Day-Mer Londra Seçimleri İçin Çağrıda Bulundu
Türk ve Kürt toplum merkezi Day-Mer Britanya’da yaşanan gelişmeler, kesintiler ve güncel sorunlara duyarlılığı ve entegrasyon konusunda büyük rol oynarken, siyasi ve politik gelişmeleri de yakından takip ederek toplumumuz adına bir köprü oluşturmayı hedefliyor.
Özellikle İngiliz hükümetinin tasarruf politikalarını devreye sokduğu 2010 yılından bu yana kesintilere karşı hemen hemen her eylem ve toplantıda yerini alan Day-Mer, 5 Mayıs Londra Büyükşehir Belediyesi Başkanı seçimlerine ilişkin açıklamada bulundu.
Day-Mer’in bildirisinde mevcut hükümet ve vatandaşlara yarattığı sıkıntılara da dikkat çekilirken oy kullanmanın önemi de vurgulanıyor.
‘5 Mayıs seçimlerinde saldırı politikalarına karşı çıkan adayları destekleyelim!’ başlıklı bildirisinde Day-Mer sağlık, konut, eğitim ve iş konularına da değindi.
Yayınlanan bildiri şöyle:
İngiltere’de, 5 Mayıs 2016 tarihinde Londra Büyükşehir Belediyesi Başkanı, Londra Büyükşehir Belediye Encümen üyeleri ve ayrıca Londra dışındaki sehirlerde de belediye encümen üyelerinin belirleneceği seçimler yapılacaktır. Yeni bir seçime gidildiği bu dönemde oy pusulasında, halkın taleplerini dillendiren ve isteklerine cevap verecek bir oluşumun olmadığı yine gözlerden kaçmıyor.
Tasarruf kelimesi son 6 yıldır medyada en çok duyduğumuz kelimelerin başında geliyor. Bu kelime her söylendiğinde işçi ve emekçiler için kesinti, hak gaspı ve mücadele ile elde edilen hakların ellerinden alınmaya çalışılması anlamına gelirken, %1’e tekabül eden zenginler için servetlerine servet katacakları, yürürlüğe girecek vergi ve diğer değişikliklerle daha fazla sömürü yapabilecekleri anlamına gelmektedir.
Sağlıkta özelleştirme politikaları ve sağlık bütçesine yapılan kesintiler ile bir çok hastane doktor ve hemşire yetersizliği ile karşı karşıya kalırken, tedavi için bekleme süreleri 4’e katlanmış durumda. Konut sorununda 3 milyon eve acil ihtiyaç varken, hükümet belediyelerin ev yapma hakkını ellerinde alıp kamu arsalarını özel şirketlere peşkeş çekiyor. Bütün adaylar, konut sorununu çözmek için yılda 50 bin ev yapacaklarına ilişkin vaadlerde bulunurken, bu evlerin alınabilecek fiyatlara çekilmesi konusunda da çekimser kalıyor. Londra’da ortalama bir evin fiyatının yaklaşık 500 bin sterlin olduğu düşünüldüğünde, bu evlerin işçi ve emekçilerin almasına olanak sağlayan bir proğramı hayata geçiren aday şimdilik çıkmadı. Daha fazla belediye konutu inşa etmek ve bu konutlara işçi ve emekçilerin yerleştirilmesi tüm Londralıların ortak taledi. Ayrıca, başını alıp giden kiralara bir sınırlama getirmek de emekçilerin talepleri arasındadır.
Eğitim bütçesindeki enflasyon altı kesinti ve eğitim bütçesini bölgenin ihtiyacından daha çok kendi isteği doğrultusunda paylaştıran hükümetin, bu politikaları sonucu okullar araç ve gereç ihtiyaçlarını karşılayamadığı bir döneme girdi. Ayrıca sermayenin saldırı politikaları sonucu ücret ve çalışma koşullarında yapılan saldırılar sonucu yaklaşık 50 bin öğretmenin işi bırakmasına ve öğretmen krizinin yaşanmasına yol açıyor.
İş ve çalışma koşullarında ise ücretlerin dondurulması ve çalışma koşullarında getirilen esnek ve sıfır saat sözleşmeler, İngiltere’de “Çalışan Yoksul” yarattı. Dünyanın 6. zengin ülkesi olan İngiltere’de 1975’de 7.5 milyon insan yoksulluk sınırında yaşarken, 2016’da bu sayı 15 milyona yükseldi. Muhafazakar Parti, 2010’da iktidara gelmesinden bu yana, tasarruf ve kesinti politikları doğrultusunda sıradan bir işçinin gelirinde %15 gibi bir kesinti görülürken, zengin sınıf gelirlerini ikiye katladı. İngiltere’de en zengin 1000 kişi son 6 yılda servetlerini tam ikiye katladı.
Bir çok belediye daha önce yaptığı milyonlarca sterlin tasarrufa yenilerini ekliyerek devam ediyor. Belediye yönetimleri, partisi fark etmeksizin, merkez hükümetin aldığı kararları, bunlara karşı direnmeden, mücadele etmeden, toplum üyelerini bilgilendirmeden hayata geçiriyor. Özellikle yoksul emekçilerin ve göçmenlerin yaşadığı belediyelerde, bütçe kesintisinden dolayı belediyelerin eğitim bölümlerinin hizmetlerini azaltması ve geride olan öğrencilere verilen ek desteklerin kesilmesiyle, yaşlılara yönelik hizmetlerdeki kesintilerle, gençlere hizmet veren gençlik merkezlerinin azaltılması veya kapanmasıyla, kütüphanelerin, parkların ve sağlık hizmeti veren yerlerin kapatılmasıyla yüzyüzeyiz.
Türk-Kürt ve Kıbrıs kökenli göçmen emekçiler olarak yaşadığımız bölgelerde tasarruf, kısacası saldırı politikalarından bizler de etkileniyoruz. İngiliz ve diğer uluslardan göçmen emekçilerle aynı kaderi paylaşan bizlerin yaşam koşulları her geçen gün kötüye giderken, çocuklarımızın geleceği belirsizlik içinde.
Bu nedenle Day-Mer olarak bizler 5 Mayıs’ta yapılacak yerel seçimlerde, işçilerin ücretlerine zam yapmamayı reddeden, konut, belediye hizmetleri, eğitim, sağlık ve diğer sosyal hizmetlerde kesintiye gitmeyen, kamu hizmetlerine yönelik tasarruf politikalarına karşı çıkan, özelleştirme politikalarına karşı mücadele eden, savaşa karşı barışı savunan adayları destekliyor, Kürt, Türk ve Kıbrıslı göçmen emekçilerin bu talepleri savunan adaylara oy vermesi çağrısında bulunuyoruz.