Kürt Homeros İngiltere’ye geliyor

Kürt Homeros İngiltere’ye geliyor

Katıldığı festivallerde ödülle dönen ‘Evdalê Zeynikê’ belgeseli şimdi de ‘Uluslararası Swansea Bay Film Festival’ine katılıyor. Kürtlerin Hemoros’u olarak adlandırılan Kürt ozanı Evdalê Zeynikê’yi beyaz perdeye aktaran Bülent Gündüz, Serhad’ın denbêj kültürünün böylesi bir çalışmayı yapmasında etkili olduğunu belirtiyor. Gazeteci, senarist ve yönetmen Bülent Gündüz ile ilk uzun metrajlı filmi Evdalê Zeynikê üzerine konuştuk.

Neden Evdalê Zeynikê belgeseli? Sizi böyle bir şeye yönelten neydi?

2008 yılında Karayazı’nın bir kaç köyünü gezdim. Çiroklar (öyküler) üzerinde bir çalışma yapmaktı niyetim. Çocukluğumda bana saatlerce çirok anlatan insanlardan sadece bir kaçı kalmıştı. Onlar da derin bir sessizliğe gömülmüş, adeta bildiklerini kendileriyle mezara götürecekleri günü bekliyorlardı. Köylere giren televizyon, çirokbêj’lerin (öykü anlatıcılarının) yerini almıştı. Bu kültür zamanla çirok ve sözlü edebiyatı ortadan kaldıracak derecede insanları etkisi altına almıştı. Bu yapı beni derinden sarstı. Ve bu ‘aptal kutusu’nun unutturduğu değerleri ancak bundan daha güçlü bir silahla; sinemayla kalıcı kılabilirim“ dedim. Sonraki yıla kadar irili ufaklı birçok hikaye dinledim, dengbêjlerle sohbet ettim, kılamlarını yeniden dinledim. Sonra çalışmam dengbêjlere doğru kaydı. Konu dengbêj olunca bütün jenerasyonlara esin kaynağı olmuş Evdalê Zeynikê doğal olarak filmin başkahramanı olmalıydı.

Nerelerde, hangi koşullarda çekimler yapıldı?

Konu Evdal olunca her dengbêj büyük bir hassasiyetle çalışmalara katkı sunmaya çalıştı. Ekibimizin en yaşlı üyesi Apê Egit, esprileriyle setimizin neşe kaynağıydı. Köyümüzdeki evi bu iş için tahsis ettik. Çekimler bitince akşamları seksenli yıllarda olduğu gibi cemaat dengbêjlerin etrafında toplanıyordu. Televizyonu hiç açmıyorduk. Her gece geç saatlere kadar köylüler yaşayan ünlü dengbêj ve bilurvan’ların kılam’larıyla adeta kendinden geçiyordu. Bu çalışmada birçok ilkler yaşandı diyebilirim. Günümüzde yaşayan en iyi son dengbêjleri bir araya getirdik. Erivan’dan mirê bilurê Egidê Cimo, Aydın’dan Ferzê’nin öğrencisi ve aynı zamanda Reso ve Şakiro gibi büyük dengbêjlerin divanında kılam okuyan Zahiro yê Muşî; yine Iğdır’dan Apê Bekir, küçüklüğünden beri Reso’nun dizinden ayrılmayan Evdilxenî yê Qereyazi yê… Bu dengbêjlerin hepsini köyümüzde bir arada ağırladık. Kadın dengbêjlerden Reso’nun yeğeni ve torunu, Van’da Dengbêj Gazin ve Bazid dengbêjlerini çektik.

Belgesel birçok festivale katıldı, ödüller aldı…

Türkiye hariç Asya, Avrupa ve Amerika’da katıldığı her festivalde yarıştığı dallarda en iyi ödülleri aldı. New York International Independent Film Festivali’nde ‘Jüri Özel Ödülü’ ile ‘En İyi İlk Film’ ödülleri olmak üzere iki ödül aldı. Sri Lanka Uluslararası Vesak Buddhist Film Festivali’nde en iyi yabancı belgesel film ödülü. İrlanda Uluslararası Film Festivalinde ise en iyi Uluslararası Belgesel Film ödüllerine layık görüldü. Ayrıca Paris Kürt film festivali ve Roma Kürt Film Festivali’nde gösterildi. İtalya’da Babel Film Festivali’nde görücüye çıktı. Önümüzdeki günlerde de İngiltere’de üç ayrı festivale katılmayı hak etti.

Geleceğe yönelik başka projeleriniz var mı?

Bu projeye atıldığım zaman bana ‘delisin’ diyorlardı bazı arkadaşlarım. Coğrafyamızda hangi taşı kaldırsanız bir hikaye, bir isyan çığlığı, bir trajedi saklıdır. İşlenecek o kadar çok konu var ki. Olgunlaşmasını beklemek gerekiyor projelerin. Ne zaman deliliğim tutarsa o zaman yani…

TAGS
Share This