‘Demokratik Uygarlık Manifestosu’ Londra’da Tanıtıldı
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ‘‘Demokratik Uygarlık Manifestosu- ll.Kitap-Kapitalist Uygarlık-Maskesiz Tanrılar ve Çıplak Krallar Çağı’’ adlı kitabının İngilizce baskısının tanıtımı Londra’da yapıldı.
Londra’da merkezde bulunan Unite The Union adlı sendikanın merkezinde yapılan kitap tanıtımında düzenlenen panelde kitabın önsözünü yazan Akademisyen Radha D’Souza ve Kürt Kadın Hareketi aktivisti Dilar Dirik birer sunum yaptı.
Unite The Union sendikasının Uluslararası direktörü Simon Dubbins tarafından yönetilen panelde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ‘‘Demokratik Uygarlık Manifestosu’’ adlı kitabının ikinci cildi tanıtılırken, Öcalan’ın fikirlerinin Ortadoğu’daki sorunların çözümünde kilit rol oynadığı belirlemesi yapıldı.
Ülkenin en büyük emek hareketi olan Unite Sendikası’nın öncülük ettiği Öcalan’a Özgürlük Kampanyası, Kürdistan’a Barış (Peace in Kurdistan) ve Kürt Çalışmaları Merkezi(Centre for Kurdish Progress) tarafından ortaklaşa organize edilen tanıtım toplantısına çok sayıda Britanyalı katıldı.
6 Milyon üyesi bulunan TUC’un kararı çok anlamlı
Toplantının açılışını yapan Unite Sendikası Uluslararası ilişkiler direktörü Simon Dubbins, Britanya’daki emek hareketinin uzun bir dönemdir Kürt Halkı ile dayanışma içerisinde olduğunu, bu dayanışmaya çok değer verdiğini ve bu yönlü çalışmalarının büyüyerek devam edeceğini ifade ederek konuşmasını başladı.
Unite Sendikasının başlattığı Öcalan’a Özgürlük Kampanyası’nın, farklı iş kollarından 52 sendikanın bağlı olduğu ve 6 milyon üyesi olan TUC’un yıllık konferansında karar altına alındığını ve bunun çok anlamlı olduğunu ifade eden Dubbins, Türk devletinin Kürt halkına dönük baskılarının da son dönemlerde ciddi düzeye ulaştığını ve bunun mutlaka bir an önce son bulması gerektiğini ifade etti.
Bir politik liderin çalışması değil, tarihe, ekonomiye ve politikaya filozofik bir yaklaşım
Kürt Kadın Hareketi aktivisti ve Cambridge Üniversitesi doktora öğrencisi Dilar Dirik, Demokratik Uygarlık Manifestosu adlı kitabın içeriği ile ilgili geniş bir sunum yaparak, Öcalan’ın fikirlerinin sadece Kürt halkı için değil, çağımızın yaşadığı krizle mücadele etmek için tüm toplumlar için çok önemli veriler sunduğunu ifade etti. Toplumun örgütlenmesinin ne denli hayati bir düzeyde olduğunu ifade eden Dirik, bu hafta Londra’da Grenfell Tower adlı binanın yanıp yüzlerce kişinin hayatını kaybetmesinin bile bize bu konuda çok şey anlattığını belirtti.
‘‘Abdullah Öcalan’ın kitaplarının değeri ve anlamına baktığımızda, sadece politik bir liderin çalışmasını değil, tarihe, ekonomiye ve politikaya filozofik bir yaklaşımı görürüz. Bununla birlikte fikirlerinin gerçek yaşama etkisini de görürüz. Mesela Öcalan’ın ulus devlet sistemine alternatif olarak sunduğu politik önermeleri bilmeden Rojava devrimini anlayamayız. Öcalan’ın en önemli mesajlarından birisi, örgütlenmeliyiz mesajıdır. Geleceğimizi, irademizi yaşamımızı bir grup elitin ve devletin insafına teslim edemeyiz.’’
Toplumsal olgunun olmadığı yerde yaşam yoktur
Toplantının bir diğer konuşmacısı olan ve aynı zamanda kitabın önsözünü yazan Akademisyen Doktor Radha D’Souza, Öcalan’ın çok önemli bir düşünür olduğunu ifade ederek konuşmasına başladı. Uluslarası hukuk uzmanı olan Dr Radha D’Souza, kitabın içeriğinden çok, kendisinin kitabı nasıl okuduğu hakkında konuşacağını, çünkü Öcalan’ın kendisinin kitabın başlangıcında ‘ben kimim, bunları neden yazıyorum’ belirlemesi yaparak giriş yaptığını bunun da çok önemli olduğunu ifade etti.
Kitabın tamamen filozofik bir çalışma olduğunu ifade eden D’Souza, kendisinin ilk okuduğunda çok etkilendiğini ve mutlaka herkes tarafından okunması gerektiğini belirtti.
‘‘Öcalan’ın işaret ettiği nedir, onu rahatsız eden nedir. Devlet toplumu neden baskı altında tutar sorusu onun daha da derinleşmesine neden olur. Bu noktada toplumun kendisine döner. Baskı hep vardı, ancak buna karşı hep direnen toplum da vardı. Toplumsal olgunun olmadığı yerde yaşam olmaz, kapitalizmin sürekli ortadan kaldırmak istediği de bu olgudur. O zaman anahtar da toplumdur. Kapitalizm bizim direnme kapasitemizi öldürmeye çalışır. Bu noktada buna karşı toplumsal örgütlülüğü daha da güçlendirmedir. Demokratik Konfederalizm ile işaret ettiği nokta da budur. Toplumların bir araya gelmesi, kendi kendilerini örgütlemesidir, sadece politik olarak değil, aynı zamanda ekonomik olarak.’’
Toplantı, soru cevap kısmından sonra sona erdi.