DÜNYAYI DİRENEN KADINLAR DEĞİŞTİRECEK
HEVİ CAN KARDU
ABD’nin New York kentinde bir dokuma fabrikasında çok ağır çalışma koşulları, çok uzun iş günleri ve düşük ücretler işçilerin hayatını gittikçe zorlaştırmış, çalışmayı dayanılmaz hale getirmişti. Bu nedenle kadın işçiler daha iyi çalışma koşulları istemiyle greve başladılar. 8 Mart 1857’de grevdeki işçilere polisin saldırması, işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin kurulan barikatlar nedeniyle kaçamamaları sonucunda 129 kadın işçi katledildi. Daha sonra, 26-27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka’nın Kopenhag kentinde toplanan 2. Sosyalist Enternasyonale bağlı Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda Almanya Sosyal Demokrat Partisi delegeleri Clara Zetkin, Kate Duncker, Rosa Luxemburg ve arkadaşları bundan böyle her yıl bir ” Dünya Emekçi Kadınlar Günü” düzenlenmesi önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi. Dünya Kadınlar Günü ilk kez 19 Mart 1911’de Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre’de kutlandı. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ise tam 66 yıl sonra, 16 Aralık 1977 tarihinde, 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını kabul etti.
Tıpkı 1857’de Amerika’daki dokuma fabrikasında kadının örgütlü gücünden korkan erkek/devlet şiddetinin kadınların haklı mücadelesine saldırarak ve kadınları katlederek bu gücü bastırmaya çalışmasından bu yana aynı sistemin hala dünyanın her yerinde bunu uyguladığını görüyoruz. Erkek egemen sistemin devlet aygıtlarının daima kadını hedef alması tarihsel varoluş yöntemidir. Küresel faşist ve emperyalist liderlerin ülke içi ve dışında yürüttüğü militarist işgalci ve ayrımcı politikaları ile kadınları katlederek veya yok sayarak toplumları yurtsuz, tarihsiz ve geleceksiz bırakmaya çalıştıklarını biliyoruz. Türkiye’de 2019 yılında yaşanan toplam 474 kadın cinayeti kadınla değil, “erkeklik”le ilgilidir. “İyi hal” indirimleriyle düşürülen cezaların, ilk imzacısı olmakla övünülen İstanbul Sözleşmesinin uygulanmamasının hukuk ve adaletle ilgisi olmadığını, kadını aşağı gören ve erkeği koruyan eril siyasi zihniyet olduğunu biliyoruz. Kadın cinayetlerine karşı yapılan devlet girişimlerinin kadını korumak yerine aileyi korumaya yönelik olmasının cinsiyetçi ve muhafazakar devlet politikası olduğunu ve kadını asla koruyamayacağını biliyoruz. Her alanda empoze edilen “makbul kadın” profilinin kadını özgür bir birey olarak tamamen yok sayan, -toplumsal, mesleki, eğitim- her alanda emeğini sömüren, ev içi emeğini görünmez kılan ve bunu da doğayla bağdaştırarak anne, eş veya kızkardeş rollerinin gereği olduğunu söyleyen, bu söylemi derinleştiren ve yaygınlaştıran ayrımcı devlet politikaları ve ataerkil toplum yapısı kol kola girmiştir. Egemen erkek/devlet aklının çıkardığı savaş politikaları sonucu evsiz, yurtsuz, korunmasız bıraktığı kadın sığınmacıları bir de kendi evinde/ülkesinde kayıt dışı ve güvencesiz çalıştırarak, çocuk yaşta evliliğe veya seks işçiliğine zorlayarak fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını biliyoruz.
Seçilmiş kadın milletvekillerinin, belediye başkanlarının tutuklanmasının, Kürdistan’da eşit temsiliyete ve eşbaşkanlık sistemine yapılan saldırıların, görev alanlarının gaspının kadın iradesine yapılan bir saldırı olduğunu biliyoruz. Kadına karşı şiddetle ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle mücadele eden onlarca kadın derneğinin kapatılmasıyla, kadınların oluşturduğu sivil inisiyatifin özgürlük ve eşitlik talebiyle örgütlenmesinin engellenmek istenildiğini biliyoruz.
Kadın odaklı habercilik yapan kadın haber ajanslarının erişimine engel koyarak kadınların sesinin susturulmak istendiğini biliyoruz. Kuzey Suriye ve Rojava’da kadınlara yapılan zulmün, işkencenin, her türlü şiddetin kirli bir savaş politikası olduğunu, kadına yönelik şiddetin bir savaş silahı olarak kullanıldığını biliyoruz. Hevrîn Xalef, Aqîde Ana ve Amara Renas gibi kendi demokratik ve özgür yaşam alanlarını kuran ve savunan kadınların katledilişleri erkek egemen sistemin kadınların örgütlü gücüne yaptıkları bilinçli, sistematik şiddetin sembolleridir. Kadınların gücünden korkan eril zihniyetin kadın özgürlük mücadelesine ekonomik, sosyal, ekolojik, kültürel, siyasi, tüm alanlarda saldırdığını görüyoruz.
Tüm erkek egemen saldırılara rağmen, özellikle son yıllarda, Ortadoğu’dan Asya’ya, Latin Amerika’dan Avrupa’ya kadar tüm dünyada kadınların başlattığı ve sürdürdüğü güçlü bir özgürlük mücadelesine tanık olmaktayız. İradeli, örgütlü, öz savunmasını bilen, demokratik özgür yaşam projesine sahip ve çözümü dayatan etkili kadın hareketleri önemli kazanımlar elde etmektedir. Las Tesis’te gördüğümüz gibi dünyada gelişen kadın eylemlerinin birbirleri ile etkileşimde olduğunu görüyoruz. Rojava’daki kadın mücadelesi ve yeni yaşam projesi bütün dünyayı saran bir hâl alıyor. Kadınların birbirinden daha fazla güç aldığı bir dönemi yaşıyoruz. Bu anlamda kadınlar olarak egemen erkek faşizmine, soykırım politikalarına, ayrımcı uygulamalarına karşı etkili ortak mücadeleyle harekete geçme ve birliğimizi, örgütlenmemizi daha da güçlendirme zamanıdır. Her kadının, kadın cinayetleri ve katliamlarından hesap sorması, kendini savunmayı öğrenmesi, örgütlülük ve eylemle şiddeti engellemesi sorumluluğu vardır. Unutmayalım ki gücümüz dayanışma ve örgütlülüğümüzle çoğalacaktır.
Tüm kadınları bu 8 Martta erkek/devlet şiddetine karşı isyanını, adalet, özgürlük, eşitlik ve barış taleplerini haykırmaya, örgütlenmeye ve ortak mücadeleye çağırıyoruz. Dünyanın her yerinde, kadın dayanışmasına mühür vurulamayacağını, kadın iradesinin hapsedilemeyeceğini, kadın yoldaşlığının barış, umut ve onur olacağını göstereceğiz.
5 Mart, Perşembe günü “Toplumsal Cinsiyet Rolleri ve Kadın Örgütlülüğünün Önemi” konulu panel Kürt Toplum Merkezi’nde saat 18:30-20:30 arasında olacaktır. Konuşmacılar: Cenî Kürt Kadın Barış Bürosu üyesi, Rojava’dan Kongre Star temsilcisi, Jineoloji Komite üyesi.
Etkinlik dili Kürtçe olacak. Türkçe’ye çeviri yapılacak.
Çocuklar için özel oyun alanı olacak
Adres: 11 Portland Gardens, Harringay, London N4 1HU.
7 Mart, Cumartesi günü One Million Women Rise Kadın yürüyüşü saat 13:15’de başlayacaktır.
Toplanma yeri ve saati: Duke Street, London, W1U 1AT, 12:30.
7 Mart, Cumartesi günü Kürt Toplum Merkezi’nde Kültürel Gece (Kadın Şenliği) düzenlenecek. Saat 18:30-22:00 arasında olacak gecede sınırsız müzik, halay, yiyecek, şiir ve çocuklar için özel oyun alanı olacak.
Adres: 11 Portland Gardens, Harringay, London N4 1HU
8 Mart, Pazar günü London’s Women Strike yürüyüşü saat 14:00’de başlayacak. Toplanma yeri: Cavendish Square, W1G 0PU
Yaşasın örgütlü kadın mücadelesi. Bijî piştevaniya jinan. Long live women’s solidarity.