Kesintiler Kadın Kuruluşlarını Vurdu
Gülseren Daş
Koalisyon hükümetinin iktidara gelmesiyle yürürlüğe giren kesintiler, kadın kuruluşlarını vurdu. Ödenek sıkıntısı nedeniyle kurumların kapanması ya da servislerini azaltması şiddete uğrayan kadını ikinci kez mağdur ediyor.
Koalisyon hükümetinin işbaşına geldiği 2010 yılından bu yana uyguladığı kesintiler en çok kadını vurdu. Kamu istihdamında kesintiye giden hükümet, çocuklara ucuz bakım hizmeti
sunan Sure Start servislerini de azaltarak kadını eve hapsetti. En büyük darbeyi ise kadın kuruluşlarına yapılan ödeneklerin düşürülmesi vurdu. Londra belediyeleri kadınlara yönelik gönüllü servislerini belediye başına 45 bin pound azalttı. Her üç belediyeden birinde kadın sığınma evi yok.
Kadın kuruluşlarının % 97’si ödenek sıkıntısı yaşarken, farklı etnik kökenlerden kadınlara
hizmet veren kurumlar daha çok kayıp verdi. Belediyeler bu tur kuruluşlara ülke genelinde üç milyon sterlinlik ödenek kesintisi uyguladı. Londra’daki kuruluşların % 97’si kendilerine başvuruların arttığını beyan ederken, artan başvurulara tezat olarak % 75’i servislerini kapattı. Elemanlarının yarısını işten çıkarmak zorunda kalan kurumlar, sonraki yıllarda da kesintileri sürdüreceklerini öngörüyor.
Solace Women’s Aid adına gazetemize konuşan Asalet Tulaz kesintiler, hükümetin
tutumu, ev içi şiddet ve Türk ve Kürt toplumunda şiddet tanımı üzerine sorularımızı yanıtladı.
Koalisyon hükümetinin uyguladığı kesintiler kurumunuzu nasıl etkiledi?
Kesintiler yüzünden bir çok farklı kurumda önemli servisler kapanmak zorunda kaldı. Ödeneklerin aslan payı zaten bu alanda çalışan büyük kuruluşlara gidiyor, küçük kurumlar ise geri kalanını paylaşıyor. Biz de kesintiler yüzünden geçtiğimiz sene birkaç projemizi kaybettik. Genç insanlara yönelik bir projemiz vardı, onu da ödenek bulamadığımız için geçen ay kaybetmek zorunda kaldık. Eskiden ödenek alındığında bunun uzun bir dönem devam edeceği garantisi vardı, şimdi ise bir ya da iki yıl ile sınırlandırılıyor. Zaten bir projeyi oturtmak bir yılımızı alıyor, bir seneden sonra tekrar gözden geçiriliyor. Ya projeyi devam ettirmek için yeniden ihaleye çıkıyorsunuz ya da kontratlar bir veya birkaç yıl daha uzatılıyor. Kaynak sağlamak çok çekişmeli bir alana dönüştü. Onlarca kurum küçük bir miktar paraya ulaşmaya çalışıyor. Ödenekler artık küçük projelere gitmiyor, büyük kontratların altına imza atmak durumda bırakılıyor kuruluşlar. Büyük projelerin altından kalkamayacak olan küçük kuruluşlar da bir araya gelerek büyük kontratları beraber almak gibi bir çözüm üretebiliyorlar. Bunun da kendi içinde farklı zorlukları olsa da, şu anki sistemde küçük kuruluşların projelerini sürdürmesini sağlayabiliyor. Biz de Ascent Konsorsiyumu denilen bir
bileşenin içinde yer aldık ve Londra genelinde kadına karşı şiddet alanında büyük bir projenin ihalesini kazandık, iki yıldır bu projeyi sürdürüyoruz. Yirmiyi aşkın kurumun oluşturduğu konsersiyum tek bir kontratı ve ödeneği bölüşüyor ve her kurum farklı bir servis veriyor.
Pratik anlamda ne tür sıkıntılar yaşıyorsunuz, aile içi ya da cinsel şiddete maruz kalıp size
başvuran kadınlar neyle karşılaşıyor?
Her şeyden önce şiddetten kaçan kadınlara ev bulmak giderek büyüyen bir sıkıntı. Sığınma evleri kriz noktasında. Ülke genelinde her gün yaklaşık 230 kadın sığınma evi yetersizliğinden geri çevriliyor. Ödeneklerini kaybedip kapanan sığınma evleri, kadınları uygun ve güvenli yerlere yerleştirmeyi geciktiriyor. Yer bulamayan kadınlar ciddi güvenlik
sorunlarıyla karşılaşıyor. Bunun yanında şu anda bazı bölgelerde pilot projesi uygulanan sosyal devlet yardımlarındaki değişimler de şiddet mağduru kadınları büyük ölçüde etkileyecek. Bir diğer can alıcı nokta ise, Legal Aid servisine getirilen
sınırlamalar. Legal Aid’e ulaşmak için, kadınlar şiddete uğradığını kanıtlamak zorunda. Bu da zaten aile/ev içinde tutulmaya çalışılan şiddetin kanıtlanmasını çoğunlukla imkansız kılıyor ve kadın daha uzun bir süre şiddete maruz kalıyor.
Kadın kuruluşları olarak hükümet tarafından ciddiye alındığınızı düşünüyor musunuz?
Kadın çalışmalarını mutlaka büyük ölçekte değerlendirmeliyiz. Kurumsal politik anlamdaki karşılığına bakmak lazım. Yoksa biz tek başımıza kadınlara yardım ederek sorunların üstesinden gelemeyiz. Bizim yardımlarımız değerli de olsa istatistiksel olarak bir şey
ifade etmiyor, çünkü ihtiyaç bitmiyor. Politik düzlem değişmediği sürece bu
böyle devam edecek. Belki hükümetler yasal düzenlemeler yapıyor, ancak
uygulamadaki gönülsüzlükler de ortada. Aslında ödeneklerde bu kadar
kesinti olması sorunuzun cevabı için başlı başına bir gösterge. Aile içi
şiddete ayrılan para az ve her yıl daha da azalıyor. Bir çok kuruluş lobi
çalışmaları yürütüyor ve bence bu çok önemli. Küçük kurumların her birinin böyle lobi
çalışmalarına girmeleri gerekiyor, çünkü tek başına hayatta kalmak mümkün
değil.
‘Kadınlarımız şiddeti tanımlayamıyor’
Türkiyeli ve Kürdistanlı kadınların, sizin gibi ulusal kuruluşlara ulaşmasının önündeki tek engel kesintiler değil sanırım- Türk ve Kürt kadınlarla çalışıyor musunuz?
Türkiyeli kadınlar, bize yapılan başvurularda büyük bir yüzdeyi oluşturmuyor. En büyük bariyer dil, ama yapılan başvurular için gerektiğinde tercüman sağlıyoruz. Başvuruların düşük olmasının ikinci sebebi aile içi şiddetin çok konuşulmaması, var olan destek mekanizmalarının farkında olunmaması. Zaten çevresinden izole edilen kadın, kurumlara ulaşmakta zorlanıyor. Toplumumuzda kadın bir şekilde hapis kalıyor, bu bazen fiziksel olarak eve kapatılma şeklinde olurken çoğu zaman da kadının pasifleştirilmesi, sınırlı bir ilişki ağı içinde tutulması ya da şiddeti artık kanıksaması şeklinde oluyor.
Yani erkek tarafından kadının sosyal mobilizasyonu engelleniyor. İngilizce öğrenemiyor, evden dışarı çıkamıyor, arkadaş edinemiyor. Dolayısıyla kuruluşlar hakkında bilgileri sınırlı oluyor.
Üçüncü neden ise, kültürel olarak bizim toplumun şiddet eşiği çok yüksek, birçok şiddet aktivitesi artık normalize edilmiş. Böyle bir kültürde yetişen kadınlarımız, şiddetin tanımını yapamıyor, şiddeti sadece dayak yemek ya da tecavüz olarak algılıyor. Şiddet fiziksel sınırlara hapsediliyor, psikolojik, ya da ekonomik şiddet türlerini tanımlamakta yetersiz kalınabiliyor. Evlilik içi tecavüz denilen şey bizde çok kabul görmüş bir konu değil örneğin. Erkek evliyse, istediği zaman kadınla cinsel birliktelik yaşama özgürlüğünü kendinde görebiliyor. Ataerkil düzenin getirdiği bir evlilik içi sistematik tecavüzden bahsetmeliyiz.
Kadınlarımız bize başvurduklarında her türlü desteği sağlıyoruz. Amacımız kadın ve çocukların daha sağlıklı bir yaşama ulaşması için ilerleyeceği yolda, şiddetsiz bir hayat için onlara yardımcı olmak, o yolda onlarla beraber yürümek ve destek olmak. Seçim nihayetinde kadına ait, ama biz orada kadının seçeneklerini çoğaltmak ve haklarını söylemek için varız. Eğer ilişkiyi bırakmak istiyorsa, aile içi şiddet ortamından çıkmak istiyorsa, sığınma evine
yerleştirebiliyoruz, ya da belediyeye evsizlik başvurusu yapması için destek sağlıyoruz. Güvenlik planı denilen bir şey yapıyoruz, ilişkinin içindeyseler, hayatlarını riske
atmadan nasıl daha güvende olabilirler ve o durumla nasıl baş edebilirler gibi
konularda yardımcı oluyoruz. Hayatta kalma stratejileri öneriyoruz. Ayrılmayı
düşüyorlarsa ne yapabilirler, nereye gidebilirler, bunları kendileriyle konuşup, daha sağlıklı seçimler yapmalarına katkıda bulunuyoruz. Bir de hukuk bölümümüz var. Avukatlarımız Legal Aid ile çalışıyorlar ve boşanma, çocuk velayeti, yasal koruma/uzaklaştırma kararı edinme gibi konularda destek veriyoruz.
Son olarak kadın okurlarımıza bir mesajınız var mı?
Bütün kadın okurlarınızın 8 Mart’ını kutluyoruz. Kendini feminist olarak tanımlayan Solace Women’s Aid, farklı alanlarda, politik platformlarda, kampanyalar, eylemler ve politika üretme zeminlerinde yer alarak kadın hakları mücadelesini sürdürmekte. İşyerinde eşit haklar talebi ve çalışma koşullarını protesto amacıyla başlayıp kadınların politik taleplerini ve şiddete karşı mücadelesini de içine alan kadın hareketini her zaman destekliyoruz. One Billion Rising’de biz de alanlarda olacağız. Şiddete uğrayan kadınlar, yardım almak için ilk fırsatta ücretsiz hattımızı arasınlar, tercüman sağlıyoruz, numaramız 08088025565. Onları anlayan birileri olduğunu ve yalnız olmadıklarını bilsinler. Aile içi şiddet onların suçu değil, ve bu konuda desteğe ulaşabilirler.
[box type=”shadow” ]
Aile içi şiddete uğrayan bir kadın acil bir durumda ne yapmalı?
Her vakaya göre ayrı önerilerimiz oluyor. Ancak genel hatlarıyla söyle maddeleyebiliriz:
*Kesici aletlerin yoğun olduğu mutfak/gara’dan uzak dur, saldırıya uğrayabilirsin.
*İtilme tehlikesine karşın balkondan uzak dur.
*Boğma riskine karşın banyodan uzak dur.
*Mümkün olduğunca, tehlikeli bir durumda kaçabileceğin, çıkışa yakın yerleri tercih et.
*Olası bir tehlike durumunda ne yapabileceğini, nasıl kaçabileceğini önceden düşün/planla.
*Kilidi sağlam, kendini kilitleyebileceğin bir panik odası varsa, yardım alana kadar orada kal.
*Telefonunu herzaman yanında taşı, şarjı olsun, polisi arayabilesin.
*Evde çocuk varsa, çocuklara polisin numarasını ögret, (999) çocuklara bir kod öğret ve onu söylediğin an çocuklar polisi arasın.
* Güvendiğin bir komşun varsa, onlara evden şiddet sesleri gelirse polisi aramalarını söyle. [/box]
[box type=”shadow” ]
SOLACE WOMEN’S AID
Kadın ve çocuklara yönelik ev içi ve cinsel şiddete karşı mücadele veriyor ve yardım sağlıyor.
Her yıl yaklaşık 9 bin 500 vakaya yardım sağlıyor. 2007 yılında birçok farklı organizasyonun bir araya gelmesiyle kuruldu, bileşenlerinin her biri 25-30 yıllık bir geleneğin temsilcisi.
SERVISLERI
Danışmanlık Servisi ve yardım hattı.
Terapi Servisi Cocuk Servisi ve Sanat Terapisi İrlandalı ve İrlandalı Gezerler Servisi Hukuk Servisi
Sığınma Evleri-Komplex vakalar icin ozel bir sığınma evi, İrlandalı Gezerler için sığınma evi Cinsel Şiddet Servisi (Çocuklukta yaşanan cinsel şiddet konularında da destek sağlıyor)
55 Yaş Üstü Servisi Arnavutluklu Kadınlar Servisi Floating Support Advocacy Support IRIS servisleri[/box]