Karanlık dönemlerin ezgilerden doğan belgesi

Karanlık dönemlerin ezgilerden doğan belgesi

Yakın zamanda ”Kalbim” isimli yeni albümünün Londra’daki tanıtımı için müzikseverlerle buluşan sanatçı Canan Sağar gazetemizin sorularını yanıtladı. Gezi’den Suruç’a, taş atan çocuklardan dost yarasına kadar bir çok konuyu işlediklerini söyleyen Sağar’ın albümü adeta bir toplumsal sorumluluğun ürünü.

 

Suna Alan

Çoğu söz ve müziğin size ait olduğu bu albümdeki besteleriniz esin kaynağını nereden alıyor, nereden besleniyor?

Albümde altı şarkının sözleri ve beş şarkının müzikleri bana ait. Yine kıymetli dostlarım Alp Murat Alper, Cemil Gülüm ve Dostali Yaşar’a da ait söz ve müzikler var. Gerek kendi yaşadığım mevzular, gerek tanıklık ettiğim olaylar ya da yakından takip ettiğim konular beni ciddi derecede etkiliyor ve çoğu zaman yazarak-beste yaparak biraz nefes alabiliyorum. Örneğin, taş atan çocukların hikayelerini ve o dönem bu sebepten ötürü ceza alan araştırmacı gazeteci insanları yakından takip ettim. Bu konunun o kadar çok etkisi altında kaldım ki hemen bir şarkı yapma gereği duydum. Çocukların güvenilir ve savaşların olmadığı ortamlarda büyümesini önemsiyorum. Hiçbir çocuk şiddet içeren duygularla doğmuyor, onların neden şiddete başvurduğunu sormak ve orada yatan cevaba kulak vermek gerekiyor.

‘Kalbim’ albümünüzde yeralan eserler ve bunların hikayelerinden bahsedebilir misiniz? Yine kimlerle çalıştınız?

“Kalbim”de yer alan bir çok şarkının hikayesi ve yaşanmışlığı var. Gezi’den Suruç’a, taş atan çocuklardan dost yarasına kadar bir çok konuyu işledik. Albüme adını veren “Kalbim” isimli eser, aşkı ve ayrılığı anlatan bir şarkı, özellikle vurguladığı ise insan ne yaşarsa yaşasın zaman geçiyor, herkes gidiyor ve yalnızlık başucunda bekliyor. “Bir Başka Haziran” Gezi olayları, “Oyuncaklarım” Suruç ve “Taş Atma Çocuk” taş atıp ceza alan çocuklar için yazıldı. “Yan Koca Dünya” adı gibi dünyaya çatan ve belki de dünyanın sonlanıp yeniden yeşermesi gerektiğini vurgulayan, sorgulayan bir şarkı. “Kayıp”, yaşadığımız çağın en büyük sorunlarından biri olan ruhsal çöküşleri ve kişinin kendini aramasını sorguluyor, “Yavrucak” karanlık günlerin biteceğini ve yeniden güneşin doğacağını vurgularken umut veriyor, “Dost Yarası” bütün insanların günün birinde muhakkak yaşayacağı dostundan göreceği acının ne denli olabileceğini anlatıyor. Kısaca şarkıların hikayeleri böyle… Bu albümün kayıtlarını çoğunluk olarak Tamer Süerdem ve İlker Yurtcan yaptılar, yanı sıra Okay Barış, Nihad Jamsher ve Ali Bayar da üç şarkıya can verdi.

Bir toplumsal sorumluluğun ürünüdür bu çalışma diyebilir miyiz?

Brecht der ki; ''-Karanlık dönemlerde peki,

Şarkı da söylenecek mi?

-Elbette şarkılar da söylenecek

Belgeleyen karanlık dönemleri.''

Bu sözler yürüdüğüm yolda edindiğim çizgimdir, öyle kıymetlidir. Politikadan çok anlayan biri olarak nitelendirmiyorum kendimi fakat eşit ve adaletli bir dünya, sınıfsız toplumlar istediğimi biliyorum. Muhalif olduğum bir çok konu var. Bu yüzden, müzikte de inatçıyım. Her ne kadar zaman zaman biraz çizgimin dışında şarkılar söylemiş olsam da bundan sonra ne şekilde ilerlemek istediğimden fazlasıyla eminim. Her şeyin hızla tüketildiği bir çağda yaşıyoruz, müzik de çoğunluk olarak popüler kültüre hizmet ediyor, ne tutarsa herkes onu yapmaya çalışıyor fakat sanatın bir dili, söylemek istediği ve yaşadığı çağı biraz olsun yansıtabilmesi gerekiyor. İlk albümüm “13” ülkemiz ve dünyada gitgide artan içimizi kanatan cinsel taciz, tecavüz ve çocuk gelinlere (pedofili) dokunmuştu. “Kalbim” ise Suruç, Gezi ve taş atan çocuklara dokunuyor. Türkiye’nin içinde olduğu bu karanlık dönem elbette geçecek, nelere şahitlik etmiş tarih, bunun da elbet bir sonu var. Korku cumhuriyetini yaratmayı başardılar, insanların üzerine o kadar çok gittiler ki sindirdiler, fakat halkımıza inancım sonsuz. Savaşın bittiği, barışın ülkemize gülümsediği günleri el birliğiyle yeniden kuracağız.

Önümüzdeki süreçte çalışmalarınız, projelerinizden bahseder misiniz?

Önümüzdeki süreçte kendi Youtube kanalımdan paylaşacağım yeni bestelerin kayıtlarını yapıyoruz. Aslında yeni diyorum fakat o kadar çok şarkı birikti ki hepsini albümlerde toplamam zorlaşacağı için bu şekilde dinleyici ile buluşturmak istiyorum. 2017’nin başlarından bu yana etkinlik ve konserlerde sahne aldım. Önümüzdeki günlerde çeşitli mekanlarda dinleti yapacağım, fakat henüz tarihler belli değil.

Canan Sağar: Aslen Sivaslı olan sanatçının müziğe olan ilgisi, babasının ona 13 yaşındayken aldığı bağlama ile başladı. Sonraları gitara ilgi duydu, müzik dersleri aldı. Gitar, armoni, melodi, söz yazarlığı gibi konuları içeren derslerin verdiği birikimle uzun yıllar sahne müziği yaptı. Sahne repertuvarında özgün, türkü, nostaljik pop ve soft rock karakterinde eserler yer aldı. Londra Birbeck Üniversitesi’nde bestecilik üzerine eğitim aldı ve yine “Beşeri Bilimler ve Müzik” okudu. Kendi şarkılarından oluşan ilk albümü “13”, 2015 yılında çıktı.

Canan Sağar

CATEGORIES
TAGS
Share This