İngiliz YPG savaşçısı Macer Gifford: Hayatımı Rojava’daki devrime adadım

İngiliz YPG savaşçısı Macer Gifford: Hayatımı Rojava’daki devrime adadım

İngiliz YPG savaşçısı Macer Gifford: Hayatımı Rojava’daki devrime adadım 1

Geçen yıl Rojava’da YPG saflarında Daiş’e karşı altı ay savaştıktan sonra İngiltere’ye lobi çalışmaları için geri dönen, İngiltere vatandaşı Macer Gifford, Rojava’ya geri döneceğini açıkladı. Özel olarak görüştüğümüz Gifford, Britanya’nın Türkiye siyasetini değerlendirdi.

Haber Foto: Esra Türk

Aralık 2014’te Rojava’ya YPG saflarında savaşmak için giden Gifford, Haziran ayında dönerek, YPG’nin Rojava’da Daiş’e karşı yürüttüğü savaşa ilişkin gündem yaratıp destek toplamak için çalışma yürüttü.

Son altı ay içerisinde çeşitli ülkelerde lobi çalışmaları yürüten Gifford, Rojava için kullanılacak tıbbi malzemeler için İsviçre’de bağış topladı. Muhafazakar Parti ile yakın bağlantıları olan Gifford, hükümet içerisinde ve hükümete yakın isimlerle görüşmeler gerçekleştirdi. Gifford, ABD’ye ziyareti kapsamında bir çok medya kurumuyla görüşmelerin yanı sıra ABD Kongresinde toplantılar yaptı. Gifford, New York’taki City Üniversitesinde de görüşmelerde bulundu.

‘‘Birisinin yetersiz tıbbi malzemelerden kaynaklı yaşamını yitirdiğini görmek çok üzücü ve bunu önleyebilmenin yollarını aramak gerekir’’ diye konuşan Gifford, yaptığı çeşitli çalışmalarla bağış toplayarak gerekli tıbbi malzemeler temin ettiğini anlattı.

Rojava’dan dönüşünün her zaman geçici bir plan olduğunu belirten Gifford, oraya geri gidip oluşan sosyal ve siyasal yapıyı tanıtmaya devam edeceğini anlattı.

HAYATIMI ROJAVA’DAKİ DEVRİME ADADIM

‘‘Hayatımı Rojava’daki devrime adadım ve geri dönmek her zaman planlarımda vardı. Britanya’da çok şey yaptım, yani yapabileceklerimi yaptım. Kavgamı devam ettirmek için Rojava’ya geri dönüyorum. Rojava’daki kardeşlerimin yanına dönmek istiyorum. Cephede önemli bir savaş yürütüyorlar, ben de onların yanında olmak istiyorum’’, diyen Gifford, ilk olarak Kobane’ye gitmek istediğini anlattı.

Bir belgesel ekibiyle Rojava’ya giden Gifford, özellikle, bölgede gelişen yaşam düzenini uluslararası kamuya yansıtmak istediğini ve ailesinin kendisini ziyaret için çağıracağını ifade etti. ‘‘Yapmak istediğim şeylerden birisi, ailemi Rojava’ya davet edip, oradaki yaşamı görmeleri. Ne kadar güvenli bir yer olduğunu onlara göstermek için. Ben oradayken, şehirde dolaşıp bakkala gidiyordum; mağazalarda rahatça geziyordum. Ve kendimi güvende hissediyordum’’ diye konuştu.

İLK OLARAK KOBANE’YE GİDECEĞİM

Devam eden yeniden inşa çalışmalarını bizzat görmek için ilk olarak Kobane’ye gitmeyi planladığını anlatan Gifford, Britanya’dan katkı sağlamak için daha örgütlü bir çalışma gerektiğini ifade etti. Belgesel ekibi aracılığıyla da yapılan çalışmaların uluslararası alanda daha yaygın bir şekilde görülebileceğini söyledi.

BRİTANYA’NIN HAVA SALDIRILARI YETERSİZ

Britanya hükümetinin Aralık ayında aldığı Parlamento kararıyla Suriye’de Daiş’e karşı savaşa katılmasını değerlendiren Gifford, bir ay içerisinde gerçekleşen operasyonların etkili olmadığını ifade etti. ‘‘David Cameron parlamento kararını çıkartmak için elinden geleni yaptı. [Bu hava saldırılarının] Daiş’e karşı savaşı yeni bir boyuta taşıyacakmış ve daha fazla rol oynayacağımız gibi davrandı. Ama onun bilmesi gereken, ve anlatılması gereken şey, bir kaç hava saldırısı, bir kaç bomba atmak Daiş’i yok etmek için yeterli bir strateji değil. Bir kaç cihatçının üzerine bomba atıp öldürmek, savaşa zarar vermez ama çok etkili de değil’’ diye konuşan Gifford, Britanya’nın direk olarak YPG’ye destek vermesi gerektiğini anlattı. Gifford şöyle devam etti: ‘‘[Rojava’da] dahil olduğum son operasyonda 12 bin km kare toprağı Daiş’ten kurtardık. İki haftadan az bir sürede YPG 550 Daiş üyesini öldürdü. Britanya devleti bir ayda milyonlarca sterlin harcadı belki de ve 10 hava saldırısı gerçekleştirdi. O parayla malzemeye alınıp YPG’ye verilse çok daha faydalı olur.’’

DÜNYA’DA GELİŞEN OLAYLAR CAMERON’UN UMURUNDA DEĞİL

Gifford, Başbakan David Cameron ile Türkiye’nin ilişkisinin temelinde ticaret ve ekonomik çıkar olduğunu ifade ederek, insan hakları ihlallerine çok duyarlı olmadığını anlattı. Gifford, ‘‘Cameron domestik bir başbakan. Dünyada olup biten çok da fazla umurunda değil ve üçüncü dönem tekrar yarışmayacağını zaten açıkladı. Güvenli bir çift el olarak hatırlanmak istiyor. İşçi Parti hükümetinden miras kalan kötü bir ekonomiyi düzelten lider olarak hatırlanmak istiyor.’’

Cameron’ın orta yolcu bir siyasetçi olduğunu ifade eden Gifford, artık ülkenin uluslararası alanda daha güçlü bir lidere ihtiyacı olduğunu ve ülkelerinde insan hakları ihlalleri olan liderlere kırmızı halının serilmemesi gerektiğini söyledi.

İNGİLİZ SİYASETÇİLER TÜRKİYE’NİN DAİŞ’E DESTEĞİNDEN HABERDAR

Gifford, Britanya devleti içerisinde konuştuğu bazı siyasetçilerin Türkiye’nin Daiş’e ‘göz yumduğunu’ itiraf ettiklerini ve bu durumdan rahatsız olduklarını dile getirdiklerini, fakat, bu fikirlerini kamuda açıklayamadıklarını anlattı. Gifford şöyle devam etti: ‘‘Almanya’dan sonra, Britanya Türk mallarını ihracat eden ikinci ülke. Milyonlarca Britanyalı her yıl Türkiye’ye tatile gidiyor. Britanya ve Türkiye için, önemli bir ticari ilişkidir bu. David Cameron’ın şu anki önceliği de ekonomidir ve insan hakları ihlallerine uğrayan insanlarla çok ilgili değil. Türkiye’nin bölgede yarattığı dengesizlikle de çok ilgilenmiyor ya da göz yumuyor. Türkiye ÖSO içerisindeki aşırı İslamcı grupları destekliyor; her fırsatta Kürtleri hedef alıyor; ve YPG’ye karşı Daiş’i destekliyor. Türkiye’nin güçlü bir istihbaratı var. Eğer Daiş’e göz yumuluyorsa, devlet içerisinde bu bilginin ne kadar üst düzeyden bilindiği sorgulanmalı. Bu bilginin Cumhurbaşkanına ulaştığından şüphem yok.’’

TÜRKİYE’NİN TAVRI DAİŞ’E KARŞI SAVAŞI OLUMSUZ ETKİLİYOR

Gifford, Türkiye’nin, Kürtlerin Rojava’da elde ettikleri kazanımları Daiş’ten daha tehlikeli olarak algılaması, Daiş’e karşı savaşın uzamasına yol açtığını ve böylece Daiş’in Britanya için ulusal bir tehdit olmaya devam ettiğini ifade ederek şöyle konuştu: ‘‘Türkiye’nin bir numaralı düşmanı Kürtler, sonra Assad. Daiş daha gerilerde. Türkiye, Kürtlerin Suriye’de bir sese sahip olmalarını ve hak kazanmalarını görmektense, Suriye’nin tümünü yandığını görmeyi tercih eder. Devrimi önlemek için elinden geleni yapar. Bana göre devrim artık durdurulmaz. YPG ve YPJ’nin Rojava halklarını özgürleştirmek için yaptıkları muhteşem şeyler dünya tarafından görülüyor. Dünya Suriye’de olanların farkına varmaya başlıyor. Türkiye’de kendisini dışlanmış olarak görüyor.

‘‘[Erdoğan] savaşı uzatıyor ve Kürtlerin Suriye’ye barış sağlamasını engelliyor. Savaş uzadıkça da kaç kişi daha ölüyor? Uluslararası terör ağlarına daha fazla para akıyor. Bu da demek ki, bir kaç yıl içerisinde Britanya topraklarında korkunç saldırılar olabilir. Örneğin, savaş bir yıl içerisinde bitse önlenecek saldırılar. Kürtlerle ya da Britanya ile çalışsalar bu sağlanabilir.’’

Muhafazakar Parti’nin en eski ve özel kulüplerinden olan Carlton Club’da gerçekleştirdiği sohbetlerde, bireylerin kendisini desteklediklerini ve YPG ve Rojava’daki halkın istedikleri hakkında bilgi istediklerini ifade eden Gifford, insanları bu konuda bilgilendirmenin önemini vurguladı. Gifford şöyle devam etti: ‘‘Hükümetin duruşu var, birde bireysel fikirler var ama kamuda bunları açıklamak istemiyorlar. Güzel olan şey, destek bulunuyor ve bu destek zamanla açığa çıkar, lobi faaliyetleri güçlendikçe ve hükümet YPG’yi görmezden gelemeyeceğini anlayınca, ve Rojava’daki devrimin neler sunduğu gördüklerinde, sadece Rojava’ya değil de, tüm Suriye de.

ŞİLAN ÖZÇELİK’İN MAHKUM EDİLMESİ ADALETSİZLİK

Gifford, son olarak Şilan Özçelik’in PKK’ye katılmaya teşebbüsten mahkum edilmesine ilişkin soruya, cevabında Daiş’e karşı mücadele etmek isteyen ve demokrasiye inanan genç bir kadının hapsedilmesinin adaletsizlik olduğunu ifade etti. Gifford, şöyle devam etti: ‘‘Şilan’ın mahkum edilmesi adaletsiz bir mahkeme. Çok sinir bozucu bir durumdu. Bu nasıl bir mesaj veriyor? Demokrasiye ve insan haklarına inanan bir genç kadın, Daiş’e karşı savaşmak istiyor. Tekniki bir detaydan dolayı Şilan mahkum edildi. PKK’nin terör listesinde olması da tarihsel ve siyasidir. Veriye dayanan bir karar değil. PKK, hiç bir anlamda bir terör örgütü olarak tanımlanamaz. Bu bir devrimdir. Baskı gören bir halkın tepkisi ve devrimidir. Ben bir realistim ve bunu neden yaptıklarını da anlıyorum ama umarım ki demokrasiye inanan ve Daiş’e karşı savaşan birilerini hapsetmenin doğru olmadığının farkına varırlar.’’

SORUN PKK DEĞİL TÜRK, DEVLETİNİN KENDİSİ

PKK’nin terör listesinde olması konusunda Gifford, şunları ifade etti: ‘‘PKK’nin terör listesinden çıkması gerektiğine derinden inanıyorum. Türkiye’nin ve Kuzey Kürdistan’ın geleceği orada yaşayan insanların elinde tabii ki. Ama sorun, Türkiye’dir, Kürtler değil. Kürtler müzakere etmek istiyor ama bunu ret eden Türkiye. Türkiye ABD ve Britanya’ya, PKK’yi terör listesinden çıkartmaması için baskı uygulamaya devam eder. Türkiye’de barış olacaksa Apo serbest bırakılması gerekiyor, PKK’nin terör listesinden çıkarılması gerekiyor ve Türkiye ve Kürtler konuşmaya başlamalı. Kürtler bir çok teklifte bulundu, burada en büyük sorun Türkler.’’

CATEGORIES
TAGS
Share This