İngiliz temsilcilerden Erdoğan’a tepki, Öcalan’a destek!
Geçtiğimiz gün İngiliz sendikalarının SPOT (Solidarity with Turkish People), Day-Mer aracılığı ile düzenlediği basın toplantısında ortak bir bildiri okunmuş ve 15 Temmuz sürecine ilişkin Erdoğan’a büyük tepki gösterilmişti. İngiltere’nin en büyük sendikası olan UNITE’ın yanısıra yine en büyük kurum ve kuruluşlardan olan, PCS, UNITE, NUT, RMT, Stand up to Racism, Unıte against Facism, Green Party ve ITF’in onayladığı basın bildirisi Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’a deyim yerinde ise ‘saldırılarını durdur!, oyunların ortaya çıkıyor’ mesajı içerdi.
Haber-Fotoğraf: Erem Kansoy
15 Temmuz sürecinden buyana İngiltere’de de politik ve sendikal çevrelerden tepkiler gün geçtikce büyürken İngiliz basınıda darbe girişiminin Erdoğan’ın kumpası olabileceğine yönelik sayısız başlıklar atıldı.
Çeşitli mercilerden 15 Temmuz darbe girişimine önelik sayfa sayfa açıklamalar, değerlendirmeler ve analizler yayınlanırken, İngiltere’nin en çok üyeli sendikalarından biri olan RMT (Demiryolu İşçileri Sendikası) Başkanı Sean Hoyle ve İngiltere’de aktif geniş tabanlı Stop the war coalition (Savaş Karşıtı Koalisyon ) Başkanı Chris Nineham ile Day-Mer ve SPOT yönetim kurulu üyesi, NUT (National Union of Teachers) üyesi Oktay Şahbaz gazetemize Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın senaryonusunu değerlendirerek, Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’a özel olarakta açıklama yapılması gerektiği yönünde, çağrı yaptılar.
Hoyle ve Nineham, özellikle Kürt halkı ve ezilen tüm halkalarla Erdoğan ve rejimine karşı omuz omuza duracaklarını da belirtirken Şahbaz ise Türkiyenin sürüklendiği kaos içerisinde ibrelerin Türk Cumhurbaşkanı Erdoğanı göstermesine yoğun çalışmalar ile derhal mani olunması gerekliliğinin vurgusunu yaptı. İngiltere’nin 1.5 milyon üyesi ile en büyük sendikası olan UNITE yazılı açıklaması ile tepkileri büyütürken, Hoyle ve Nineham, darbe girişiminin ardından, Erdoğan ve AKP Hükümetinin, başta hukuk ve eğitim alanları olmak üzere, kendisine muhalif kesimlere karşı savaş açmasının kabul edilemeyeceği vurgusu yaparakk tüm üyelerini konuya hassasiyet göstermeye çağırdı.
Hoyle, darbe girişiminden sonra on binlerce kişinin gözaltına ve açığa alınmasının ise ancak diktatörlükle açıklanabileceğininin altını çizerek, bu uygulamalarla Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesinin mümkün olamayacağını söyledi.
Yine İngiltere’de geniş tabanlı kurum Stop the war coalition başkanı, Nineham ise darbe girişiminin başarısız olmasından sonra bu durumu AKP’nin kullandığını ve daha fazla saldırı politikalarını hayata geçirdiğini belirterek Kürt halkı ile dayanışma mesajı verdi.
NUT (National Union of Teachers) üyesi Oktay Şahbaz ise İngiliz sendikaların ortak basın açıklamasının önemi ile Türkiye’deki son süreci gazetemize değerlendirdi
Chris Nineham- Stop the war Coalition Başkanından Kürt halkına destek mesajı
“ Bizler Stop the war organizasyonu larak her zaman herşeyden önce Türkiye bölgesinde özellikle Kürt halkını savunduk ve yanında olduk.
Demokratik hak ve hukuklar çerçevesinde de Ortadoğu ve Türkiye’de de yine Kürtlerin savunarak savaşı durdurmak istiyoruz. Tüm bunlarla ilişkili olarak, 15 Temmuz darbe girişimi senaryosunun karşısında duruyoruz. Erdoğanın antidemokratik yaptırımlarına karşıyız.
Özellikle darbe girişiminin Kürt savaşçılara ve Öcalana’da yöneltilmesi çok büyük olasık, dolayısıyle bizler Stop the War Coalition olarak tüm yapımız ve tüm gücümüzle Kürt halkının yanında omuz omuza mücadele edeceğiz.”
Nineham: Öcalan’ın tutsaklığı kabul edilemezdir!
“Kürt halk önderi Abdullah Öcala’ın tutsak edilmesi bugün kabul edilemezdir bunun yanında çok uzun yıllardır Türkiyenin Kürt halkına uyguladığı baskı da öne çıkarılmalı ve vurgulanmalıdır. Herkes çok iyi görmelidir ki Önder Öcalan ve Kürt halkı Türk medyasında uzun zamandır sanki teröristlermiş gibi gösteriliyor ve halkı O’nlara karşı düşman etmeye yönelik çok çirkin bir oyun var.
Bizler koalisyon olarak kesinlik ve de kesinlikle Kürt halkının mücadelesini ve Önder Öcalana özgürlük taleplerimizin sesini yükseltmemiz gerekiyor. Türkiye’nin demokratik bir yer olması için Kürtlerin haklarını ve ezilen toplumlar ile Öcalan’ın özgürlüğünü konuşmalıyız.”
RMT-Başkanı: “Erdoğan’ın konuşmasında geçen ‘darbe allahın bir lutfudur’ ibaresi yaşananların ciddiyetini gösteriyor”
“Türkiyedeki mini darbe girşimi ve ardından Erdoğan’ın konuşmasında geçen ‘darbe allahın bir lutfudur’ ibaresi yaşananların ciddiyetini gösterirken öte yandan binlerce insan tutuklandı ve masum insanlarda hayatını kaybetti. Erdoğan tüm bu hamleler ile Türkiyede diktatörlüğü getirip yönetime geçmek istemesini göstermektedir. Mevcut düzende düşünce özgürlüğü ve eşitlik hakları ayaklar altına alınırken, bizler RMT olarak Türkiye’de yaşayan ve ezilen her kesimler dayanışma içerisinde omuz omuza mücadele edeceğimizi belirtmek isterim.” Hoyle, SPOT ve DAY-MER’le birlikte çalışmanın önemine değindi ve darbelerin hiç bir zaman işçilerin çıkarına olmayacağını, Türkiye halklarının darbelerden çok çektiğini de belirtti.
Hoyle: “Kürt halkının 15 Temmuz sonrası endişelerini iyi anlamak gerek”
“Milletvekilleri, sendika yöneticileri, sivil toplum örgütleri olarak hepimizin derhal Kürt lideri Öcalan ile ilgili sağlıklı bilgi edinilmesine yönelik taleplerde bulunmalı ve özgürlüğü için çalışmalar yürütmeliyiz. Türkiyede geçmişte hapishanelerde bir çok insan kayboldu bunu görmezden gelemyiz aksine öne çıkarmalıyız,
Bence Amnesty International ile ortak çalışmalarda yürütüp hapishanelerdeki tutsakarın kayboluşları araştırılmalı ve Kürt lider Öcalan’ın sağlığı-yaşantısı ile ilgili açıklamayı iligli yerler geciktirmeden yapmalıdır.”
Day-Mer ve SPOT yönetim kurulu üyesi Oktay Sahbaz: “Avrupa’da yürüteceğimiz çalışmalar Türkiye’deki demokrasi mücadelesinde büyük rol oynayacak”
“Deyim yerindeyse kötü giden bir darbe hareketinden sonra bir çok şey konuşulup tartışılmaya başlandı. Özellikle Erdoğan ve AKP rejiminin önümüzdeki dönem ne yapacağı konusunda bilinmezlik devam etsede temelinde yaşadığımız ülke İngiltere’de yaşayan halk ve İngiltere’deki mücadeleci kesimler sol kesimler, kampanya grupları ve sendikacılar, Erdoğanan yanlış giden darbe hareketini demokratik bulmuyor ve Tük, Kürt halkları ile dayanışma mesajları veriyor.
Erdoğan uçak alanında yaptığı açıklamada ‘benim için bu darbe allahın bir kutfudur’ anlamında bir cümle kurmuştu, bu altında çok derin manalar taşıyan bir cümleydi. İngiliz sendikacıların bunları iyi etüt edebilmesi için yardımcıolmaya çalışıyoruz ve çok yoğun toplantılar yapıyoruz. Hala hazırda bugün Türkiye’nin Kürdistan bölgesinde zulum gören, her gün vahşetle yüzleşen ve hayatlarını kaybeden Kürt halkı var. Bunun dışındada konuşması yasaklanan, düşüncesi yasaklanan, bir basın ve ifade özgürlüğü sorunu da devam ediyor. Akademisyenlerin barış talepleri görmezden geliniyor yada LGBT’li veya diğer toplumların bu konulardaki yalepleri duymazdan geliniyor.
Erdoğan kendine göre ‘paralele’ yapılardan kurtulur kurtulmaz ilerici demokrat ve sosyalist çevrelere daha güçlü saldıracaktır. Bu anlamda uluslar arası mücadelenin çok önemli olduğunu düşünüyoruz, İngiliz sendikaları ile ortak çalışmalar yürütüp bilgi aktarımını sağlıyoruz.
İngiltere’deki mücadeleci kesimin yüzde 80’inin oluşturan sendika kurum ve kuruluşlar ile iletişmde olmak ve Türkiyedeki demokrasi dışı süreci aktarmak çok önemlidir. Bu kurumlarla yapacağımız bir açıklama, yapacağımız bir talep bugün İngiltere’nin kuzeyinden güneyine bir çok alana yayılmasını sağlaycak ve Türkiyedeki demokrasi mücadelesinde bunun büyük bir rol oynayacağını da düşünüyorum.”