Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili ve Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu, Sivas Katliamı yıldönümünde Meclis’e kanun teklifi verdi. Teklif, “linç eylemlerinin”, insanlık suçu”olarak tanımlanmasını ve failler hakkında 10 yıldan az olmamak üzere ağırlaştırılmış hapis cezasının verilmesini düzenliyor.
Gergerlioğlu, kanun teklifinin gerekçesinde “Eğer Maraş olayları olduğunda bir daha asla denseydi ve cezalar verilseydi Çorum olayları olmazdı. Eğer Çorum olaylarından sonra bir daha asla denseydi ve gereken cezalar verilseydi Sivas Katliamı olmazdı. Türkiye’de cezasızlık politikaları bir sonraki eylemin fitilini ateşlemektedir. Kamplaştırıcı ve kutuplaştırıcı siyaset dili insanların linç edilerek ölmelerine sebep olmaktadır” ifadelerini kullandı.
‘LİNÇ SUÇU TCK’DA MÜSTAKİL SUÇ OLMALI’
Gerekçede, linç suçunun TCK’de müstakil bir suç olarak tanımlanması gerektiği de belirterek, şu ifadeler yer aldı: “Bu nedenle doktrin ve karşılaştırmalı hukuk incelenerek ülkemizin ve hukuk sistemimizin değerlerine uygun olacak bir düzenlemenin yapılması elzemdir. Bu bağlamda yapılacak düzenlemede doktrin ve karşılaştırmalı hukuk bağlamında linç suçunun özellikleri ve unsurları olan ‘bir kitlenin bir kişi veya gruba karşı’,’herhangi bir şiddet eylemini planlı veya plansız olarak gerçekleştirmesi’, ‘kamu adına hukuksuz şiddet kullanılması’ ve ‘yargısız ceza verilmenin amaçlanması’ hususlarına yer verilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Ayrıca doktrinde tartışmalı bir husus olan ve karşılaştırmalı hukukta farklılıklar arz eden diğer bir husus ise linç suçunun unsurlarından olan kitlenin tanımı ve kaç kişiden oluşacağı ile ilgilidir. Kitlenin karşılaştırmalı hukukta en az iki kişiden oluşması gerektiği kanaati var olmakla birlikte, örgütlü suç kapsamında en az üç kişiden ve son olarak en az on iki kişiden oluşması gerektiğiyle ilgili düzenlemeler de mevcuttur.”
BİR DİĞER SORUN İSE ADALET
Uygulamada yaşanan bir diğer sorunun ise ceza adaleti ile ilgili olduğu vurgulanan gerekçede, şunlar belirtildi; “Bilindiği üzere ceza adaleti, işlenen suçla orantılı uygun bir cezanın verilmesi ve böylece suçla orantılı bir yaptırımın uygulanması olarak tanımlanabilir. Bir kişiyi bir kişinin döverek yaralaması veya öldürmesi ile on kişinin beraberce aynı fiilleri yapması durumunda yargılama dışında bir farklılık olmamaktadır. Ancak bu durum ‘ceza doktrini’ ve ‘suç teorisi’ bakış açısıyla değerlendirildiğinde doğru bir yaklaşım değildir. Dolayısıyla bahse konu iki linç olayı ile ilgili olarak eylemi gerçekleştiren şahısların yaptığı eylem ile yaptırım olarak verilen cezanın yetersiz olduğunu değerlendirmek mümkündür. Bu nedenle linç eyleminin ceza kanununda suç olarak tanınması ve yaptırımının ise bu suçun işlenmemesi sağlayacak oranda caydırıcı olması gerekmektedir.”