Day-Mer`de Deniz’ler anıldı
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan hafta sonu Day-Mer’in düzenlediği panelde anıldı. Düzenlenen sayısız panel ve anma etkinliğinin aksine TV programı formatında hazırlanan panel kitlesel katılım ile gerçekleştirilerek büyük beyeni topladı.
Haber-Fotoğraf:Erem Kansoy
Hayat TV televizyon kanalında yayınlanmak üzere hazırlanan ve Deniz’leri anma niteliği de taşıyan ‘Deniz Olunmalı’ başlıklı panelde, Evrensel Kültür GYY üyesi ve Deniz Gezmiş’in yakın arkadaşı Aydın Çubukcu, Hayat TV Babil Kulesi prgramı yapımcısı ve haber kordinatötü Ercüment Akdeniz ile tarihçi-yazar Erdoğan Aydın katılımcılara 68 kuşağı ve Deniz Gezmiş ile yoldaşlarının mücadelesini anlattı.
Day-Mer’in Tottenham bölgesinde bulunan Kuzey Londra toplum Merkezi binası salonunu profesyonel bir televizyon studyosuna dönüştürerek katılımcılar ile interaktif şekilde gerçekleştirilen panele yaklaşık 250 kişi katıldı. Salonun dolması ile birçok katılımcı paneli arka sıralarda ayakta izlemek zorunda kaldı.
Savaşa, sömürüye ve faşizme karşı DENİZ OLUNMALI sloganıyla organize edilen panel yaklaşık iki saat sürdü. Program sunucusu Ercüment Akdeniz’in sorularını yanıtlayan Çubukcu ve Aydın TV programının süresinin dolması ile izleyicilerden de konuklara yöneltilen soruları sorma fırsatı buldu.
Özellikle Çubukcu Deniz Gezmiş ile ilgili anılarını ve birlikte yaşadıklarını anlatırken salonda duygusal anlar yaşandı. Tarihçi Aydın’ın da katılımcılar ile paylaştığı bilgler birçok soru işaretine cevap olurken özellikle gençler için Deniz Gezmiş ve yoldaşlarının tarihine yakınları ile canlı bir yolculuk yapmak çok önemli bir deneyim oldu.
Panelistlerin sohbet şeklinde gerçekleştirdiği panelde konuklar, Ercüment Akdeniz’in sorularını şöyle yanıtladı;
“Akdeniz: Kürt özgürlük mücadeleside kendini Deniz’le görebiliyor, Alevi evlerine gittiğinizde Anadolu’da HZ. Ali’nin yanında Deniz Gezmiş’inde fotoğrafı var, işçi sınıfı ve sosyalizm devrim diyerek yola çıkan herkeste Deniz diyor nasıl böyle herkesin ortak bir değeri oluştu?
E.Aydın: Deniz devrime koşan bir Türkiye’nin devrime koşan bir halkın en hesapsız zamanında dünyaya gelen bir sembolüdür. Ayni ifadeyi Mahirler ve 18 Mayısta yıl dönümünü anacağımız Kaypakkaya için de ayni şeyler söylenebilir. Sıradan popüler kültür ölçü alınacak olursa gerçektende senin işaret ettiğin gibi Denizin, bu populer kültüre ulaşmak her eve girmek gibi çok özel bir rolu var. Dolayısıyla biz Denizin şahsında derli toplu dönem değerlendirmesi yapacak olursak, Deniz yaşadığı dönemin en önemli sembolu idi.
Deniz sınıf mücadelesinin her türüne desteki ve en önde koşanıydı. Natoya karşı, laiklik ve bağımsızlık mücadelesininde en önde gideniydi. Deniz aslında devrimci ruhuyla bugün populer kültürde de populer olmayı fazlasıyla hak ediyor.
Akdeniz: Denizler bugün yaşasaydı ne yapardı?
E.Aydın: Gazeteci Dündar’ kurşulan sıkılan günü baz alacak olursak Denizler böyle bir durumda tıpkı 6. Filoyu denize dökmek için ulaşabildiği örgütleyebildiği insanları peşine alır elini havaya kaldırır ve Can Dündar’ın yanına giderdi. Üstelik Denizin Can Dündar şudur budur diye de bir kompleksi de olmazdı. Çünkü öz güvenin göstergesi, o anın devrmci görevi neyi gerektiriyorsa onu yapmaktır. Eminim ki deniz böyle birşey yapardı.
1968’deki Denize bakarsak aslında yine bir devrimci önde yine gözünü kırpmadan savaşan bir insan ama tesbit etmemeiz lazım ki Kemalist perspektifin ağır etkisinde olan, sosyalizm için mücadele eden ama Kemalist perspektifin ağır etkisinde olan bir insan.
Ayni Deniz Gezmiş 72 deki sehbada Kemalizmin en fazla canına dokunan Kemalizmin ortadan kaldırmak için elinden gelen herşeyi herşeyi yaptığı şeyi yani Kürt halkının var olma mücadelesini kendine artık insanın en samimi, en hesapsız olduğu yerde idam sehbasında kendine slogan yapan bir insan. Burdan hareketle Deniz bugün yaşasaydı ne yapardı, ben çok net bir şekilde eminimki kendini Kürt halk mücadelesinin yanına koyardı. Sadece işçileri sadece sosyalizm davasını değil ayni zamanda Kürt halkının eşitlik mücadelesinin yanında olurdu.
Eminim ki Deniz Gezmiş bugün kimliklerinden dolayı ezilen Alevilere de sahip çıkardı. Deniz laiklik mücadelesininde çok net bir şekilde yanında olurdu.
Akdeniz: Aydın hocam devrimin sembolleri olduğu kadar karşı devriminde sembolleri vardır, sol sosyalist gelenek ile sağ muhafazakar geleneğin karşılaştırdığımızda bugün devleti yöneten kesimlerinde sıklıkla tarihe referans aldıkları isimler var. Bu gün bir yazı yazmıstın ‘Adolph Hitler, Hitlere göre kötü bir adam değil’ diye bu benzetmenin kökeninde ne yatıyor?
Çubukcu: Hitler nasıl bir adamdı diye o dönemn Alman halkına sorsaydınız, size bambaşka bugün bizim algıladığımızdan çok başka bir Hitler portresi çizerdi. Kalkınmayı sağlayan, fabrikaları tıkır tıkır çalıştıran, para akışını sağlayan, duble yollar yapan, halka otomobil yapıp dağıtan, herkesin konut sahibi ve araba sahibi olmasını sağlayan işsizliği düşüren bir adamdan bahsederler.
Hitlerin o dönemde hangi vahşi usulleri kullanarak işçi sınıfını, farklı inançları ezerek yok ederek öldürerek milyonlarca insanı ödürerek bunu sağladıını o anda görmeyebilirler, görmemişleridi. Çünkü karnı tok sırtı pek. Hitler iyi adamdı derler. Şimdi aslında bugün Türkiye’de Hitlerin pozisyonunda olan kimi çapsızlar, sorarsan onlar içinde aslında iyi adam derler neden çünkü duble yol yapıyor, kapitalizmin krizine çare olabilecek işler yapıyor, Kürt halkını eziyor yakıyor mahvediyor ama ayni zamanda duble yol yapıyor. Hırsız ama çalışıyor diyorlar.
Hitlere’de fena adam değil diyen uyutulmuş uyuşturulmuş, bilinci sıfırlanmış insan yığınları vardı. Bugünde hemen hemen aynı tabloyla karşı karşıyayız.
Geçmişte Hitlere aslında iyi adamdı diyenler sonradan bu söylediklerini dünya önünde pişman oldular yıllardır halen dünyadan özür diliyorlar. Herkesden özürdiliyorlar. O gün yok ettiği herkes için boynu büküktür Almanya’nın. Hitler adı geçtiği zaman lanetle anarlar. Halklar yanılabilirler ama tarih affetmez.
Akdeniz: İngiltere’nin 68’i nasıldı?
Çubukcu: İngiltere 68 dünya hareketi içinde önemli bir yerdedir, şöyle ayırt edici bir özelliği vardır birincisi bütün Avrupa çapında sınıf mücadelesinin karatteristik özellikleri İngiltere’de doğmuştur ve İngiliz işçi sınıfı 68’de çok önemli grevlerle gerek liman gerek maden işçileri büyük grevlerle öğrenci hareketi ile paslaşarak önemli rol oynamışlardır.
Öğrenci hareketinin ise diğer Avrupa ülkelerinden biraz farklı olarak şöyle bir özelliği vardır, kültürel simgler yaratmayı başarmışlardır ve onlar dünya çapında etkili olmuştur.
Akdeniz: Erdoğan hocam size bir sorum var. Kürt halkının özgürlük mücadelelsi, eşitlik mücadelesi olarak tanımlanıyor bu tanımın içerisine Irak Kürdistanı’nın bağımsızlık talebi girermi?
E.Aydın: Elbette girer, eğer Kürtlerden söz ediyorsak ve Kürtler Orta Doğunun en büyük 4. Halkı olduğu halde bırakın bir devlete sahip olmamayı kendi ana dilleri ile komuşu halklarla eşit yaşamıyorsa, nerde bir Kürt varsa onunda tıpkı Türk kardeşi gibi tıpkı arap kardeşi gibi gerçek anlamda bir eşitlik hukukuna ulaşması lazım. Belirtmek lazım ki bugün Kürt hareketi içinde de diğer tüm uluslarda olduğu gibi, iki farkı eğilim var, iki farklı renkte bayrak var bunlardan birtanesi Ortadoğunun bir kan denizine dönmüş olmasının karşısında, demokratik konfederalizm diye tanımladığı illai bir ulus devlet peşinde koşmadığını söylüyor.
Bu eyilim ayni zamanda, Türkiyede diğer Türk sosyalstleri ile birlikte HDP olarakda bir sol hareketin sadece Kürt sorunu çözmenin değil ayni zamanda tüm Türkiye’nin sorunlarını çözmeyi talep ediyor.
Bugün PKK’nin ve HDP’nin Türkiyenin Orta Doğuda Kürt sorununu çözme açısında ürettiği fikirler daha işlevsel ve önemlidir. Kürtlerin önerdiği model ayni zamanda bölgede sosyalistlein örgütlenmesi açısındanda çok işlevsel bir modeldir. Emek eksenli eşitliğe dayalı bir modeldir.
Akdeniz: CHP gençlik kolu başkanı Denizleri sahiplenip solcu kesim veya terörist görmemesine ne diyorsunuz, sizce CHP denizlere laik bir partimi?
Çubukcu: Şüphesiz elbette her kesimden her siyasal görüşten insan Deniz Gezmişin mücadelesine saygı da kusur göstermedi. CHP’li gençlerin Denize sahip çıkmaları tabiki güzel birşeydir, onun emekten halktan yana kişiliğine sahip çıkıyordur.
O’na hayır kardeşim sen sahp çıkma deme hakkımız yok yeterki gereğini yerine getirsin bu gün Denizi seviyorum demek, Türk ve Kürt halklarının brlikte mücadelesini, Kürt halkının mücadelesinde ona yardımıcı olmayı gerektirir. Fakat genellikle o çevreler, Denzin bir özlelliği öne çıkartıyorlar. Bir dönem evet gençlik hareketi içinde Kemalizm etkindi, muhalif harekt bir 60 öncesi Demokrat Partinin faşizmine karşı orada demokratik tüm çevreler böyle bir ortak mhalefetin unsuru olarak hareket ediyorlardı.
Denizle ilk okula gittiğimiz dönemlerde ailelermizde görüşüyordu Denizin babası sıkı bir CHP’ciydi, evde konuşulan siyaset bizide etkiliyordu çocuktuk ve İsmet paşanında ister istemez hayranıydık. Babam İsmet Paşa Sivas’a geldiğinde bizim evde kalırdı birkeresinde Deniz benim onu mutlaka eve götürmemi ve İsmet Paşa’nın elini öpmek istediğini söylemişti, o dönemlerde de bizim evimizin olduğu bölge abluka altında olduğu için Ona eve benim bile zor gittiğimi O’nu götüremeyeceğimi söylemiştim, fakat ben eve vardığımda Deniz kapının önünde beni bekliyordu bence önce gitmiş İsmet Paşanın elini öpmüştü. 9-10 yaşlarında idik.
Deniz ile bir ilkokul mezuniyet fotoğrafımız vardı O fotoğrafta, yıl 1959 DP’nin en ağır koşullarının olduğu dönemde Deniz eliyle O fotoğrafta 6 Ok işareti yapıyordu. Şimdi bu yaşta böyle bir ortamdan gelmiş olmakla Deniz CHP’li idi diyebilirmisin, Deniz CHP’li olduğu içinmi asıldı? Bu yaklaşım bir sahtekarlıktır, evet Denize sahip çıkılsın, Denizin son ideolojisi yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi, sloganlarına sahip çıkıyorsan, sahip çık 9 yaşında Deniz Gezmiş diğil O Deniz Gezmiş diye bir çocuktu.”
Seyircilerden alınan sorulara devam edilirken panelde en dikkat çekici srulardan birisi olan ‘Denizler neden dağda silahlı mücadeleyi tercih etti?’ sorusuna Aydın Çubukcu, dönemin mücadele yöntemlerinin gerektirdiğini Denizlerin yaptığını anlattı. Ayrıca Çubukcu Deniz Gezmiş ile Mahir Çayan’ın bu konuya ilişkin bir diyaloğunuda anımsatarak, Deniz Gezmişin teorik mücadele ile bir yere varılamayacağını teorik mücadelenin içinde bulunulan durumda zaman kaybı olacağını savunduğunu ve Mahir Çayan’ın zaten mücadelenin teorik taraflarıylada oldukça ilgilendiğini ve mücadelenin o kanatını yürtüüğünü anlattı. Bunula beraber Deniz Gezmişin filistin için verdiği mücadeleye de değinen ve bu gelenekten geldiğini hatırlatan Çubukcu, Deniz gezmişin liderlik özelliklerine de değinerek konuşmasını tamamladı.
E.Aydın ise tarihten günümüze gelen süreçlerde mücadele ve mücadele yöntemlerine ilişkin hataları yanlışları daha iyi görüp tekrarlamamak adına onlarla oturup yüzleşilmesi gerektiği vurgusu yaparak, Denzlerin mücadele ruhunun bugünde halen birleştirici olduğu ve mücadeleye ışık tuttuğunun altını çizdi.
Panel’de soru cevap bölümünün tamamlanması ile katılımcılar etkinliğin sonunda konukları dakikalarca alkışladı. Day-Mer’in yine topluma sunduğu önemli ve farklılık yaratan konsepteki organizasyonu uzun süre hatırlanacağa benziyor.