İkinci dalga kapıda: Salgın yeniden canlanabilir

İkinci dalga kapıda: Salgın yeniden canlanabilir

İngiltere’de test ve temas takibi uygulamaları başlıyor. Fakat kısıtlayıcı önlemler hafifletilirken, bunların önemli bir etki yaratması için kitlesel bazda yaygınlaştırılması gerekecek.

David Hunter*

Artık hepimiz temel bilgilere sahibiz; ‘R değeri’, Covid-19’a yakalanan insanların virüsü bulaştırdığı ortalama insan sayısını ifade ediyor. Eğer bu değer 1.0’dan büyükse, salgın katlanarak artacaktır ama 1.0’dan düşükse, nihayetinde yok olacaktır.

R değerinin çeşitli türleri mevcuttur: ‘R0’, bağışıklığı veya taşıyıcılığı olmayan, derinlemesine incelenmemiş bir grubu ifade eder; politikacıların sözünü ettiği ‘etkin R’ veya ‘Re’ (Rt olarak da adlandırılır) ise virüsü kontrol etmede hangi aşamada olduğumuzu gösteren gruptur.

R değerini çeşitli şekillerde hesaplıyoruz. İki ila dört hafta önce yaşananlar, Covid-19 nedeniyle hastaneye yatırılma veya ölümlerdeki değişiklikler eklenerek yeniden hesaplanabilir. Ulusal İstatistik Ofisi (ONS), şu anda virüsü taşıyan kişilerin oranını ve bunun zaman içinde nasıl değiştiğini tahmin etmek için ulusal çapta pamuklu çubukla örnek alarak testler gerçekleştiriyor; fakat bunların işlemden geçirilmesi ve raporlanması bir iki hafta kadar sürüyor. Bu nedenle, R’nin günden güne değişen kesin değeri konusunda fazla emin olamayız ve hatta kaçınılmaz olarak ulusal çaptaki sayılardan daha az veriye dayanan bölgesel farklılıklar konusunda kesinlik sağlama ihtimalimiz daha düşüktür.

KALABALIK ORTAMLAR DENETİM ALTINDA TUTULMALI

Hükümetin bilim komitesi olan ‘Sage’, İngiltere için R değerinin 22 Mayıs’ta 0.7 ile 1.0 arasında olduğunu tahmin ediyor. Bu, ülke çapındaki ortalama bir değer ve önemli bölgesel farklılıklar söz konusu; İngiltere’deki salgının çıkış merkezi olan daha kuzeydoğu bölgelerindeki ‘Re’ değeri, Londra’dan iki kat daha yüksek olabilir. ‘Aşırı yayılma’ olayları yüksek bir enfeksiyon oranıyla ilişkiliyken R değeri kişiler arasında farklılık gösterir ve belki de birçok kişi, hatta belki de bu insanların çoğunluğu, enfeksiyonu başkalarına bulaştırmaz. Bulaşıcı hastalık modelleme ve virüs sıralama verileri, salgının başlarındayken virüsü taşıyanların yüzde 10 veya daha azının enfeksiyonların yaklaşık yüzde 80’ine yol açtığını göstermektedir.

Her bireyin taşıdığı virüs miktarı kısmen bu gidişattan sorumlu olabilir; ancak -partilerde, iş yerlerinde, restoranlarda ya da dini buluşmalarda- başkalarıyla iletişime geçilen durumlar da fazlasıyla önemlidir. Bu yolla, Güney Kore’de bir kişi 90 kulüp müdavimine virüsü bulaştırırken, Washington eyaletindeki bir koro üyesi 61 kişinin hazır bulunduğu koro provasında tek başına 52 kişiye virüsü bulaştırabiliyor.

Covid-19 için enfeksiyon oranı olan R0’la ilgili başlangıçtaki tahminler 2.0 ila 3.0 aralığındaydı; buna karşın, yeni tahminler 4.0 veya daha fazlasına işaret ediyor. Bu oran, influenza (mevsimsel grip/ç.n.) için yapılan ve yaklaşık 1.4 ila 2.0 olan genel tahminden büyük oranda yüksek. Enfeksiyon oranı 12 Mart’ta yürürlüğe giren bir takım önerilerle aşamalı biçimde düşmeye başlasa dahi, 11 gün sonra tam karantina kararı duyurulana kadar ani bir düşüş yaşanmadı. Salgın, tecritten önce, daha sonraki azalma oranına kıyasla çok daha hızlı yayıldı. Aynı oranda düşüş için, R sayısının şu anda yaklaşık 0.25 olması gerekiyor ve hiç kimse bu seviyeye gerilediğini düşünmüyor. Harvard Üniversitesi’nden epidemiyoloji profesörü Bill Hanage, “Yangın ilk başta hızlı yayılır ama közlerin sönmesi uzun zaman alır” diyor.

TEDBİRLER GEVŞETİLMEMELİ

Peki bu durum bizi önümüzdeki birkaç ay içinde nereye taşır? Temelde, 1.0’a çok yakın olan Re değerine ilişkin iki seçenek söz konusu. İlk etapta -Re’yi daha da aşağı indirerek- enfekte olan kişi sayısındaki düşüşü hızlandırmayı deneyebiliriz; böylece, etkili test, izleme ve izolasyon tedbirleri yeni hastaların karantinaya alınmasıyla birlikte tıpkı Güney Kore, Tayvan, Avustralya, Yeni Zelanda ve belki de Çin’de olduğu gibi, bize virüsü fiili eleme noktasına kadar bastırma şansı verebilir.

Başbakan Boris Jonhson’ın 10 Mayıs’ta yaptığı açıklamadan ve hükümetin hala virüsü taşıdığını bilmeyen çok sayıda enfekte insan varken ekonomiyi normal seyrine kavuşturmak için tecridin hafifletilmesini tercih ettiğini duyurmasından sonra, enfeksiyonun devam edeceği ve virüsün bastırılamayacağı da netleşmiş oldu. Netice itibariyle, Covid-19 ölüm oranı sabitlense bile çok daha düşük seviyelere inmeyebilir ve yaşlılara ve bakım evlerinde bulunanlara yönelik tehdit ciddiyetini korumaya devam eder.

Daha önce açıklanan ‘işe ve okula dönüş’ kararları bağlamında istikrarı sağlamak için bile üç temel kontrol unsurunun devreye sokulması gerekiyor. Her türlü kapalı toplantıların boyutu ‘süper yayılma’ olaylarını önlemek için sınırlı kalmalı, mağaza çalışanları, bakım görevlileri ve otobüs şoförleri gibi her gün çok sayıda insanla temas eden kişilere koruyucu ekipman verilmeli ve bu kişilere düzenli olarak test yapılmalı. Tren ve otobüslerde kaç kişinin işe gidip gelebileceğiyle ilgili açık tavsiyeler bulunuyor. Ve yüz koruyucu siperliklerin kullanımı, hükümetin basın toplantıları da dahil olmak üzere, ‘yeni normale’ dahil edilmeli.

Hasta izleme sistemi yaygınlaştırılmalı ve etkin bir şekilde kullanımda olmalı. Bugün bir test ve izleme sistemi uygulamaya geçirilse bile, bilim insanları, hâlihazırda enfekte olan çok sayıda insan göz önüne alındığında, enfeksiyonların yüzde 15’inden daha azını önleyeceği konusunda uyarıda bulunuyorlar.

ŞEHİRLER ARASI SEYAHAT SINIRLANDIRILMALI

Ayrıca, ülkenin bir bölgesinden diğerine yapılan seyahatler en alt düzeye indirilmelidir; bu sayede, enfekte durumdaki gezginler düşük riskli bölgelerde yeni salgınlara yol açmamış olur. Hükümetten gelen karışık mesajların daha fazla toplantıya ve kalabalık trenlere neden olduğuna dair kaygı verici işaretler var ve hükümet danışmanı Dominic Cummings’i destekleyerek, uzun mesafeli seyahatlere yeşil ışık yakmış oldu.

Salgını kontrol altında tutabilmek bize yalnızca etkili bir tedavi veya aşı bulmak için zaman kazandırır. Belki de salgın devam etmekteyken açık havada sorumlu bir biçimde davranarak fiziksel mesafemizi korursak, daha sıcak hava koşullarının da bizlere yardımı olur.

Bununla birlikte, bir aşı bulunmadan önce soğuk havanın bizi tekrar kapalı alanlara iteceği ve temas izlemesinin büyük ölçüde yaygınlaştırılmadığı bir durumda, ikinci dalga yaşanacak ve salgın yeniden canlanacak. Böyle olması gerektiği için değil ama virüsü yok olmaya yeterince zorlamadığımız ve toparlanmayı doğru biçimde planlamadığımız için, virüse ikinci bir yaşam süresi kazandırdık. Ve tüm bunlar, İngiltere’de daha fazla Covid-19 kaynaklı ölüme neden olacak.

*David Hunter Oxford Üniversitesi Nuffield Nüfus Sağlığı Bölümü’nde epidemiyoloji ve tıp profesörüdür.


Yazının aslı Guardian sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)

CATEGORIES
Share This