Gazeteci Dündar: Muhalefetin yaptığı ibretlik bir şeydir
DİREN DİCLE
Gazeteci Yazar Can Dündar, AKP Hükümeti’nin Rojava’yayönelik savaş vaadlerinde bulunmasına karşılık muhalefetin tavrını eleştirerek, “Ancak baskıyla sonuç alabilen savaşla iktidarını sürdürebilen bir yapıdan bahsediyoruz. İşin korkunç bununla muhalefeti de bununla teslim alıyor. Çünkü bayrağı çekip silahla komşu ülkenin toprağına yürüdüğünüz zaman muhalefet buna alkış tutmaktan başka bir şey yapmıyor maalesef. Ve bu hepimiz için bu ibretlik bir şeydir”
Bu yıl ‘Barış ve adalet’ şiarıyla düzenlenen Britanya 11’inci Alevi Festivali kapsamında ‘Barış ve Adalet’ konulu bir panel düzenlendi. Moderatörlüğünü Cemevi Eşbaşkanı İbhahimHas’ın yaptığı panele, gazeteci Can Dündar, gazeteci ve HDP 25. dönem Milletvekili Çilem Küçükkeleş ve TİP Milletvekili Barış Atay konuşmacı olarak katıldı.
Panelde ilk olarak söz alan TİP Milletvekili Barış Atay, Gezi direnişinin sosyalist mücadele geleneğinin 2000’lere taşındığı bir dönem olduğunu belirterek, “Gezi kendi hayatını her açıdan baskı altında hissedenlerin itirazıydı. Ekolojik sorunlara bir karşıtlık yaratmak için milyonlarca insan meydanları doldurdu. AKP’nin 20 yıllık iktidarı boyunca en çok sarsıldığı dönem Gezi’dir. Bunun sebebi AKP iktidarının Türkiye halklarından böyle bir direnişi beklememesinden kaynaklanıyor. Gezi karakteri itibariyle bir sınıfsal bir direniş ve emek hareketi değildir. Bu nedenler iktidarı deviremedi.Bizim böylesi faşist bir iktidarı devirmek için sınıf karakterli bir direnişe ihtiyacımız var” dedi.
Önümüzdeki dönem de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimine dikkat çeken Atay, meseleyi ve seçim sonucuna ve sandığa kitleyen her türlü mücadele biçiminin kaybetmeye mahkumolduğunu söyledi. Toplumsal muhalefeti örgütleyecek bir dinamiğin yaratılması gerektiğinin altını çizen Atay, “Bugün AKP-MHP gitse bile sadece bir aktör değişimi olacağının farkına varmaz isek bugün AKP gider bir 5 yıl psikolojik rahatlama yaşarız. Fakat bu gücü eline alan her iktidar sonunda aynı yere çıkar. İşte biz buna karşı bir örgütleme sağlamalıyız. Mesele kaç milletvekili yada belediye başkanı çıkarmamız değil artık sizin adınıza sizin istediklerinizi söyleyen bundan sonraki gelecek olan iktidara baskı uygulayacak ve bu iradeyi ortaya koyacak kamuoyu yaratacak bir siyaset oluşturmalıyız. Bunu birlikte yapmak zorundayız” dedi.
ŞENYAŞAR AİLESİ BİR DİRENİŞ AİLESİDİR
Gazeteci Çilem Küçükkeleş ise barış ve adaletin toplumsallaşması üzerine bir konuşma yaptı. Barış ve adaletintoplumsallaşması gerektiğine işaret eden Küçükkeleş, “Bugün sadece çatışanların ‘barış’ talep etmesi gerektiği vurgulanırken, parçalı parçalı barış taleplerinin sonuç alması güçtür. Savaşı üretenlerden barış talep ediyoruz. Halbuki bu silahları üreten bu devletler. Bu açıdan Alevilik açısından bakarsan bu ikrarın buradan gelişmesi çok kıymetlidir” dedi. Adalet konusunda Şenyaşar ailesinin katliamdan geçmesine rağmen sergilediği direnişi örnek gösteren Küçükkeleş, adaleti devletin değil toplumların sağlayacağı bir şey olduğunu ifade etti.
PARİS KATLİAMI ADİL OLMAYACAKLARINI GÖSTERDİ
Paris katliamını örnek göstererek devletlerin hiçbir zaman adil olmayacağına dikkat çeken Küçükkeleş, “Hiçbir devlet hiçbir zaman adil olamayacaktır. Eğer toplum bu adalet davasının içerisinde olmazsa devlet adil olmayacaktır. Bunu en net Fransa’da gördük. Paris’te 3 kadın siyasetçi katledildi. Bugün ortada ne bir katil var ne bir dava var ne de bir başka bir şey var. Bir taraftan bir kadın cinayeti bir taraftan bir siyasi cinayet ve o çok büyük demokrasi içerisinde bunun adaleti kaybolup gitti. Adalet gerçekten toplumlardan gelirse mücadele ile gelirse yerli yerine oturur. Devletler her zaman adaletsiz alanlardır. Bölgesel barış hareketleri yerine küresel bir barış hareketi kurmamız gerekiyor” diye kaydetti.
Gazeteci Can Dündar ise Gezi’nin halklar için umut iktidar için korku olduğunu ifade ederek,
“Gezi davasında yargılanlardan biriyim. Gezi davasında bizden şikayetçi olan dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu ve Dışişleri Bakanı Ali Babacan şimdi Erdoğan’dan şikayetçi duruma geldiler. Bir Sedat Peker örneği yaşıyoruz. Gezi bir yanıyla Erdoğan’ın içinde bir korku bizim içimizde bir umut olarak yaşamaya devam ediyor” dedi.
TEMEL MESELEMİZ DEVLETLEDİR
Bütün katliamların altından devletin çıktığına dikat çeken Dündar, “Bütün çatışmaların bütün kışkırtmaların bütün tehditlerin, katliamların, provakasyonların, suikastların altını kazdığınız da karşınıza devlet çıkıyor. Bizim temel meselemiz devletle. Adalet arayışımızın muhattabı devlet. Barış arayışımızın muhattabı devlet. Ve bu devlet gerçekten bölmek için adaletsizlik için ve toplumu ancak bölerek yönetebildiği için bu gücü kazandı ve böyle sürdürebileceğini düşünüyor” diye kaydetti.
‘MUHALEFETİN DURUMU İBRETLİKTİR’
AKP iktidarının Rojava’ya yönelik savaş vaadinde bulunması ve muhalefetin ‘neden barışa dayalı bir mulalefetgeliştirmiyor’ yönündeki soruları yanıtlayan Dündar, şunları söyledi: “İktidar savaş ile ayakta kalabiliyor. Devletmekanizması şiddet ve silah zoruyla ayakta kalabilen bir baskı aletidir. Bugün bunu çok net AKP iktidarında görebiliyoruz. Ancak baskıyla savaşla sonuç alabilen iktidar da kalabilen ve ancak toplumu bölerek iktidarını sürdürebilen bir yapıdan bahsediyoruz. İşin korkunç yanı bununla muhalefeti debununla teslim alıyor. Çünkü bayrağı çekip silahla komşu ülkenin toprağına yürüdüğünüz zaman muhalefet buna alkış tutmaktan başka bir şey yapmıyor maalesef. Ve bu hepimiz için bu ibretlik bir şeydir. İktidar için de bu öğretici bir şey ve sık sık buna başvuruyor” diye kaydetti.
Dündar, 2023 yılında AKP’nin gideceğini ve tekrar ülkeye döneceklerini söyleyerek, Ancak şunu unutmayalım; Onu yapacak olan 5’li çete 6’lı masa olmayacak. Onun temelleri şu anda hapishaneler de sürgünde atılıyor. Onun temellerini Figen Yüksekdağ, Canan Kaftancıoğlu ve Osman Kavala hapishane de atıyor. Bizler bir arada olarak atıyoruz” dedi.