Britanya Kürt Halk Meclisi’nden ‘deprem yardımları’ uyarısı
Britanya Kürt Halk Meclisi, yardımların demokratik kitle örgütleri ve Re-Built Vakfı ile Heyva Sor üzerinden sürdüğünü hatırlatarak, “Ancak, bilinen kurumlar dışında bir çok kesim ve şahıslar tarafından da yardım toplandığını gördük ve biliyoruz. Bu noktada halkımızın, bu gibi kesimlere karşı dikkatli olmalarını ve güvenilir kurumları esas almalarını belirtme gereğini duyuyoruz” dedi.
KCDK-Başur, Jiyan Kadın Meclisi, Devrimci Gençlik Hareketi (TCŞ) gibi birçok Kurdistani yapıyı içinde barındıran Britanya Kürt Halk Meclisi, Kurdistan merkezli deprem felaketine ilişkin bir deklarasyon yayımladı.
‘HALKIMIZI FAŞİST REJİMİN İNSAFINA BIRAKAMAYIZ’
Deklarasyonda şöyle denildi:
“6 Şubat’da Pazarcık ve Elbistan merkezli yaşanan deprem, Türkiye’nin Güney Batısının nerede ise tamamını etkisi altına alarak on binlerce insanımızın ölümüne ve yaralanmasına yol açtı. Deprem felaketinin yaşandığı bölgelerde yüz binlerce insanımız evsiz ve barksız kaldı. Halkımızın yaşadığı acıları tüm boyutlarıyla her gün izleyerek yaşıyoruz ve yaşamaya devam ediyoruz. Bu depremden etkilenen halkımızın acılarını paylaşmak ve yaralarını sarmak, barınma ve diğer ihtiyaçlarını karşılamak için dayanışma yardımlarını başlattık ve bu çalışmayı sürdürmeye devam ediyoruz. Elbetteki bu konuda halkımızı faşist soykırımcı rejimin insafına bırakamayız.
Toplanan yardımları hızlı ve düzenli bir tarzda ülkedeki kurumlarımız üzerinden, depremden etkilenen ailelerimize ulaştırdık ve ulaştırmaya devam ediyoruz. Yaptığımız çalışmayı maddi yardım toplamayla sınırlı tuttuk. Erzak, giyim, sağlık malzemesi vb. gibi malzeme yardımı toplamayı esas almadık, çünkü bu gibi malzemeleri halkımıza ulaştırma konusunda ciddi engellemelerle karşılaşacağımızı düşünerek böyle bir çalışmayı yapmadık. Bu durumu daha önceki deneyimlerimizde yaşadık ve neticede bu süreçtede böyle bir çalışmayı yapan kesimlerin engellendiğini gördük. Maddi yardım çalışmasını Kürt Halk Meclisi ve diğer demokratik kurumlarla birlikte sürdürmeye devam ediyoruz. Bu konuda hem banka ve farklı vakıf hesapları üzerinden, hemde elden Heyva Sor makbuzları karşılığında yardım toplamayı sürdürüyoruz. Ancak, bilinen kurumlar dışında bir çok kesim ve şahıslar tarafından da yardım toplandığını gördük ve biliyoruz. Bu noktada halkımızın, bu gibi kesimlere karşı dikkatli olmalarını ve güvenilir kurumları esas almalarını belirtme gereğini duyuyoruz.
Diğer bir konu da, soykırım rejiminin temsilini yürüten AKP-MHP iktidarının, yaşanan bu büyük felaketi de ülkeyi boşaltma gerekçesi olarak ele aldığı görülmüştür. Depremin gerçekleştiği ilk iki gün gerekli çalışmayı yapmayarak, can kaybının ve yaralanmaların daha çok artmasına vesile olmuştur. Yıllardır halkımıza karşı yürüttüğü düşmanlık hukukunu sürdürmeyeyi esas aldığı net olarak görülmüştür. Öyleki, bazı devletlerin ve uluslararası yardım kuruluşlarının Rojava Kürdistanında felaketten etkilenen halkımıza yapmak istediği yardımları, kapalı olan Semalka sınır kapısının açılması için yapılan girişimlere yönelik Güney Kürdistan hükümeti üzerinde baskı kurarak engellemiştir. AKP-MHP soykırımcı rejiminin temsilcileri, bu konuda yapılan tartışmalara yönelik basına ve halka yaptıkları açıklamalarda ırkçı saiklerle halkımıza yönelik besledikleri düşmanlığı gizleme gereği bile duymamışlardır. Kürdistanı kürtsüzleştirme politikası bu süreçte en kirli bir şekilde devreye konuyor.
Soykırımcı faşist rejim bir asırdır Kürdistan’da halkımıza karşı amansız bir soykırım siyasetini sürdürmektedir. Yaşanan deprem felaketini de fırsata çevirerek bu kirli emelinde sonuç almaya çalıştığını, yaşadığımız son bir kaç gün içerisinde net olarak gördük. Farklı oyun ve entrikalarla halkımız, kendi topraklarından koparılarak göçe teşvik edildiği ve felakette, ailelerini kaybeden çocukların “koruyucu aile” adı altında Türkiye’nin farklı kentlerine dağıtarak, özünden, kültüründen ve kimliklerinden koparılmak istendiği görülmüştür. Tabiki bu duruma sessiz ve duyarsız kalamayız. Özellikle Britanya’da yaşayan halkımızın büyük bir bölümü deprem felaketinin yaşandığı Türkiyenin Güney Batısındaki ailelerimizin yakınlarıdır. Bu durumda öncelikle, felaketten dolayı halen enkaz altında olan ailelerimizin kurtarılması ve kurtarılan ailelerimizin sağlık, barınma ve zaruri ihtiyaçları karşılanmalıdır.
Ancak faşist ve soykırımcı rejimin Kürdistanı kürtsüzleştirme politikasına karşı ailelerimizi bilinçlendirme ve kendi yurtlarında kalma çalışmasını yapmalıyız. Bilindiği gibi Türkiye coğrafyasının nerede ise geneli deprem fay hattı üzerindedir. Ancak doğal afetlere karşı tedbir alma ve oluşacak zararı önlemek için imkanlar varken rantçı, talancı ve soykırımcı rejim bu imkanları bir avuç kesimin hizmetine koymaktadır. Yani bu felaketin yarattığı yıkım ve acılar da yine bu soykırımcı rejimin politikalarından kaynaklanmaktadır. O açıdan soykırımcı rejimin bu iğrenç uygulamalarına izin vermemeliyiz. Bu uygulamanın önüne geçmek için Britanya’da yaşayan tüm halkımız duyarlı yaklaşmalı ve ülkedeki yakınlarını arayarak bilinçlendirme çalışmasını geciktirmeden yürütmelidir.”