Eğer aile hayatı bir araba ise..
Hepimiz çocuklarımızı çok severiz ve onların mutlu olması için elimizden geleni yapmaktan kaçınmayız. Fakat bunu yaparken bazılarımız kontrolü elden bırakıp her şeyi çocuklarımızın yönetmesine izin veririz. Her şey onların istekleri doğrultusunda olur, onlar isteyince yenilir, onlar isteyince gezilir yada onlar isteyince yatılır. Öyle aileler ve çocuklar görüyorum ki gerçekten deyim yerindeyse ailelerini ‘ellerinde oynatıyorlar’. Peki bunun çocuklarımıza ne gibi bir faydası ve zararı olabilir? Böyle yetişen çocukları ileride eğitimde ve iş hayatında ne tür sorunlar bekliyor? Bu haftaki yazımda sizlere bu konudaki düşünce ve görüşlerimi dile getireceğim.
Gerek çalıştığım okulda, gerek aile ortamlarında gerekse de çevrede farklı aile yapıları ile karşılaşıyorum. Bu aile yapıları arasında beni en çok tedirgin eden ise kontrolü çocukların elinde olan aile yapıları. Görmesem bile aslında bunu bir çok anne babadan da bizzat duyuyorum “parmağında oynatıyor bizi” “ne istese yaptırıyor” diye. Misafir evde otururken, çocuğu ‘sen de uyu’ dediği için misafiri bırakıp gidip yatan, her istediğini yapmak için sokak sokak çocuğunun peşinden koşan yada ağlayıp sızladığı için cebindeki tüm parayı tablet yada başka bir şeye harcayan. Ya da son günlerdeki en büyük sorunlardan biri haline gelen çocuğunu bilgisayar/tablet önünden kaldırmak için saatlerce çocuğuna yalvaran anne baba. Umarım bu örnekler bir çoğumuza tanıdık gelmiştir. Bu örnekleri zenginleştirmek ve farklılaştırmak mümkün.
“Aman aman üzülmesin!” diye yapıyoruz. Bazen kolayımıza kaçıyor. “Ağlamasın şimdi kim uğraşacak, dediğini yapıverelim” diyoruz. Bazen bu durum o kadar çok oluyor ki, fark etmeden yeni bir alışkanlık ediniyoruz, hem de istemediğimiz bir alışkanlık. Bu konuda çalışma yürüten The Parent Coaching Academy bu durumu şöyle bir örnek ile anlatıyor “Eğer aile hayatı bir araba ise; direksiyonda anne ve/veya baba oturuyor. Yanında ise eşi. Zaman zaman şoför değişimi olmalı tabii. Arabanın nereye gideceğine; nerede durulacağına anne baba ortak karar vermeli. Çocuklar ise arkada. Tabii ki onların da söz hakkı var ama, ebeveynler her seferinde arkaya dönerse araba bir yerlere toslayabilir. Ya da çocuklar arkadan gördükleri kadarıyla yolu tarif ederse, yanlış yerlere gidilebilir.”
Umarım bu örnekten yola çıkarak kontrolün neden biz anne ve babalarda olması gerektiğini anlamışızdır. Ailenin ve çocukların yönetimi biz anne ve babaların sorumluk alanında olması gerekiyor. Kararlar ve kurallar, neyin ne zaman, ne kadar ne niçin yapılacağı aile tarafından belirlenmeli. Bu çocuklarımız ile bir şey konuşmayacağız yada onların düşüncelerini almayacağız anlamına gelmiyor. Onların fikirleri ve istekleri tabiki sorulacak, alınacak karara katkıları olacak, ama bu anne ve babanın önderliğinde yapılacak. Çocukları bazı kararları kendi istekleri doğrultusuna değiştirmek için içimize işleyen bakışlarıyla, “annecim babacım noolur” “mummy please” gibi sözleriyle bazen de bağırıp çağırma ağlama sızlamalarıyla çaba göstereceklerdir. Ama burada önemli olan anne ve babanın kararlı davranması. Bu konuda tutarlı ve kararlı davranış gösteren aileler her zaman daha disiplinli bireyler yetiştirmiştir. Bu disiplini erken yaşta alan bir çocuk sorunsuz bir eğitim süreci yaşar ve hayata daha sağlam bir tutumla başlar. Evet çocuğumuzun ağlaması yada acılı bakışlarına karşın belki bir kaç defa üzülebiliriz ama uzun dönemde aslında onlara hayatın nasıl işlediği konusunda büyük bir derste vermiş oluruz.
Kontrolü ele almak ve bu anlamda yapılması gerekenleri yapmaya çalışmak kısa dönemli bakıldığında işleri zorlaştırabilir. Ancak uzun dönemli düşündüğümüzde daha istikrarlı ilişkiler ve sağlam bir aile yapısı için gerekli. Yoka ilerde şoförü olmayan bir arabada kendizi bulabilirsiniz!!