Bu ateş şiir mısralarındaki ‘yokluğun bir kor ateş gibi içimi yakıyor’ ateşi gibi bir ateş değil.
Ateşin bulunması sürekli insanlık tarihi açısından bir dönüm noktası olarak tarif edilir. Acaba ateşi bulanlar bir gün o ateş ile insanların canlı canlı yakılacağını bilselerdi, insanlık açısından su ve hava kadar ihtiyaç duyulan ateşi bulmamazlıktan gelirlermiydi…?
Daiş barbarları tarafından canlı canlı yakılan Ürdünlü Pilotun görüntüleri internet aracılığıyla bir anda tüm dünyaya yayıldı. Ben kendim ilk defa bir insanın canlı canlı yakılışını izledim. Etkisinin yıllarca üzerimden geçmeyeceğini bildiğim halde, Muaz’ın alevler bedenine vardığındaki kıvranışları her gün gözlerimin önünde canlanacağını bildiğim halde, her ateş gördüğümde Muaz’ın o demir kafeste alevlere direnişini tüm benliğimle hissedeceğimi bildiğim halde izledim videoyu. O acıyı hissetmek istedim, ancak o acıyı tüm benliğimle hissettiğimde nefretim daha da büyüyecekti…!
Kuran’da ateş ile ilgili yüzlerce ayet vardır. Baştan sonuna kadar insanlar ateşte yakılmak ile tehdit edilir. Onların Allahı ‘ölümden sonraki sonsuz yaşamda’ sonsuz bir kızgın cehennem ateşinde onları yakmakla ile tehdit ederken, kendileri Allah’tan bir adım öne geçip, daha ölmeden bu ‘cezayı’ uygulamaya kalkmışlardır.
Bizler Allah adına insanların canlı canlı yakılmasına yabancı değiliz. 93 yılında Allah u Ekber melodisi eşliğinde Madımak oteli üzerinden yükselen alevler an gibi hafızalarımızda canlıdır. Canlı canlı yakılan 33 Can’ın çığlıkları Allah’ın Ekber sesi arasında kayboluyordu. Madımak’taki Allah u Ekber’ciler, Muaz’ı yakan Allah u Ekbercilerin abileridirler.
Sadece İslam mı ateş ile insanları sınayan! Tabi ki onlar da Hristiyan abilerinden bu işi öğrendiler. Onların Katolik abileri de Ortaçağ karanlığında yüzbinlerce insanı Engisizyon mahkemelerinin verdiği kararlar sonucunda diri diri yaktılar. İtalyan filozof Bruno ‘Evrende dünyadan başka gezegenler de vardır’ dediği için Roma’da kurulan engizisyon mahkemesinin kararıyla önce dili kesilir, sonra da diri diri yakılır.
Dine paralel olarak Faşizm de aynı şekilde kendi ile benzeşmeyeni diri diri alevlere teslim etmektedir. Nazi ölüm kamplarında öldürülen 10 milyon insandan birçoğu fırınlarda diri diri yakılarak katledildiler. 1960 yılında Amude sinemasında 283 Kürt çocuğu diri diri yakılarak faşizme kurban edildiler. Yine 1993 yılında TC askerleri Muş’un Vartinis köyünde yaşları 1 ile 13 yaşında olan 6 çocuk ile birlikte anne ve babalarını diri diri yaktı. 2000 yılında F Tipi zindanlarına karşı direnen tutsaklardan 33 tanesi infaz edilmişti, bunlardan birçoğu diri diri yakılmıştı. Bedeninin yarısı yakılmış bir kadın tutsağın ‘bizi diri diri yaktılar’ çığlığı çoğumuzun kulaklarında halen çınlamaktadır.
Bu ateş şiir mısralarındaki ‘yokluğun bir kor ateş gibi içimi yakıyor’ ateşi gibi bir ateş değil.
Bu ateş gerçek…
Parmağın ucunun sıcak sobaya değip yandığı ateşten çok daha gerçek bir ateş…
Aras Ararat