İlticası işkenceye dönüştü
Kıbrıs Cumhuriyeti’ne 11 yıl önce siyasi iltica talebinde bulunan Kürt siyasetçi Kamil Akalın’ın iltica süreci adeta işkenceye dönüştü. Ciddi sağlık sorunları olan Akalın, bu işkenceye artık son verilmesini istiyor.
Kürt legal partileri HADEP, DEHAP ve DTP’de siyasal çalışmalar yürüten ve defalarca gözaltına alınarak işkence gören Kürt siyasetçi Kamil Akalın, can güvenliği kalmayınca 2010 yılında Kıbrıs’a siyasi iltica talebinde bulundu. Kürt siyasetinde tanınan ve bir dönem cezaevinde tutuklu kalan Kamil Akalın’ın iltica talebi üzerinden yaklaşık 11 yıl geçmiş olmasına rağmen sonuçlandırılmayarak adeta bir işkenceye dönüşmüş durumda.
Adana’da yasarken Kürt siyasal hareketi ile tanışan Akalın, Çukurova bölgesinde kapatılan Halkın Emek Partisi’nde (HEP) 1990 yılında aktif siyasi çalışmalarda bulundu. HEP Türk devleti tarafından kapatılınca Akalın’da siyasi çalışmalarını bu defa Demokrasi Partisi’nde sürdürdü. Ancak DEP’te bir süre sonra Türk devleti tarafından kapatılınca Akalın, bu defa da DEP’in devamı şeklinde kurulan Halkın Demokrasi Partisi’nde (HADEP) çalışma yürütmeye başladı.
Bu dönemlerde defalarca gözaltına alınarak işkence gören Akalın, 1995 yılında Türk devleti tarafından ‘örgüt üyesi olmak’ iddiasıyla tutuklanarak Adana Kürkçüler Cezaevi’ne konuldu.
Akalın, 1998 yılında şartlı tahliye edilince siyasi çalışmalarına ara vermeden bu defa HADEP Adana İl Örgütü’nde yer aldı. Akalın, üzerindeki devlet baskısı bu dönemde de bitmedi ve birçok defa gözaltına alınarak işkenceden geçirildi.
Romanya Türkiye’ye teslim etti
“Tüm bu baskılara rağmen direndim ve siyasal çizgimden taviz vermedim” diyen Akalın, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın tutsak edildiği dönemde Türk devletinin estirdiği terörden de nasibini alıyor. Bu dönemde Newroz etkinliği ve demokratik siyasal eylemlerinden dolayı hakkında tutuklama kararı verilince Kamil Akalın, önce saklanıyor ve daha sonra kaçak bir şekilde Romanya’ya geçiyor. Romanya Kürt Kültür Derneği’nde çalışmalar yürüten Akalın, bu defa da Romanya devleti tarafından Türk devletinin talebi doğrultusunda Akalın ile birlikte 5 kişi Türkiye’ye teslim edildi. Türk devletine teslim edilen Akalın, İstanbul Terörle Mücadele Şubesi’nde bir hafta boyunca, ‘Askı’, ‘Tazyikli su’ gibi bilinen tüm işkence biçimlerine maruz kaldı. Gözaltına kaybedilmek istenen ve ölüm tehditleri alan Akalın ve arkadaşları İnsan Hakları Derneği’nin girişimleri sonucunda gözaltında oldukları kabul edilerek yaklaşık 10 gün sonra mahkemeye çıkarıldı ve ardından da tutuklanarak Tekirdağ Cezaevi’ne gönderildi.
Baskınlar, şiddet, darp durmadı
Kamil Akalın, bu süreci anlatırken, Romanya devletinin kendilerini ‘göz göre göre’ ölüme gönderdiklerini söyledi. Tekirdağ Cezaevi’nde yaklaşık bir yıl kaldıktan sonra tahliye edilen Akalın, siyasal çalışmalarını kaldığı yerden devam etti. Akalın, bu defa çalışmalarını HADEP’in kapatılmasının ardından kurulan Demokratik Toplum Partisi (DTP) ve Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Adana İl Örgütleri’nde sürdürmeye başladı. Akalın üzerindeki baskılar daha da şiddetlenerek bu defa Polis ve Özel Harekat Timleri Adana’daki evlerine baskınlar düzenlenerek ailesi ve çocukları üzerinde baskı ve şiddet uygulamaya başladı.
Bu dönemde yoğun bir baskıya maruz kaldıklarını anlatan Akalın, “Türk devleti artık baskı ve şiddeti benimle sınırlı tutmadı. Sırf ‘işkence’ olsun diye evimiz basılıyor ailem ve çocuklarım darp edilerek tehdit ediliyordu. Türk devletinin amacı inançlarımızdan ve mücadele etmekten vazgeçmemizi istiyordu. Bunu kabul etmediğimi bildikleri için artık sistematik bir işkence uygular gibi baskılarını yoğunlaştırdı” dedi.
Yargısız infaz tehdidi
Akalın hakkında İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘örgüt üyesi’ olduğu iddiasıyla açılan dava, 2009 yılında sonuçlandı ve 4 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. Karara itiraz edildi, dosya Yargıtay’a gitti, Akalın bu defa da polisin ölüm tehditleri ile karşı karşıya kaldı. Hakkında verilen hapis cezası Yargıtay tarafından da onanınca Akalın, sokak ortasında infaz edilme tehlikesi ve tutuklanma kararından dolayı bir kez daha kaçak yollarla Türkiye’den çıktı.
Kıbrıs 5 yıl sonra reddetti
Nisan 2010 yılında Kıbrıs’ta siyasi iltica talebinde bulunan Akalın’ın hikayesi burada bitmiyor. Akalın’ın Kıbrıs’ta yaptığı siyasi iltica talebi ise 10 yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen halen sonuçlandırılmamış. Kıbrıs Göçmenlik Ofisi’ne 2010 yılında siyasi iltica talebinde bulunan Kürt siyasetçi Akalın, bu sürecin artık bir ‘iltica işkencesi’ne dönüştüğünü vurguladı.
Kıbrıs’ta yaptığı başvurudan tam bir buçuk yıl sonra ifade vermesi için Göçmenlik Ofisi’ne çağrıldığını anlatan Akalın, “Siyasi kimliğini, işkence, gözaltı, baskı ve yaşadığım tehditleri tüm belgeleri ile sundum ve anlattım. Benim açımdan zordu. Çünkü ben karşılıksız bu mücadeleye inandım. İltica sürecinde bunları anlatmak zorunda idim. İfadem alındıktan sonra ‘Size kararımızı ileteceğiz’ dediler. Tabi aylar yıllar geçti bir karar iletilmedi. Tam beş yıl boyunca defalarca ‘karar verin’ diye sunduğum dilekçelere bir yanın verilmedi ve beş yıl sonra bana iltica talebimin red edildiğini bildirdiler” dedi.
İşkence burada da devam ediyor
Beş yıl sonra gelen olumsuz kararın bile başlı başına insan haklarına ve evrensel hukuka aykırı olduğunu ifade eden Akalın, “Bunun üzerine itiraz hakkını kullandığımı ve yeni delil ve belgeler sundum. İnsan hakları örgütleri benimle ilgili yazdıkları referans mektuplarını da kendilerine ilettim. Bana yeniden dosyayı gözden geçirip karar vereceklerini söylediler. Ancak aradan bir 5 yıl daha geçti. Yaptığımız tüm başvuru ve itirazlarımıza ragmen hala bir sonuç yok. İşte bu 10 yıldır yaşadığım başka bir işkencedir. Türk devletinin işkencesi bitti 10 yıldır iltica işkencesi yaşıyorum” dedi.
10 yıldır Kürt Kültür Derneği’nde
Kürt bir siyasetçi olduğunu ve aslında yaşadıklarının tümünü bile anlatmadığını söyleyen Akalın, “Burası Türk devletinin işgali ile karşılaşmış bir Ada devleti. Ancak Türk devletinin işgalci ve işkenceci tutumunu en iyi bilen bir devlet maalesef burada beni Ada işkencesine tutuyor. Aslında ilginç olan şey ben bugüne kadar bakanlarla, milletvekilleri ile Kürtler adına diplomasi görüşmelerinde bulundum. Halen 10 yıldır Kürt Kültür Derneği’nde aktif çalışma yürütüyorum. Birey olarak bugüne kadar bir talebim olmadı ama artık bu bir işkencedir. Oturum alamadığım için cezaevinden ve işkencelerden dolayı oluşan sağlık sorumlarım var. Bu ülkede bir defa kalp krizi geçirdim ve tedavi gördüm. Yine hiç bir sosyal haktan yararlanamıyorum. Bu adanın sınırları dışına çıkamıyorum. Çalışma ve eğitim hakkım yok. Eşimi ve çocuklarımı göremiyorum ve getirtemiyorum. Bu işkence değildir de nedir” diye sordu.
Kürt Toplum Merkezi’nde halen aktif çalışmalarda yer alan Akalın, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin psikolojik bir işkenceye dönüşen iltica talebini sonuçlandırmasını talep etti.