Kardeşler Arası İlişkiler
Bu hafta sizlere son dönemlerde sıkça rastladığım bir sorun hakkında bir yazı yazmak istedim. Özellikle yetişkinler olarak eş, dost ve akrabalarımız ile ilişkilerimizin iyi olmasına dikkat ederiz. Öyle ki bazen abla ve abilerimiz için her şeyi yapmaya hazır olan bir toplumuz. Fakat yeni kuşak gençlik ve çocuklarda şimdiden başlayan bir gerginlik var. Daha çok küçük yaşta bile kardeşler arasında kıskançlık, saldırganlık, bağımlılık, her şeyi tekeline alma eğilimi ve benzeri davranış bozukluklarına rastlamak mümkün. Durum böyle olunca ev içinde gerilim ve sıkıntı da eksik olmuyor. Bu konuyla ilgili yapılan araştırmalardan yola çıkarak sizlere bir şeyler anlatmak istedim, umarım faydalı olur.
Her ne kadar kardeşler arasındaki bağ kültürümüzde çok değerli gibi görünse de bu ilişkinin temelinde ‘rekabet’ her zaman bulunmaktadır. Çocukların bu rekabetlerinin temelinde anne ya da babaya yalnızca kendilerinin sahip olma, onları başkalarıyla paylaşmak istememe gibi düşünceler yatar. Kardeş ilişkilerinin temelinde iki önemli etken vardır. Bunlardan birincisi, annenin tutumu; ikincisi ise çocuğun sıra, yaş, cinsiyet gibi özellikleri. Bu sorun eğer anne ve baba çalışıyorsa daha da kotu olabilir. Çocukları ile fazla zaman ayıramayan aileler yaptıkları davranışlar ile çocuklar arasındaki rekabeti çoğu zaman derinleştirebilir. Bizim toplumda isteyerek yada istemeyerek en çok yapılan hatalardan bir tanesi de bu olarak görülüyor.
Çocuklarımızı bir birbirleriyle karşılaştırmak onların zamanla birbirlerinde nefret etmesine neden olabilir. Özellikle çok başarılı olan çocuğu örnek olarak göstermek ve onun kadar başarılı olamayan kardeşi buna zorlamak, o düzeye çıkamayacağına inanan çocuğun, meşhur olmak için, olumsuz yollara sapmasına kadar varan davranış bozukluklarını benimsemesine neden olabilmektedir. Çocukları aşırı zorlamak, bir çok hallerde onları gerekli gereksiz birbiriyle karşılaştırmak, yetişkinlerin istediği gibi olumlu sonuç vermemektedir. Yetişkinler, çocuklarının olumlu ilişkiler kurmalarını istiyorlarsa “Neden kardeşin gibi olamıyorsun? Anlamıyorum’’ türünden kıyaslayıcı konuşmalardan sakınmalıdırlar.
Anne-babanın dikkat etmesi gereken en önemli konulardan biri de ‘kıyaslamadır’. Çocuklar arasında yapılan kıyaslama çocuklar arası rekabeti ve doğal olarak kıskançlığı ciddi anlamda tetikleyecektir. Bunun için ebeveynler her çocuğunun davranışını ayrı ayrı takdir etmeli ve her çocuğunun hatasını ayrı ayrı ele almalıdır. “Bak ağabeyin ne kadar çalışkan sen de çalışsana!” gibi klişeleşmiş bir söz çocuğu olumsuz etkiler. Eğer anne çocuğunun çalışmasını istiyorsa bunu diğer kardeşleriyle kıyaslamadan direk olarak uygun bir üslupla söylemelidir.
Sonuç olarak başta da belirtildiği gibi çocuklar arasındaki kıskançlığa en büyük etken ebeveynin ve esas olarak annenin tavır ve tutumlarıdır. Her durumda çocuklarla ayrı ayrı ilgilenilmeli, onlara hayatlarında yaşayacakları değişiklerle ilgili açıklamalar yapılmalı, kıyaslamalardan kesin bir şekilde kaçınılmalıdır. Anne baba arasındaki problemler de çocukların duygu durumlarını etkilediğinden çocuklara anne ya da baba yanında bir taraf olma baskısından kaçınılmalıdır. Ayrıca çocuklar arasında yapılacak cinsiyete ilişkin ayrım da çocuğu çok olumsuz etkileyeceğinden bu şekilde yapılan evlat ayrımlarından kaçınılmalıdır.