İsrafil Erbil: Ezilenlerin Birleşmesi Diktatörleri Korkutuyor

İsrafil Erbil: Ezilenlerin Birleşmesi Diktatörleri Korkutuyor

  • HDP’nin ciddi anlamda barajı geçeceğini düşünüyorum
  • “HDP barajı aşamazsa ciddi anlamda bir kaos yaşanabilir”
  • “HDP ‘Alevileri artık Aleviler temsil etmeli’ teklifi getirdi”
  • “CHP ‘siz bize güvenin, biz sizin için en iyisini yapacağız’ dedi”
  • “Frankfurt toplantısında HDP’nin teklifi ezici bir çoğunlukla kabul edildi”
  • “Kurumsal olarak üyelerimizi herhangi bir partiye yönlendirmiyoruz”
  • “Her seçim döneminde Alevi örgütlerin boynu bükük, mahcup, utangaç”
  • “Bizim temel korkumuz kendi insanımızı kırmak”
  • “Alevi örgütlerinin artık alternatif olarak HDP’yi gösteriyor olması önemli aşamalardır”
  • “Üç Alevi önderin Alevi kimliğiyle HDP’den aday olması bütün Alevi dünyası açısından ciddi bir heyecan”
  • ‘Mevcut süreci olumsuzlaştırmak, itibarsızlaştırmak isteyen insanlar HDP’yi bir başka örgütle bütünleştirme üzerinden saldırıyorlar’
  • “Alevilerin CHP’ye ilgisizliği CHP’nin tutunduğu sağcı ve ulusalcı tavırdandır’
  • “Sayın Kılıçdaroğlu, ulusalcılıktan gidilen yolun sonu karanlıktır’
  • ‘Kendi gerçekliğimizle var olmak istiyoruz dediğiniz zaman bölücü etiketi yiyorsunuz”
  • “İnsanlar beni siyaset yapmam için değil Aleviliğe hizmet etmem için seçtiler”
  • “Ben bireysel olarak oyumu HDP’ye vereceğim”

Yedi Haziran’da Türkiye’de yapılacak genel seçimler ülkede olduğu gibi yurtdışında yaşayan biz Türkiyeli ve Kürdistanlı toplumun da gündeminin ilk sırasında yer alıyor. Bu seçimlerde en çok tartışılan konulardan birisi olan HDP’nin seçimlere parti olarak girmesi ve aday listesini Türkiye’nin gerçek aynasını yansıtan farklı halklar, inançlar ve çevrelerden oluşturması sisteme muhalif kesimlerde ciddi bir heyecan yarattı.

Türkiye’nin geleceğini belirleyecek olan 7 Haziran seçimlerinde diğer fazla tartışılan konulardan birisi de Alevilerin bu seçimlerdeki tutumu oldu. Uzun yıllardır Alevilerin yoğunluklu olarak oylarını hazır ve garanti oy olarak gören CHP bu süreçte Aleviler tarafından ilk defa bu kadar ciddi düzeyde sorgulandı. Hem Türkiye’de hem de Yurtdışında çalışma yürüten Alevi örgütlerinin büyük bir bölümü kendi içlerinde yürüttükleri geniş tartışmalardan sonra HDP ile eylem birliği yapma kararı aldılar. HDP’nin ‘Gelin Sizi Siz temsil edin’ çağrısına olumlu yanıt veren Alevi örgütlerinin bu kararı adeta bir dönüm noktası oldu.

Hübyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Genel Başkanı Turgut Öker ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel Başkanı Müslüm Doğan’ın HDP listelerinden garanti yerlerde aday gösterilmeleri Alevi toplumunda bir heyecan yarattı.

Ancak her şeyin bu kadar basit olmadığını görüyoruz. HDP ile eylem birliği kararı alan Alevi örgütü temsilcilerinin, yıllardır devletin büyük operasyonlarıyla karşı karşıya kalan Alevi tabanına bunu anlatma sıkıntısı yaşadıklarını görüyoruz. Bazı Alevi örgütleri kendi tabanlarını aldıkları karar doğrultusunda yönlendirirken, bazıları da tabanlarının farklı siyasi geleneklerden geldiğini ve böylesi bir yönlendirmenin kendi içlerinde bölünme yaratacağını düşünerek herhangi bir siyasi partinin propagandasını yapmayacaklarını belirtiyorlar. Britanya Alevi örgütlenmesi de bunlardan birisi. Başından beri bu tartışmaların içerisinde yer alan Britanya Alevi Federasyonu başkanı İsrafil Erbil ile bu konuları tartıştık. Erbil tüm sorularımıza açık bir şekilde cevap vererek, kaygılarını, düşüncelerini Telgraf okuyucularıyla paylaştı.

israfil-erbil2

Britanya Alevi Federasyonu Başkanı İsrafil Erbil

 7 Haziran seçimleri neden bu kadar önemli, diğer seçimlerden farkı ne bu seçimlerin? Alevilerin penceresinden nasıl değerlendiriyorsunuz bu durumu?

Türkiye siyasi tarihinde bazı dönüm noktaları vardır. Aleviler penceresinden de bu böyledir. Örneğin Osmanlıdan Cumhuriyete geçiş önemli bir dönemdir, sürekli önemsenmiştir. Aleviler çok ciddi anlamda katkı sunmuştur. Sonuçta Aleviler her ne kadar CHP’ye odaklanmış olsa da, aslında CHP’nin tek partili döneminden Demokrat partiye geçişte yine Alevilerde bir heyecan yaratmıştır. Ve Aleviler yoğunluklu olarak DP’ye oy vermiştir. Daha sonra Alevilerin kendi partileşme, siyasi parti oluşturma süreçleri yaşanmış ama toplumda o kadar fazla karşılık bulamamıştır. Karaoğlan [Bülent Ecevit] dönemi yine bir dönüm noktası olmuştur. Son olarak Kılıçdaroğlu’nun Dersimli bir Alevi olarak CHP’nin başına geçmesi de yine bir dönüm noktasıdır, ya da bir heyecan gibi algılanmıştır, fakat bu son geldiğimiz aşamada bu seçimlerde insanlarımızın duyduğu heyecan CHP’nin başında Kılıçdaroğlu’nun yada bir Alevinin olmasından daha öte HDP’nin siyaset meydanında olmasıdır. HDP’nin içinde farklı kesimlerin barındığı, özellikle sol sosyalist düşünceye sahip insanların olduğu, barıştan yana insanların olduğu, kendi mütedeyyin muhafazakar, dindarlığıyla da barışık insanların olmasına rağmen, o insanlarla bire bir ortak nokta, bir buluşma gerçekleştiği noktasında güçlü bir algı var. Bu dönemin heyecanı daha çok HDP üzerinde bütünleşmiştir.

2015 siyasi seçimleri 7 Haziran’ın özellikle Türkiye’de yaşayan Aleviler başta olmak üzere bütün ötekileştirilmiş, gelecek korkusu olan, endişesi olan tüm çevrelerin ciddi anlamda HDP ile buluşacağına dair semboller sinyaller alıyoruz.

HDP’nin parti olarak seçimlere girmesi çok tartışıldı. Anti demokratik yüzde on baraj sistemine rağmen HDP ciddi bir heyecan yarattı, ne olacak sizce?

HDP’nin parti olarak seçimlere girmesiyle en azından bugüne kadar kaybettiği birçok alandaki oyları boşa gitmeyecek. Hem bu hem de yaratmış olduğu heyecan ve insanların da başkanlık sistemi korkusu, AKP’nin tek başına daha çok oy alması vesaire, birçok insanımızdan duyuyoruz, biz CHP’liyiz ama bu yıl HDP’ye vereceğiz dediklerini duyuyoruz. Tüm bunları yan yana koyduğumuzda hem ciddi anlamda gönlümüzden geçen o, hem de HDP’nin ciddi anlamda barajı geçeceğini düşünüyoruz.

Peki diyelim ki iktidar partisi bir sürü hile ile HDP’nin barajı aşmasını engelledi, öyle bir durumda Türkiye’yi nasıl bir gelecek bekliyor?

7 Haziran seçimlerinde AKP daha güçlü çıkarsa, ve HDP barajı aşamazsa sanıyorum ciddi anlamda bir kaos yaşanabilir. Bu kaos sadece bazı çevrelerin söylediği gibi Kürtlerin sokağa dökülmesi ya da diğer ötekileştirilenleri sokağa dökülmesi değil, bir o kadar da diktatörleşen daha fazla gücü elde ettiği için daha fazla şımaracak olan, hata üzerine hata yapacak, bugün konserleri iptal eden, çocukları, kadınları öldüren AKP anlayışının daha fazla azgınlaşacağı ve diktatörleşeceği için olacaktır. Bunun karşısında elbette Kürtler olmak üzere, Aleviler, tüm ezilenler haliyle sokağa çıkacak, kendilerini var etmeye çalışacak ve yaşam için mücadele edecekler. Bu nedenle bir istikrarsızlık söz konusu olacak. Bu nedenle HDP’nin barajı aşması, ezilenlerin mecliste temsil edilmesi bir bütün olarak farklı çevrelerin de o ülkede eşit yurttaşlık için meclis çatısı altında mücadelelerinin devam etmesi gerekiyor. Bu açıdan bakıldığında ezilenlerin birleşmesi diktatörleri korkutuyor, hakimleri korkutuyor. Ama ezilenlerin birleşmesi aynı zamanda bir istikrarı bir düzeni, bir temsiliyeti beraberinde getiriyor. Bu çıkışla daha sağdan dem vuran, daha ulusalcı milliyetçi yaklaşan CHP’lilerin de bunu görerek HDP ile bir arada olması gerekiyor. Onları düşman olarak ilan etmekten, ötekileştirmekten vazgeçmesi gerekiyor.

265 Alevi örgütü temsilcisinin katılımıyla Frankfurt’ta seçim gündemiyle yapılan toplantıya siz de katıldınız. Oradaki tartışmayı biraz anlatabilir misiniz?

Frankfurt toplantısında özellikle Alevilerin yoğunluklu olarak oy verdiği CHP’yi de tartıştık. CHP’den ve HDP’den gelen teklifler ayrı ayrı değerlendirildi. HDP’nin Alevileri artık Aleviler temsil etmeli, siz kendi içinizde bir arkadaşınızı belirleyin, biz de onu seçilebilecek bir yerden aday gösterelim önerisi çok önemsendi. CHP tam aksine siz bize güvenin, sandıklara sahip çıkın, biz yine sizin için en iyisini yapacağız demesi çok eleştirildi. Özellikle CHP’nin geçtiğimiz yıllarda Kılıçdaroğlu sürecinde de sağcılaşması ve sağ partilerle olan ilişkisi, kurt işaretinden tutun, Mansur Yavaşı aday göstermesi, Ekmeleddin İhsanoğlu gibi Türk İslamcı bir karakteri seçmenin önüne tek seçenek olarak çıkarması çok eleştirildi. Orda sadece HDP’nin ağırlıklı olarak desteklenmesinin dışında HDP olmasa bile CHP ile olan ilişkimizi gözden geçirmeliyiz kararı çıktı aslında. Birçok kesim bunu gözden kaçırdı. Hatta bazı CHP’li arkadaşlar HDP olduğu için Aleviler CHP’den vazgeçiyor gibi algıladı. Yani bugün HDP’nin olmasından değildir Alevilerin CHP’ye olan ilgisizliği ve sevgisizliği. CHP’nin tutunduğu sağcı tavırdandır.

Burada bir toplantıda ben Kılıçdaroğlu’nun kendisine de söyledim: ‘Sayın Kılıçdaroğlu, sizin hangi kimlikle siyaset yaptığınız bizi ilgilendirmiyor, ama biz 20 milyon Alevi kendi kimliğimizle onur duyuyoruz ve ana muhalefet partisi lideri olarak Alevilerin taleplerini görmezlikten gelemezsiniz. Siz ilk yola çıktığınızda bir rüzgar oluştu, bir ilgi oluştu, ama sizin şuan tutunduğunuz ulusalcı tavırdan kaynaklı bu ilgiyi kaybettiniz. Artık siz sosyal demokratlar açısından bir seçenek değilsiniz. Bizde bir laf vardır, siz çok iyi bilirsiniz, ‘ilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır, ama ben aynı şeyi sizin için söylüyorum, ‘sayın Kılıçdaroğlu, ulusalcılıktan gidilen yolun sonu karanlıktır’, dedim. Kendisi bana çok klasik bir cevap verdi, CHP’nin etnik kimlik üzerinden ve inançlar üzerinden siyaset yapmayacağını belirtti, madem öyle neden sen diyaneti her gün daha güçlendiriyorsun, madem öyle sen neden diyanete itiraz etmiyorsun. Madem öyle sen neden her fırsatta Türk İslamcılık yapıyorsun, sen neden hala,
dünyanın kabul ettiği Kürt halkının taleplerine açıkça cevap veremiyorsun. Alevilere ve ötekilerin tamamını Türklüğe ve İslam’a ezdiriyorsun.

Dersim bir soykırımdır, Dersimi bir soykırım olarak gündeme taşıyacak olan komiteler oluşturuyoruz. Yarın bir gün Ermenilere yaptıkları hakareti bize de yapacaklar, o zaman biz göreceğiz, kim ne kadar demokrat, kim ne kadar iyi niyetli, kim ne kadar Alevileri seviyor. Yani insanlara dokunduğunuz an gerçekliğini anlıyorsunuz. Aksi takdirde, oy verdiğiniz sürece, iradenizi onlara teslim ettiğiniz sürece, tarihinizi onlar yazdığı sürece, siz o kadar iyi insanlarsınız ki, ama siz ‘hayır, biz de varız, biz de görünür olmak istiyoruz, tarihimizi biz yazmak istiyoruz, kendimizi biz tarif etmek istiyoruz’ dediğinizde onlar için ayrımcı, bölücü terörist olmaktan öte bir şey değilsiniz.

Frankfurt toplantısına ve Turgut Öker’in adaylığına dönersek?

Frankfurt toplantısında çıkan karar şuydu: Ezici bir çoğunluk, bu koşullarda bizim HDP’den gelen teklifi kabul etmemiz, değerlendirmemiz gerekiyor ve gösterdiğimiz adayın da arkasında durmamız gerekiyor şeklinde bir karar çıktı. Daha sonra Avrupa Parlamentosunda bir konferansımız oldu, konferanstan hemen sonra 14 federasyon temsilcisi olarak bir araya geldik. Orada adayın ismi tartışıldı. Hem Frankfurt toplantısında hem de yaptığımız diğer toplantıda eğilimin Turgut başkan üzerinde olması, Turgut başkanın 25 yıldır bu örgüte hizmet ediyor olmasından kaynaklı toplu olarak Turgut başkanın aday olmasının doğru olacağı kararı çıktı.

Bu karara rağmen siz kurumsal düzeyde hiçbir siyasi partinin propagandasını yapmayacağız diyorsunuz, bunu nasıl izah ediyorsunuz?

Burada yine Alevilikteki rızalık kapısının yine çok önemli bir kapı olması, Alevi insanların kendi gönülleriyle bir takım hareketlerde bulunması nedeniyle biz kurumsal olarak hiçbir partiyi işaret etmediğimizi, bu gelişen süreci açıkça anlattığımızı, kongremizde de yaptığım konuşmada belirttim, örgütler olarak bu süreci anlatmak bizim görevimiz, sizlerin de mutlaka sandığa gitmeniz, ve vicdanınızla oyunuzu kullanmanız şeklinde konuştum. Aksi takdirde kurumlarımızın üyeleri farklı siyasi tercihlerden oluşan insanlardan oluşmakta, onların o iradelerine engel olmak onları partiye kurumsal olarak yönlendirmek, onun özgürlüğünü elinden almak olur ki, bu da Alevilik anlayışına yakışmaz diye düşünüyoruz. Bu yüzden HDP Britanya seçim koordinasyonu içinde kurumsal olarak görev almadık, ama bizim bütün bu süreci şeffaf bir şekilde anlatıp insanlarımızın vicdanıyla sandığa gitmesini ve özellikle seçim günü Cemevlerimiz olarak o insanların sandığa sağlıklı bir şekilde gideceğinden emin olmak üzere örgütleniyoruz. Seçimler bizim için önemli, bizim için bir dönüm noktası, bu seçimlerde hem HDP gibi ciddi anlamda heyecan uyandıran ötekilerin bir arada olduğu bir parti söz konusu, hem de Aleviler uzun aradan sonra Alevi kimlikleriyle Alevi örgütlerimizin başında olan insanlarımızın, Pir Sultanın başındaki Müslüm Doğan, ABK’nin başındaki Turgut Öker’in, Hubyar Sultan’nın başındaki Ali Kenanoğlunun oraya Alevi kimliğiyle gidiyor olması bütün Alevi dünyası açısından ciddi bir heyecan.

Sizin de içinde yer aldığınız karara rağmen kurumsal olarak biz herhangi bir partiye tabanımızı yönlendirmeyeceğiz demek, bu bir çelişki değil mi?

Yani oradaki karar, eylem birliği olarak çıkan bir karar değildi, doğrudan o sürecin anlatılması ve değerlendirilmesi şeklinde geçti. Ama bunu biz kendi aramızda, örgüt olarak konuştuğumuzda, insanlarımıza da anlattığımız bu, hani şunu soruyor insanlar: siz HDP’ye oy verme kararı aldınız, benim adıma nasıl karar alırsın diyor, biz de şunu söylüyoruz, siz bireyler olarak, üyemiz olarak iradenize gem vurmuyoruz, böyle bir kararımız yok, siz yine hürsünüz, ama örgütler olarak biz bu süreci çok iyi değerlendirmemiz gerektiğini, var olan adaylarımızın orda olması nedeniyle, bizim onlarla bir eylem birliğimizin olması gerektiğini, bu eylem birliğinin bir şekilde kamuoyuyla buluşturulması gerektiğini söylüyoruz. Şimdi bireyler üzerinden, kurum olarak herkesin oyu HDP’ye dediğinizde kendi üyelerinizin oyunu da yönlendirmiş oluyorsunuz.

Olması gereken bu değil mi, yanlış mı olur yönlendirmek?

Hani öyle bir gücünüz de yok aynı zamanda. Bizim eylem birliğimiz var, bizim bütün görüşmelerimizde var olan HDP’nin barajı aşması ve bu noktada bizim arkadaşlarımızın seçilmesi ama birey olarak sizi illa buraya oy vereceksiniz diye zorlayamayız. Tabi ki zor bir durum, Alevi kurumları açısından çok sıkıntılı bir durum. Her seçim döneminde Alevi örgütlerin boynu bükük, mahcup, utangaç, net bir bilgi veremiyoruz. Hani ciddi anlamda duyarlı olan Aleviler bugün CHP’nin de diğer partilerin de hatalarını da görüyor, eksiklerini de görüyor. Ama yine de bu partiye ver, buna verme diyemiyor, işte bu nedenle tam da HDP ile birlikte Alevi örgütlerinin başındaki insanlar, orada seçilmesi ve siyasi bir harekete dönüşmesi çok hayati. Dört yıl sonra tekrar seçim gelecek. Ve aynı pozisyonda olmak istemiyoruz artık. Bizim artık siyasi bir yol haritamızın olması gerekiyor.

Diğer seçimlere nazaran geldiğimiz süreç çok daha farklı, temsiliyet düzeyi en yüksek üç tane Alevi aday var, bu insanlara oy istemek neden sıkıntılı oluyor? Alevi kitlesine, kendinize oy verin demek neden sıkıntı oluyor?

Katılıyorum, önceki dönemlere göre çok daha rahat elimiz bu anlamda, ama hiç sorunsuz değil. Mesela bu iki gün önce bu fax geldi, bütün federasyonlara gönderilmiş, Fransa Alevileri bağımsız oluşumu, işte ‘HDP’ye olan destekten kaynaklı ABK’ya alternatif bir Alevi örgütlenmesi başlatacağız diye bir bildiri çıkarmışlar. Buna benzer girişimler Türkiye’de de oldu. Bu bizi korkutmuyor, biz bunlardan korkmuyoruz. Sorun değil bu. Doğrunun yanında olmak adına doğru bildiğimizi yapmak gerekiyor. Bizim korktuğumuz bunlar değil, ya da sağcı CHP’liler değil, ya da devlet değil, bizim korktuğumuz kendi insanımızı kırmak, tüm mesele bu aslında. Cemevinin içinde burada günde on defa belki amcalarımız teyzelerimiz geliyor, ‘oğlum kime oyumuzu vereceğiz, ne yapacağız, ne oldu, Turgut Öker gitmiş, sen ne diyorsun, bizim Kılıçdaroğlu ordayken biz nasıl başkasına vereceğiz, siz diyorsunuz ki HDP bir tane Alevi gösterdi, ee buradaki genel başkan Alevi, belki adam başbakan olacak’ gibi cümlelerle karşı karşıya kalıyoruz. Bütün bunları yan yana koyduğumuzda ben sizin baktığınız açıdan ne kadar yetersiz görünse de ben çok önemsiyorum bu süreci. Alevi örgütlerinin böyle şeyler söylüyor olması, Alevi örgütlerinin artık alternatif olarak bile HDP’yi gösteriyor olması önemli aşamalardır. Mesela 4-5 yıl öncesine kadar Cem TV’nin dışında televizyon kanalı açamıyorduk. Yol TV bile yasaktı. Kürtçe konuşan insanlar dışlanıyordu. Biz buralardan geçen Alevi örgütleri olarak düşündüğümüzde geldiğimiz noktayı çok önemsiyorum. Alevilerin HDP’yi alternatif görmesi, HDP’ye yönelmesi, HDP’den Alevi adayların olması ciddi anlamda bir değişim dönüşümdür. Alevilerin sol sosyalist ezilenlerle, Kürtlerle bütün ötekilerle buluşması bence önemli. Çünkü 80’lerden sonra çok ciddi operasyonlar gerçekleştirdiler Aleviler üzerinde. Alevi gençleri ciddi anlamda ülkü ocaklarına, Türkçülüğe yönlendirildi. Bayrak üzerinden çok ciddi bir asimilasyon gerçekleştirildi, halen Rıza Zelyut gibi, Zeybek gibi, ya da İzzettin Doğan gibi insanlar bu projelerin bir parçası. Ve çok ciddi anlamda devletten onlara paralar akıyor. Sırf Alevileri diğer ezilen kesimlerden uzak tutsunlar diye.

Bu söylediklerinizden yola çıkarak o zaman şu soruyu sorabilirmiyiz. Bu üç Alevi temsilcisi seçildi, Yeni bir Alevi siyasal oluşumuna başladınız, partileştiniz diyelim, Her halükarda işin içine siyaset girdiğinde bu korktuğunuz parçalanma o zaman da gerçekleşmeyecek mi?

Şimdi bu mevcut süreci olumsuzlaştırmak, itibarsızlaştırmak isteyen insanlar HDP’yi bir başka örgütle bütünleştirme üzerinden saldırıyorlar. Alevilerin kendi siyasal harekete dönüşmesi bu konuda elini rahatlatacak. Fakat başka bir şey oldu bu süreçte, onu da söylemek istiyorum, CHP’de çok önemli sayıda Alevi duyarlılığı olan insan almak zorunda kaldı. HDP’nin açtığı bu çığır bu anlamda CHP’yi de değişime zorladı. CHP ön seçim yaparak tabandan kaynaklı Alevilerin yoğunluklu olarak gireceğini biliyordu. Bu noktada bazı bölgelerden hiç beklenmedik adaylar seçildi, mesela Balıkesir’den Alevi Kürt olan Mehmet Tüm birinci sıradan aday olarak seçildi. Ama CHP’nin baraj sorunu olmadığı için CHP’den çok HDP’nin desteklenmesi gerektiğini, mutlaka hiç kimsenin oy iradesine müdahale etmiyoruz, ama bu gerçekleri görmek te zorundayız, tarihi bir zorunluluğumuz var. Bundan da kaçamayız.

Özgür iradeden bahsettiniz, bu yüzden kimseye buna verin diyemeyeceğinizi söylediniz. Ancak Britanya’da İşçi partisini açıkça destekliyorsunuz ve sizin üyeleriniz arasında, Green Parti, Tusc, Liberal Demokrat gibi partileri destekleyenler de vardır mutlaka. Ancak siz bundan kaygı duymuyorsunuz ve rahat ve açık bir şekilde İşçi Partisini desteklediğinizi deklare ediyorsunuz? Bunu nasıl yorumlayacağız peki?

Doğru söylüyorsunuz, ama burada ciddi bir konsensüs oluştu. Eğer burada bu yönlü itirazlar olsaydı bunu da yapamazdık. Labour ile ilgili yoğun toplantılarımızda bu gelişmelerden bahsediyoruz. O partiden seçilen belediye meclis üyelerimiz gelip bilgi de veriyorlar. O konuda üyelerden bir itiraz yok. Olsaydı yapamazdık. İnsanlarımızın bu ülkedeki siyasete ilgisizliği de biraz da buradan gözüküyor. Yoksa Labour Parti düzen partisi, savaşların müesebbibi, Labour Parti yabancıların üzerinde yapılan birçok kesintinin nedeni. Ama buradaki gerçeklik bu, pratik anlamda zaman kaybetme lüksümüz yok. Çocuklarımızı gençlerimizi bir şekilde yönlendirmemiz gerekiyor. Bulunduğumuz bölgelerde söz sahibi olmamız gerekiyor. Aleviliği var edebilmek için siyaset alanının da boş kalmaması gerekiyor.

Kurumsal düzeyde hassasiyetlerinizi dile getirdiniz. İsrafil Erbil olarak bu seçimdeki tavrınız ne olacak, hangi partiye oy vereceksiniz?

Ben kendim birey olarak, iki tane oğlum var oy hakkı olan, ve eşimin ve ciddi anlamda kişisel ilişkim olan, nazım geçen, rica edebileceğim tüm çevrelerimin seçime girecek dört parti içerisinden HDP’ye oy vermesini istiyorum, kendim de öyle yapacağım. Aksi takdirde geçmişte işkencelerde öldürülen yakınlarım, benim 90 yaşında işkenceden geçirilen dedem ve bütün bir Alevi önderleri, ta Osmanlıdan bu yana katledilen büyüklerimizin ulularımızın kemiklerinin sızlayacağını düşünüyorum. Kişisel bir şey bu. Örgütün başındaki biri olarak bunu söylemek doğrudan yönlendirme olacak insanları, belki buna hakkım da yok, çünkü insanlar beni bir partiye yönlendirmem için seçmediler, ya da siyaset yapmam için seçmediler, beni Aleviliğe hizmet etmem için seçtiler. Aleviliğin bu ülkede gelişmesine hizmet et diye seçtiler. Birinci önceliğimiz siyaset değil ama yine de bir parçamızdır ondan kopamıyoruz. Ama buradaki seçilme nedenimiz bir partiye insanları yönlendirmekten çok doğruları anlatmamdır. Öbür türlü vicdanım rahat olmaz.

Alaettin Sinayiç / Esra Türk

CATEGORIES
Share This