Nefret Suçlarıyla Mücadelede Yeni Tedbirler
Birleşik Krallık İçişleri Bakanı Amber Rudd, Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılması (Brexit) kararının verildiği referandumla ülkede artış gösteren nefret suçlarıyla ilgili olarak, “Nefretin masada yeri yok. Bunun kökünü kazımak için elimizden gelen her şeyi yapacağız.” dedi.
Haber: Egemen Arkut
İçişleri Bakanı Amber Rudd, Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılması (Brexit) kararının verildiği referandumla ülkede artış gösteren nefret suçlarıyla ilgili olarak, “Nefretin masada yeri yok. Bunun kökünü kazımak için elimizden gelen her şeyi yapacağız.” dedi.
Ulusal Polis Müdürlüğü Konseyinin (NPCC) verilerine göre, 23 Haziran’da yapılan AB referandumunun yaklaşık bir hafta öncesinden 14 Temmuz’a kadar geçen sürede İngiltere, Galler ve Kuzey İrlanda’da 6 binden fazla nefret suçu bildirildi. Verilere göre ülkede nefret suçları geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 20 arttı.
Gelişmelere ilişkin açıklamada bulunan İngiltere İçişleri Bakanı Rudd, nefret suçlarıyla nasıl baş edildiğine yönelik emniyet güçlerinin çalışmalarının yeniden inceleneceğini kaydetti.
Rudd, “Nefret saçanlar, diğer insanların milleti, ırkı veya dini öz geçmişlerinden dolayı (onlara) taciz ve saldırıda bulunmanın uygun olduğu mesajını veriyor. Bu kişilere çok net bir mesajım var: Bunları sineye çekmeyeceğiz. 21. yüzyıl Büyük Britanyasında nefrete hiçbir şekilde yer yok. Nefretin masada yeri yok. Bunun kökünü kazımak için elimizden gelen her şeyi yapacağız.” diye konuştu.
Rudd ayrıca, nefret suçlarıyla mücadele çerçevesinde hükümetin hazırladığı “Nefret Suçu Hareket Planı” adlı yeni uygulamayı detaylandırarak, ülkedeki polislik faaliyetlerini bağımsız olarak inceleyen Majestelerinin Emniyet Müfettişliğinin de emniyet yetkililerinin nefret suçlarını daha iyi nasıl kavrayabileceği ve nefret suçu olaylarında nasıl hareket edebilecekleri yönünde incelemede bulunmak için görevlendirileceğini aktardı.
Hükümetin yeni uygulamasıyla nefret suçu teşkil eden olayların yetkililere daha fazla bildirilmesi amaçlanıyor.
Hükümetin, özellikle toplu taşımada yaşanan nefret suçlarının nasıl önlenebileceği yönünde toplumlarla çalışmalarda bulunulması planlanırken, okullardaki nefret ve ön yargıyla mücadele kapsamında da eğitimcilerle çalışılması öngörülüyor.
Hükümet ayrıca, ülke genelinde dini toplumların endişelerini dikkate alarak, ibadethanelerin korunmasının güçlendirilmesi için 2,4 milyon sterlin değerinde güvenlik önlemi ve ekipman fonu oluşturulacağını duyurdu.
Referandum süresince ülkenin AB’den ayrılması yönünde yürütülen kampanyanın önde gelen isimleri, dikkatleri özellikle göç konusuna çekerek ırkçılık ve yabancı düşmanlığını “hortlatmakla” suçlanıyor.
İngiltere, Galler, Kuzey İrlanda ve İskoçya’dan oluşan Birleşik Krallık’ta AB referandumuna giden süreçte özellikle göçmenlere karşı ırkçı söylem öne çıkmıştı.
Yüzde 52’lik bir oranla AB’den ayrılma sonucunun alındığı referandumun hemen ardından camilere ve göçmenlerin kültürel merkezlerine yönelik saldırılar meydana gelmişti. Temmuz ayının ilk haftasında Londra’da 3 camiye içerisinde beyaz toz bulunan paketler yollanmış, bir camiye de içi çürümüş domuz eti bulunan torba fırlatılmıştı.
NEFRET SUÇLARINDA YÜZDE 20 ARTIŞ
Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılması (Brexit) sonucunun çıktığı referandum sürecinde ve ardından, ülkede nefret suçlarında artış yaşandı.
Ulusal Polis Müdürlüğü Konseyi’nin verilerine göre, 23 Haziran’da yapılan referandumdan yaklaşık bir hafta öncesinden 14 Temmuz’a kadar geçen sürede İngiltere, Galler ve Kuzey İrlanda’da 6 binden fazla nefret suçu bildirildi. Güncel verilere göre ülkede nefret suçları geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 20 arttı.
16-30 Haziran tarihlerinde 3 bin 192, 1-14 Temmuz tarihlerinde ise 3 bin 1 ihbar alındığı belirtilen açıklamada, günde ortalama 200 nefret suçu işlendiğine dikkat çekildi. Resmi verilere göre en fazla nefret suçunun işlendiği gün 289 ile referandum sonucunun ilan edilmesinden bir gün sonra, yani 25 Haziran oldu. Nefret suçları içinde çoğunluğu şahsa karşı suçların oluşturduğu belirtilen açıklamada, bunların da daha ziyade taciz, fiziksel saldırı, hakaret, tükürme şeklinde ortaya çıktığı kaydedildi. Bu suçları ise kamu düzenini bozan ve mülke zarar veren suçların izlediği ifade edildi.