İmam Şiş: Süreç yasal güvenceye kavuşmadan direnişime son vermeyeceğim
İmam Şiş: Zindanlardan yapılan açıklamaları olduğu gibi haklı buluyor, kabul ediyor ve tecride tümden son verildiği deklare edilmediği ve yasal güvenceye alınmadığı sürece ben de eylemime kararlılıkla devam edeceğimi belirtmek istiyorum.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması amacıyla Galler’in Newport kentinde 141 gündür açlık grevi direnişini sürdüren İmam Şiş, bugün yapılan avukat görüşmesini çok büyük bir adım ve başarı olarak gördüğünü ancak tecride son verildiği tümden deklare edilmediği sürece ve yasal güvenceye alınmadığı müddetçe açlık grevi direnişine devam edeceğini açıkladı.
Açlık grevi direnişi 141’inci güne giren İmam Şiş’in açıklaması şöyle;
‘‘7 kasımdan bu yana Leyla Güven yoldaşın öncülüğünde başlayan süresiz dönüşümsüz açlık grevleri eylemleri bugün itibariyle büyük bir başarı elde etmiş, Önderlik 8 yıl aradan sonra ilk kez 2 mayıs günü avukatları ile görüşmüştür. Edinilen bilgilere göre Önder Apo’ya yönelik uygulanan hukuksuz tecridin tam olarak kırılmadığı anlaşılmış olsa da, Türk devletinin faşizan İmralı politikaları derinden bir kırılmaya uğramış ve faşizm bu direnişle birlikte büyük bir darbe alarak bir kez daha kökünden sarsılmıştır. Tüm bunlara rağmen; zindanlarda ölüm orucu eylemi yapan yoldaşlar başta olmak üzere, direnişçi tüm arkadaşlarıma bağlılığın gereği olarak; Zindanlardan yapılan açıklamaları olduğu gibi haklı buluyor, kabul ediyor ve tecride tümden son verildiği deklare edilmediği ve yasal güvenceye alınmadığı sürece ben de eylemime kararlılıkla devam edeceğimi belirtmek istiyorum.
‘‘Açlık grevi direnişlerinin bu başarıya ulaşmasında gerçekleştirdikleri tarihi fedai eylemler ile sürece müdahale eden Şehid Zülküf Gezen, Ayten Beçet, Mahsum Pamay, Yonca Akıncı, Siraç Yüksel, Zehra Sağlam ve Medya Çınar arkadaşları sevgi,özlem ve minnetle anıyor, onların şahsında tüm kahraman şehitlerimize mücadeleyi başarıya ulaştıracağımızın sözünü veriyoruz.
SIRA ÖNDER APO’YU ÖZGÜRLEŞTİRMEDE
‘‘Ayrıca bu direnişi başlatan sevgili Leyla Güven başta olmak üzere, tüm zindan direnişçilerini, diğer alanlarda bulunan tüm direnişçi yoldaşları ve bu eylem süresince her türlü saldırıya karşı canla başla direnen Analarımızı, tüm halkımız ve dostlarımızı saygıyla selamlıyor, onlarla birlikte aynı direnişte yer almaktan onur duyduğumu belirtmek istiyorum. Bu eylem boyunca kölece alışkanlıklarının esiri olan çevrelerin sessiz kaldıkları yetmiyormuş gibi; özgürlük gibi en kutsal bir amaç için eyleme geçenleri sorgulatan tavırlarını da kınıyor ve onları da bir an önce özgürlük mücadelesinden yana doğru tutum takınmaya davet ediyorum. Hiç kimse ve hiçbir şey için geç kalınmış değildir. Şimdi sıra Önderliği ve Kürdistanı tamamen özgürleştirip, yerel seçimler ile birlikte zaten çatırdayan AKP-MHP faşizmini tümden yıkmanın zamanıdır.
‘‘Biz Kürt halkı açısından Önder Apo’nun İmralı zindanında tutulduğu her saniye, Önderliğin Kurdistan şehirlerinde ve köylerinde özgürce halkının arasında olmadığı her dakika, O’nun sesini duymadan geçip giden her bir gün başlı başına bir tecrittir ve İmralı zindanı parçalanıp Önderliğin fiziki özgürlüğü sağlanmadan da yerinde durmak, oturmak, izlemek, kapitalist modernitenin çarkına su taşımak tüm herkes için en büyük ayıp olarak anlaşılmalıdır.
MÜCADELEYİ DAHA DA BÜYÜTME ZAMANI
‘‘Özgürlüğü uğruna onbinlerce kahraman evladını şehid veren biz Kürt halkına statüsüzlüğü, kimliksizliği ve kölece bir yaşamı dayatan bu kapitalist modernitenin cilalı yaşam kalıplarını ve bireyci, aileci, mülkiyetçi sahte özgürlük anlayışını artik ret etmeli ve kendi demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü sistemimizi inşa ederek onurlu bir barışı da; Kürt halkının iradesini ve özgürlük taleplerini görmezden gelen tüm kesimlerin gözünün içine sokarak onlara en iyi cevabı vermeliyiz. Bunları gerçekleştirmenin yegane yolu ise Önder Apo’nun özgürlüğünü sağlamayı tüm mücadelemizin odak noktası ve önceliği haline getirmektir.
Son olarak: Denizlerin idam edildiği 6 mayıs 1972 günü söyledikleri son sözleri olan “Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi” şiarına bağlılığın gereği olarak; 6 mayıs 2019 tarihi de Önder APO’nun liderliğinde Kürt ve Türk halklarının demokratik özgür birlikteliklerinin ve geleceklerinin teyit edildiği günün adı olmuştur. Bu anlamda dünyanın neresinde olursa olsunlar tüm herkesi mücadeleyi yükseltmeye ve Tecriti tümden ortadan kaldırmak için, Demokratik ve Özgür bir Ortadoğu,Eşit ve Adil bir dünya için insanlık görevlerine sahip çıkmaya çağırıyorum.’’
Açlık grevi direnişine devam etme kararı veren Şiş açıklamasını ‘Yaşasın halkların kardeşliği ve sosyalizm mücadelesi!, Yaşasın Demokratik Konfederalizm ve Önderi Abdullah Öcalan!’ şeklinde sonlandırdı.
ASRIN HUKUK BÜROSU AÇIKLAMASI;
Asrın Hukuk Bürosu avukatları, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile 2 Mayıs tarihinde gerçekleşen görüşmeye dair Taksim Hill Otel’de basın toplantısı düzenledi. Toplantıda avukatlar Faik Özgür Erol, Newroz Uysal ve Rezan Sarıca katıldı.
Faik Özgür Erol şunları söyledi:
Değerli basın mensupları, bugün yapacağımız basın açıklaması esasen 2 Mayıs tarihinde İmralı Adası’nda Sayın Abdullah Öcalan ile gerçekleşen avukat görüşmesine dairdir. Bu görüşmeyi gerçekleşmesi için 4 avukat olarak başvurmuştuk, iki avukat arkadaşımızın görüşmesi kabul edildi ve gerçekleşti.
Görüşmeyi gerçekleştiren iki arkadaşım Av. Newroz Uysal ile Rezan Sarıca. Size iki metin okuyacaklar, biri görüşmenin gerçekleşmesine ilişkin Asrın Hukuk Bürosu’nun açıklamasıdır.
Diğer metin ise bu görüşmede Sayın Öcalan ve diğer üç müvekillimizin imzası ile kamuoyuna çağrı ve duyuru metnidir.
Bu metnin bize ulaşması hafta sonunu bulduğu için bu açıklama bugüne kalmış.
Bununla birlikte görüşmeci arkadaşlarımızın sunacağı duyurunun Türkiye demokrasi mücadelesi açısından önemi büyük olan 6 Mayıs’ta paylaşmanın anlamlı olduğu için sözü arkadaşlarıma bırakıyorum.
Öcalan’ın avukatı Rezan Sarıca tarafından okunan açıklama şöyle: “İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunmakta olan müvekkilimiz Sayın Abdullah Öcalan ile 02.05.2019 tarihinde avukatları olarak bir görüşme gerçekleştirilmiştir. Bu görüşme 27 Temmuz 2011 tarihinden bugüne 810 başvuru sonrası gerçekleşen ilk avukat görüşmesidir. Bu görüşmeden yaklaşık iki hafta önce yaptığımız bir itirazı karara bağlayan Bursa Ağır Ceza Mahkemesi, İmralı’daki tüm müvekkillerimiz açısından avukat ile görüşme yasağının kaldırılmış olduğunu tebliğ etmiştir.
Görüşmenin gerçekleşmesi amacıyla yapmış olduğumuz başvuru aynı zamanda İmralı Cezaevi’nde bulunan diğer müvekkillerimiz Sayın Veysi Aktaş, Sayın Hamili Yıldırım ve Sayın Ömer Hayri Konar ile görüşme taleplerini de içermesine rağmen görüşmeye izin verilmemiştir. Yine görüşme başvurusu geçmişte olduğu gibi dört avukat olarak yapılmış, sadece iki avukatın görüşme yapmasına izin verilmiştir.
AİLE GÖRÜŞÜ REDDEDİLDİ
Görüşme esnasında not ve evrak alışverişine izin verilmemiştir. Bu görüşme sonrası 6 Mayıs Pazartesi için yapılan aile/vasi görüş başvurusu hukuki engel olmamasına rağmen kabul edilmemiştir.
Sayın Öcalan’ın İmralı Cezaevi’nde 8 yıla yakın bir süre avukatları ile görüştürülmeyip diğer üç müvekkilimiz ile henüz hiçbir görüşme gerçekleşmemesi ve başvuru yapan avukatların bir kısmının görüşme talebinin reddedilmiş olması avukat ve aile görüşme hakkının devamlılığı ile hukuki güvenliğin sağlanması konusunda bizleri kaygılandırmaktadır. Avukat görüşmelerinin periyodik olarak devam edeceğine dair bir bilgi ya da öngörü bizde de müvekkilimizde de mevcut değildir.
YAKLAŞIK 1 SAATLİK BİR GÖRÜŞME GERÇEKLEŞTİ
Yine görüşme içeriğinde Sayın Öcalan’dan öğrendiğimiz üzere kendisine verilmek üzere idareye teslim edilen günlük basının kendisi ile paylaşılmayıp; avukatları ile yapmış olduğu mektup gibi yazışmaların engellenmiş olması da iletişim hakkı üzerindeki kısıtlılığı teyit etmektedir. Mutlak tecrit koşullarında bütün imkansızlıklara rağmen kendi barışçıl pozisyonunu ısrarla koruyan Sayın Abdullah Öcalan’ın yasal haklarının bir an önce tesis edilmesi için yetkilileri göreve, kamuoyunu da duyarlılığa davet ediyoruz.
02.05.2019 tarihli görüşme yaklaşık 1 saat olarak gerçekleşmiştir. Sayın Öcalan, diğer üç müvekkilimizin de altında imzasının olduğu bir belgenin tarafımıza verilmesini istemiş; söz konusu belge bizlere hafta sonu ulaştırılmıştır.”
ÖCALAN VE İMRALI’DAKİ 3 TUTSAĞIN AÇIKLAMASI
Avukat Newroz Uysal açıklamayı okumadan önce, “Öncelikle belirtmek gerekir ki, bu metin ne bir müzakere metni, ne de bir mutabakat metnidir” dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve İmralı’daki diğer 3 tutsağın imzasını taşıyan Açıklama şöyle:
“KAMUOYUNA DUYURU
İçinden geçtiğimiz tarihi süreçte derin bir toplumsal uzlaşmaya ihtiyaç vardır.
Sorunların çözümünde her türlü kutuplaşma ve çatışma kültüründen uzak, demokratik müzakere yöntemine şiddetle ihtiyaç vardır.
Türkiye’nin ve hatta bölgenin sorunlarını, başta savaş olmak üzere, fiziki şiddet araçlarıyla değil, yumuşak güçle yani akıl, politik ve kültürel güçle çözebiliriz.
İnanıyoruz ki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) kapsamında Suriye’deki sorunların çatışma kültüründen uzak durularak; içinde bulundukları konumun, durumun Suriye’nin bütünlüğü çerçevesinde Anayasal güvenceye kavuşturulmuş yerel demokrasi perspektifinde çözüme ulaştırılması amaçlanmalıdır. Bu bağlamda Türkiye’nin hassasiyetlerine de duyarlı olunmalıdır.
Cezaevleri içindeki ve dışındaki arkadaşların direnişlerine saygı duymakla birlikte, sağlıklarını tehlikeye atacak ve ölümle sonuçlandıracak konumlara taşıracak noktaya taşımamalarını önemle belirtmek isteriz. Bizim için onların akli, fiziki ve ruhi sağlıkları her şeyin üstündedir. Ayrıca en anlamlı yaklaşımın zihinsel ve ruhi duruşun geliştirilmesiyle bağlantılı olduğuna inanıyoruz.
Bizlerin İmralı’daki duruşu, 2013 Newroz Bildirgesinde belirttiğimiz ifade tarzının daha da derinleştirerek ve netleştirerek sürdürme kararlılığındadır.
Bizim için onurlu bir barış ve demokratik siyaset çözümü esastır.
İmralı’daki duruşumuz nedeniyle merak eden, tavır koyan herkesi saygıyla anarken, yüksek bir teşekkürü de borç biliriz.
ABDULLAH ÖCALAN, HAMİLİ YILDIRIM, ÖMER HAYRİ KONAR, VEYSİ AKTAŞ”