Calais: Ortadoğu’da Umudu Yitirilmişlerin, Avrupa’nın Göbeğinde Umut Arayışı

Calais: Ortadoğu’da Umudu Yitirilmişlerin, Avrupa’nın Göbeğinde Umut Arayışı

Kampın girişindeki köprünün altında yazılı ‘Hiç kimse bu şekilde yaşamayı haketmiyor’ cümlesi daha kampa girmeden size ne ile karşılaşacağınızı anlatıyor.

Avrupa’nın göbeğinde vahşi ormanın (the jungle) ortasında derme çatma çadırlarda umut nöbetinde olan binlerce kadın, çocuk ve genç. Kendilerinin deyimiyle hiç kimsenin bu koşullarda yaşamayı hak etmediği bir yer.

Fransa’nın liman kenti Calais’te İngiltere’ye geçebilmek için kayıtsız kamp alanında bekleyen kayıtsız insanlar.

Hiçbir yere ait değiller.

Ortadoğu’nun kan gölüne döndüğü, ölüm, yıkım, siyasi ve sosyal istikrarsızlığın hakim olduğu ülkelerden gelip umudu, kendi ülkelerindeki sorunların anası olan Avrupa’da arayan insanlar, aylardır o kötü koşullarda yaşam savaşı veriyor.

Londra’da faaliyet gösteren Kürt-Türk Toplum Merkezi-Day-Mer’in bir süredir yürüttüğü kampanya çerçevesinde toplanılan yardımların yerine ulaşılması için Calais’e giden grupla beraber biz de Calais’i ziyaret ettik.

Calais: Ortadoğu’da Umudu Yitirilmişlerin, Avrupa’nın Göbeğinde Umut Arayışı 2

Çadırdan bir ‘şehir’. Ve o şehrin çamurlu sokaklarından yürürken gözlerine bakmaya utandığımız binlerce bakış. Afgan’ı, Eritrelisi, Arabı, Farsı ve Kürdü, hepsinin kaderi de, bakışları da, umutları da bir birine çok benziyor. 5 binden fazla insan İngiltere’ye geçebilmek için kimisi 8 aydır, kimisi üç aydır o yaşanmaz koşullarda yaşam savaşı veriyor.

Hepsi ayları bulan yolculuktan sonra buraya varmış. Birçoğu Akdeniz sularında arkadaşlarının cansız bedenlerini geride bırakarak yolculuklarına devam etmiş.

Bekleyiş beklediklerinden çok daha uzun sürünce, o koşullarda bir yaşam kurmaya başlamışlar. İçlerinde her meslek grubundan insanlar da bulunuyor. Kimisi bakkaliye açmış, kimisi restorant, kimisi dişçi, kimisi cafe hatta kimisi de otel açmış. Evet, vahşi ormandaki çadırdan kentte bir otel var. Kamp alanına yeni varan insanlardan bazılarının ilk kaldığı yer.

Ziyaret ettiğimiz Cumartesi günü kamptakilerin hepsinde tedirginlik vardı. Fransa devletinin kampı boşaltmak için saldırı hazırlığında olduklarını duymuşlardı. Ve ziyaretimizden bir gün sonra da saldırı başladı. Çadırları boşaltmaya çalışan yüzlerce Fransız polisi gaz bombalarıyla, büyük iş makinalarıyla hem saldırıyor, hem de kendilerine yuva olan çadırları yerle bir ediyordu. Saldırılar bugün de halen devam ediyor.

calais

Fransız polisi kampa Kürtlerin kaldığı bölgeye saldırmakla başladı

Fransa devleti, İngiltere’nin de baskılarıyla kamp alanını ortadan kaldırmaya çalışıyor. Bunun için o insanlara, kampın yan tarafında demir konteynırlardan yapılan bin kişilik alana geçmesi ya da Fransa’da iltica başvurusu yapması isteniyor. Oradakiler de ne o demir konteynırlara geçmek istiyor, ne de Fransa’da iltica etmek. Hepsinin ortak amacı İngiltere’ye geçebilmek.

İngiltere hükümeti bizim hakkımızda ne düşünüyor?

Ziyaret ettiğimiz bir kaç çadırdan sorulan soruların başında geliyor. Biz daha sormadan onlar İngiltere’nin kendileri için ne düşündüğünü, acaba kapıları açıp açmayacaklarını merak ediyorlar.

İngiltere başbakanının kendileri için ‘bir avuç göçmen’ dediğini ve amaçlarının sadece manş tünelindeki güvenliği artırmak olduğu söyleyemiyoruz. Çünkü çoğunu orada yaşatan tek şey Umut! Ve bir gün İngiltere hükümetinin kendilerine İNSAN gözüyle bakacağını ve vijdanlarının bu duruma daha fazla izin vermeyip kapıları kendilerine açacağını düşünüyor birçoğu. Evet ‘size kapıları açmayacaklar’ diyemedik maalesef.

Calais: Ortadoğu’da Umudu Yitirilmişlerin, Avrupa’nın Göbeğinde Umut Arayışı 1

Kampta 500’den fazla Güney Kürdistanlı var

Kürdün bitmeyen çilesi…

Kampa ilk vardığımızda küçük tepenin üzerinden kampa baktığında gözümüze ilk olarak kampın üzerinde dalgalanan üç tane Kürdistan bayrağını görüyoruz. Evet koca kamp alanında bir tek Kürtler bayrak açmış. Kampın her yerinden görebildiğimiz bayrakların iki tanesi en kuzeyde, bir tanesi de tam tersi tarafta. Kuzeyde kalanların hepsi Güney Kürdistanlı (Irak), kampın güneyinde dalgalanan bayrağın olduğu bölgede de sayıları çok az olan Rojavalı (Suriye).

Ailelerimiz bizleri bu halde görmesin!

Kürdistan bayrağının dalgalandığı büyük çadır Güney Kürdistanlı gençlerle dolu. Misafirperverliklerinden nerde olursa olsun ödün vermeyen Kürtler orada da çay ve kahve ikram ediyorlar bize. Ordakilerin büyük bir bölümü gençlerden oluşuyor. Sohbet ederken çekim yapıp yapamayacağımızı sorduğumuzda, ‘ailelerimiz bizleri bu halde görmesinler’ diyerek red ediyorlar.

Sayıları 500’den fazla olan Güney Kürdistanlılar uzun ve zahmetli bir yolculuktan sonra kampa varmışlar. İçlerinde polis, öğretmen, şoför gibi değişik meslek gruplarından insanlar bulunuyor.

Peki küçük Dubai yolunda hızla ilerleyen Güney Kürdistan’dan neden kaçıyor bu gençler?

Daha bir yıl öncesine kadar tersine göç yaşanırken ve Avrupa’dan binlerce gencin Güney Kürdistan’a dönüş yaparken, ne oldu da bu gençler şuan bu koşullarda yaşamayı kabullenmiş? Siyasi istikrarsızlık, ekonomik çöküş, yolsuzluk, güvenlik tehdidi gibi cevaplar alıyoruz hepsinden. 

Aralarında Hewler, Suleymaniye, Duhok, Zaxo, Kerkük, Maxmurdan insanlar var. Kimisi Daiş saldırdığında kaçmış, kimisi öncesinden, kimisi de sonrasından. Güney Kürdistan’ın geleceğine umutsuz yaklaşan bu insanlar böylece umut yolculuğuna çıkmış.

Calais: Ortadoğu’da Umudu Yitirilmişlerin, Avrupa’nın Göbeğinde Umut Arayışı 1

Kürdistan’da bize gelecek yok!

Dana, 35’li yaşlarda. Gerisinde polislik mesleğini ve ailesini bırakarak çıkmış. Süleymaniyeli Dana, ‘Kürdistan’da bize gelecek yok’ diyor.

4 çocuğu ve eşiyle 4 aydır kampta bekleyen Feyyaz ise ‘burada insanlıktan çıktık’ diyor. Kürdistan’da kamyon şoförü olan Feyyaz, çocuklarına daha iyi bir gelecek kurmak için, çocuklarına 4 aydır cehennemi yaşatıyor. O soğuk ormanda laylondan çadırlarda 4 çocuğuyla yaşam savaşı veren Feyyaz İngiltere’ye geçmek için bekliyor. Neden İngiltere? ‘Sosyal devlet, iş bulma koşulları, eğitim koşulları daha iyi…..’.

Kucağında 10 aylık çocuğuyla çadırın kapısında bekleyen Feyyaz’ın eşi, geride bıraktıklarını özlediğini söylüyor. Kamp koşulları kadınlar için çok daha zor. Çadırlarından hemen hemen hiç çıkmıyorlar. ‘Daha iyi bir yaşam için çıktık yola, şimdiki durumumuza bir bak. İnsanlıktan çıktık burada.’ diyor titreyen sesiyle.

Calais: Ortadoğu’da Umudu Yitirilmişlerin, Avrupa’nın Göbeğinde Umut Arayışı 1

Dünyayı düşünorum.. Umarım herkes eşit bir şekilde muamele görür..

Umudu diri tutanlar…

19 yaşındaki Fuad doğuştan özürlü. Deynekleriyle iki aylık yolculuktan sonra kampa varmış. Türkiye, Yunanistan, Sırbistan, Macaristan, Avusturya… denizden, ormanlardan o deyneklerle Calais’e varmış. Bir arkadaşıyla bir tane karavan gibi bir yerde kalıyor. Karavanı diğer çadırlara göre çok daha konforlu. Yüzü gülüyor, umutsuz değil. Buraya kadar vardım, 1 kilometre sonrası İngiltere, elbet geçeceğim bir gün’ diyor Fuad.

Kobaneli Doktor!

Kampın güneyinde dalgalanan Kürdistan bayrağına doğru gidiyoruz. Bir çadırın içerisinde yumurta pişirmiş yiyen 4 genç. En küçüğü 16, en büyüğü 35 yaşında. 35 yaşındaki Ahmed Kobaneli, doktormuş kendisi. Daiş saldırılarının yaşandığı günden bu yana yollarda. Uzun bir süre Türkiye’de kalmış. Daha sonra 1 aylık yolculuktan sonra Calais’e varmış. 3 aydır da Calais’te bekliyor. Neden İngiltere sorusuna; ‘Eğitim daha iyi, bir de ben İngilizce biliyorum, başka bir ülke de yeniden dil öğrenmek istemiyorum.’ Ahmed kendisine bir ay daha zaman vermiş. Bu bir aylık zaman içerisinde geçemezse Almanya’ya istemeyerek te olsa gidecek.

Kamptaki Rojavalı sayısı 20 civarında. Çok sayıda Arap olsa da Suriyeli Kürtler çok fazla oraya gelmeyi tercih etmiyor.

Her hafta tekrarlanan başarısız denemeler!

Kampta bekleyenlerin bazıları ‘Uluslararası toplum bize çare bulur, İngiltere bize kapıları açar’ diye sadece beklerken, bir kısmı her hafta bir deneme yapıyor. Özellikle İngiltere’ye geçen kamyonlar üzerinden yapılan denemelerin yüzde 85’i sonuçsuz kalıyor. İnsan kaçakçılarının da yoğun çalışmaları var kampta. Kişi başı 8 bin sterlin alan çeteler kendilerine İngiltere garantisi veriyor.

Bu yazıyı yazdığımız saatlerde Fransız polisin saldırıları devam ediyor. Boşaltma işlemi kampın en kuzeyinden, yani Kürtlerin olduğu bölgeden başlamış durumda. Daha iki gün önce ziyaret ettiğimiz çadırların çoğunun alevler altındaki görüntüleri sosyal medyaya düşüyor.

Avrupa’nın göbeğinde bir utanç sembolüdür artık Calais.

Hukuksuzluğun,

Aidiyetsizliğin,

Eşitsizliğin,

Dengesizliğin,

Ayıbın,

İnsanlıktan çıkmışlığın sembolüdür Calais artık…

 

Aladdin Sinayiç-Calais

Calais: Ortadoğu’da Umudu Yitirilmişlerin, Avrupa’nın Göbeğinde Umut Arayışı 1

Calais: Ortadoğu’da Umudu Yitirilmişlerin, Avrupa’nın Göbeğinde Umut Arayışı 1

Calais: Ortadoğu’da Umudu Yitirilmişlerin, Avrupa’nın Göbeğinde Umut Arayışı 1

Calais: Ortadoğu’da Umudu Yitirilmişlerin, Avrupa’nın Göbeğinde Umut Arayışı 1

Calais: Ortadoğu’da Umudu Yitirilmişlerin, Avrupa’nın Göbeğinde Umut Arayışı 1

Calais: Ortadoğu’da Umudu Yitirilmişlerin, Avrupa’nın Göbeğinde Umut Arayışı 1

Calais: Ortadoğu’da Umudu Yitirilmişlerin, Avrupa’nın Göbeğinde Umut Arayışı 1

Calais: Ortadoğu’da Umudu Yitirilmişlerin, Avrupa’nın Göbeğinde Umut Arayışı 1

Calais: Ortadoğu’da Umudu Yitirilmişlerin, Avrupa’nın Göbeğinde Umut Arayışı 1

 

CATEGORIES
TAGS
Share This