, parmaklarıyla taşlarla, sopalarla, ama onurlarıyla mücadele eden insanların nasıl ki toplumlar tarihinde iz bırakan köklü bir değişim sağlanmasına yol açtıysa, bugün sadece %10 barajının eksik kalan %3’lük %5’lik bir bölümünü gerçekleştirerek Türkiye siyasetinde köklü değişikliğin kapısını ancak HDP açabilecektir. Eğer, bu %2’lik %3’lük oy artışını sağlamayı beceremediğimizde, 13 yıldan beri inşa edilmek istenen, gerici, orta çağ karanlığının habercisi olan iktidarın pazarlamış olduğu siyasi düzen şekillenmiş olacaktır. Öyle var sayıyorlar. Ama biz onları bu seçim barajlarında gömerek, gerekli olan yüzdeliğinin daha fazlasını alarak, Türkiye’de kadınların, gençlerin, işçilerin yeniden hayat bulmasını sağlayacağız.
Tek bir oyunuzla Türkiye’nin değişmesinde adınızı altın harflerle yazdırın.’’
Haber:Esra Türk
Foto: Erem Kansoy