Birleşik Krallık Parlamentosu Tek Ses Oldu: Türk Devletinin İşgal Girişimlerini Asla Kabul Etmiyoruz!

Birleşik Krallık Parlamentosu Tek Ses Oldu: Türk Devletinin İşgal Girişimlerini Asla Kabul Etmiyoruz!

Türk devletinin Kuzey-Doğu Suriye’yi işgal girişimlerine Birleşik Krallık siyasetçileri büyük tepki verildi. Aynı saatlerde Birleşik Krallık Parlamentosunun hem Lordlar Kamarasında, hem de Avam Kamarasında Türk devletinin işgal girişimleri konulu oturumlarda saatler süren tartışmalarda Türk devletinin durdurulması çağrısı yapıldı. İktidar partisinden milletvekillilerin de içinde bulunduğu tüm partilerin milletvekilleri özel oturumda söz alarak Türk devletinin işgal girişimlerini ve ABD’nin çekilme kararına sert bir şekilde karşı çıkarak hükümete acil adım atma çağrısı yaptı. 

 

Son dönemde Brexit dışında bir şey konuşmayan Birleşik Krallık (BK) parlamentosu, Türk devletinin Kuzey-Doğu Suriye’yi işgal girişimlerini acil bir şekilde gündemine aldı. İktidardaki Muhafazakar Parti milletvekillerinin de içinde olduğu BK Parlamentosunda temsil edilen İşçi Parti, Plaid Cymru, Liberal Demokrat Parti, İskoç Ulusal Parti ve bağımsız milletvekilleri oturumda söz alarak, Kürtlerin ihanete uğradığını ve bunun karşısında sessiz kalmanın utanç kaynağı olduğunu vurguladılar. Lordlar Kamarasında yapılan oturumda eleştirilere ve sorulara Devlet Bakanı Lord Ahmad cevap verirken, Avam Kamarasındaki oturumda da soruları Ortadoğu’ya bakan Uluslararası Kalkınmadan sorumlu devlet bakanı Andrew Murrison yanıtladı. Yine aynı gün yapılan Uluslararası Kalkınma Komitesi toplantısında gündem Türk devletinin işgal girişimleri ve ortaya çıkartacağı sonuçlar oldu. 

 

Hükümet sözcüsü eleştiriler ve sorular karşısında bir hayli zorlandı

Parlamentodaki oturumda hükümet adına sorulara cevap veren devlet bakanı Andrew Murrison hem kendi partisinden hem muhalefet partisinde onlarca milletvekilinin sert eleştirileri ve sorularına tek tek cevap vermede bir hayli zorlandı. Aynı cümleleri defalarca tekrar eden Murrison, BK hükümetinin Kürtlere ihanet etmediğini, halen QSD ile birlikte çalıştıklarını, ve Türk devletinin iyi bir müttefik olduğunu ama olası bir askeri harekatı tasvip etmediklerini ve bunun karşısında duracaklarını en az 30 defa tekrarladı. 

 

‘‘Türkiye’nin askeri olası bir askeri harekatı, QSD’nin dikkatlerini başka yere çekecektir. Böylesi bir durum ülkemizin de güvenliğini de riske atacaktır, Kesinlikle böylesi bir askeri harekatı desteklemiyoruz. Bunun için birçok nedenimiz var. Sosyal mühendislik hesabı yaparak bir etnik temizliğe ve demografik değişime açık bir şekilde karşı duracağız. Prensipte hata, pratikte felaket olacaktır. Bunu engellemek için elimizden geleni yapacağız. Omuz omuza savaştıklarımızı yüzüstü bırakmayız. Yalnız hareket edemeyiz, uluslararası koalisyon ile birlikte hareket etmeliyiz. Türkiye BK için çok önemli bir müttefik. Türkiye’ye bu konuda çok açık olduk, tek taraflı bir askeri harekata girişmemeli. Böylesi bir harekat bölgeyi istikrarsızlaştırır ve DAİŞ ile mücadeleyi sekteye uğratır.’’ 

 

Kürt halkının verdiği büyük bedellere ihanet ediliyor

Parlamentoda yapılan oturumda söz alan milletvekillerinden İşçi Partili Gölge Dışişleri Bakanı Emily Thronbery Kürt halkının DAİŞ’e karşı verdiği savaşta 11 bin yiğit savaşçısını yitirdiğini ve Türk devletinin işgal girişimlerine yeşil ışık yakmanın sadece Kürtleri terketmek olmadığını aynı zamanda verilen bu büyük bedellere bir ihanet olduğunu söyledi.

 

‘‘Ortadoğu’daki savaşta eski bir kural vardır. ‘Öyle ya da böyle Kürtler hep satılacaktır ve ihanete uğrayacaktır.’ Belki de Trump bu eski kuralı çok zalimce bir şekilde takip ediyor. Burada ve Birleşmiş Milletlere de bunu net bir şekilde söylemeliyiz; bu sefer buna izin vermeyeceğiz! Trump yönetiminin Kuzey Suriye konusunda Türkiye ile antlaşması tam bir rezalet, Kürt toplumunu kendi kaderine bırakmak ve tehlikeli yeni bir savaş cephesi açmak kabul edilemez. Kürt halkı Kuzey Suriye’de DAİŞ’e karşı en zor savaşı verdi, ve büyük bedeller ödedi. Trump’ın çekilme kararı sadece Kürtleri terk etmek değil, aynı zamanda verdikleri bedel ve emeklere ihanettir.’’

 

Türk devleti etnik temizlik yapmayı planlıyor

Thronbery konuşmasının devamında, ‘‘Kürtlerin anayasa yapım komitesinde yer alıp kendi gelecekleri ve hakları ile ilgili söz sahibi olması için Birleşik Krallık hükümetinin acil harekete geçmesi lazım. Yine aynı zamanda Kürt yerleşim yerlerine farklı etnik gruplardan mültecileri getirmek isteyen Türkiye’nin etnik temizlik planlarına karşı durmak gerekir. Hükümeti acil olarak BM Güvenlik Konseyine ve Atlantik Konseyine önerge sunarak Türkiye’nin askeri harekatını yasaklama kararı almasını sağlama çağrısı yapıyorum.’’

 

Kürtlere sırt çevirmemeliyiz

Muhafazakar Parti milletvekili Tobies Ellwood da Türk devletinin etnik temizlik planlarına dikkat çekerek şunları belirtti;

‘‘Kürtler DAİŞ’e karşı savaşta bizim sahadaki tek ortağımızdı. ABD’nin çekilmesiyle onları Türkiye’nin saldırılarıyla yüz yüze bırakıyor ve sırt çeviriyoruz. Böylesi bir durumda Kürtler kendi topraklarının savunması için savaşacaklardır. Türkiye 3 milyon Suriyeli mülteciyi yaratmak istediği 30 kmlik güvenli bölgeye taşımak işstemektedir. Bu etnik temizlik anlamına gelecektir. Afganistan, Irak ve Libya’dan dersler çıkarmalıyız. Türkiye’nin işgal girişimlerine karşı hükümet nasıl bir adım atacaktır? Türkiye işgal ederse, SDG buna karşım direnecektir, böylesi bir durumda DAİŞ’lilerin kaldığı kamp ve hapishanelerde güvenlik açığı oluşacaktır. Böylesi bir durumda binlerce DAİŞ’li kaçacaktır.  Dünya daha karmaşık ve tehlikeli bir hal alıyor. Uluslararası toplum birlikte hareket etmeli.’’ 

 

Böylesi bir saldırıyı kendimize yapılmış sayarız

Muhafazakar Parti milletvekillerinden Duncan Smith ise ‘Türklere açık bir şekilde, böylesi bir saldırıyı kendimize yapılmış sayarız denilmeli’ dedi. 

 

‘‘Türkiye’nin işgal tehditlerine karşı daha yüksek sesle ve daha açık bir şekilde durmalıyız. Bu çok büyük ve ciddi bir sorun. DAİŞ’e karşı en büyük müttefiğimizi Türkiye’nin hatırına yalnız bırakmak ve ihanet etmek asla kabul edilemez. Sadece ABD’ye değil tüm topluma şunu net söylemeliyiz; biz bunun karşısındayız, özellikle de Türklere açıkça; eğer tehditlerini pratiğe sokarlarsa, Kürtlere olduğu kadar, bunu kendimize yapılmış saldırgan bir tutum olarak kabul ederiz denilmeli.’’ 

 

Kürtlerin bir kez daha arkadan bıçaklanmasına izin verilmemeli

İşçi Partili Galler milletvekili Ann Clywd,  Kürt halkının tarihte birçok sefer ihanete uğradığını ve bunun halen devam ettiğini belirterek, bu durumda kendi sorumluluklarının da olduğunu ifade etti. 

‘‘Daha önce birçok sefer olduğu gibi Kürtler bir kez daha arkadan bıçaklanıyor. Mevcut durumda bizim de sorumluluğumuz var, ve bunun için ayağa kalkmalıyız. Eğer bir şey yapmazsak Kürtleri ölüme terk ediyoruz anlamına gelecektir.’’ 

 

Türkiye’ye yeşil ışık yakmak kalleşliktir

Muhafazakar Parti milletvekili Julian Lewis, Türkiye’ye yeşil ışık yakmanın kalleşlik olduğunu vurguladı. 

‘‘Sorun ABD’nin 50 askerini çekmiş olması değildir. Eğer bizim müttefikimize saldıracak İslami rejimle yönetilen Türkiye’ye yeşil ışık yakılmışsa bu aktif bir kalleşlik ve ihanet olur. Bu 1944’te Stalin’in Hitler’e yeşil ışık yakması gibi olur.’’ 

İskoç Ulusal Parti milletvekili Stephen Gethins ise yaşanan durumun bir ihanet olduğunu vurgulayarak ‘böylesi bir ihanetten sonra bölgede hangi güç bizimle işbirliği yapar?’ diye sordu. 

 

DAİŞ’e karşı savaştılar diye sahip çıkmak yeterli değil

Kısa bir süre önce kalabalık bir heyet ile Rojava’yı ziyaret eden İşçi Partili milletvekili Lloyd Russel Moyle ise Rojava sisteminin demokratik yapısına vurgu yaptı. 

‘‘Sadece DAİŞ’e karşı savaştılar diye sahip çıkmak yanlış. Demokrasi, cinsiyet özgürlüğü ve eşitliği temelinde inşa edilen bir sistemden bahsetmemiz gerekiyor. Birleşik Krallık hükümetinin Türkiye ile tüm istihbarı paylaşımlarını durdurması çağrısı yapıyorum.’’ 

 

İşçi Partili milletvekili Kevin Brennan ise, ‘‘Kürtleri arkadan bıçaklamak sadece ahlaki bir hata değil, aynı zamanda stratejik bir hata. Bu durumda suç ortağı oluruz. Çok daha gür bir ses çıkarmalıyız.’’ diye konuştu.  

 

Sadece stratejik bir hata değil, insani bir sorun

İktidardaki Muhafazakar Parti milletvekili Bob Blackman ise yaptığı konuşmada ABD’nin çekilme kararının sadece stratejik bir hata olmadığını aynı zamanda ortada insani bir sorun olduğunu belirtti. 

‘‘En iyi müttefikimiz ABD, Suriye’deki müttefikimiz Kürtleri, diğer bir müttefikimiz olan Türk devletinin saldırılarına karşı yüzüstü bırakmıştır. Bu sadece stratejik bir hata değil, aynı zamanda insani bir sorun. Bu durumda dünyaya şu mesajı veriyoruz; eğer ABD veya İngiltere’ye güvenirseniz ihanete uğrarsınız.’’ 

 

Muhafazakar Parti milletvekillerinden Richard Drax ise, ‘‘Çekilme kararı yiğit müttefikimiz Kürtlere karşı kesinlikle aktif bir ihanettir. Bu yiğit insanların televizyon ekranlarımızda hayatları için savaştıklarını izlemek istemiyoruz.’’ dedi. 

 

Değişim İçin Bağımsız Grup üyesi milletvekili Mike Gapes konuşmasında, ‘‘Mevcut durum Suriye rejimine yardım eden Rusya ve İran’ın güçlendirecektir ve tek söz sahibi yapacaktır.’’ 

 

Kürtler biz ölmeyelim diye öldüler

İskoç Ulusal Parti milletvekili Peter Grant ise yaptığı değerlendirmede Türk develetinin işgal girişimlerini durdurmak için daha fazla çaba sarf etme çağrısı yaptı. ‘‘Kürt halkı 11 bin evladını bu savaşta yitirdi, binlercesi yaralandı. Bu sadece onların savaşı değildi, aynı zamanda bizim ölmememiz için öldüler. Türkiye’nin olası saldırısını engellemek için daha fazla çaba sarf etmeliyiz.’’ 

 

İşçi Parti milletvekili Luke Pollard, Türkiye’nin olası bir askeri harekatında İngiliz silahlarının kullanılmayacağı konusunda hükümet bir garanti vermesi çağrısı yaptı. 

 

Aynı zamanda NATO Parlamenterler Meclisi başkanı olan milletvekili Madeline Moon 11-14 Ekim tarihlerinde Londra’da yapılacak NATO Parlamenterler Meclisinde bu konuyu detaylı bir şekilde gündeme getirip tartışacaklarını ifade etti. 

Demokratik Birlik Partisi milletvekili Jim Shannon ise yaptığı değerlendirmede Kürtlerin ihanete uğradığını, Türk devletinin yıllardır Kürtlere karşı savaş halinde olduğunu ve şuan masum sivil insanların, kadın ve çocukların büyük bir tehlike altında olduğunu ifade etti. 

Parlamentonun Avam Kamarasında iki saat süren oturumda milletvekilleri Chris Stephen, Tom Dugendhat, Mary Robinson, Adam Holloway, Alistair Burt, Thangham Debbonaire, Bob Seely, Stephen Twigg, Allison McGovern, Crispin Blunt, Joanna Cherry, Jamie Stone, Henry Smith, Kate Osamor, Matthew Offord, Jonathan Edwards, Katherine West ve Jessica Morden da söz alarak, Türk devletinin işgal girişimlerini sert bir dille eleştirerek BK hükümetine sorumluluk alma çağrısı yaptı. 

 

Lordlar Kamarası: Hiç mi utanç duymuyoruz?

Birleşik Krallık Parlamentosunun Lordlar Kamarasında yapılan oturumda da Türk devletinin işgal girişimlerine sert bir şekilde karşı çıkarak, Türk devletine yeşil ışık yakmanın utanç verici olduğu ifade edildi. 

Oturumda söz alan Lord Hannay, ‘‘Evet her ne kadar bunu istemesek te çekilme kararı ve hakkı ABD’nin kendisindedir. Bu oluşan durumdan gerçekten hiç mi utanmıyoruz? DAİŞ ile savaşta büyük bedeller ödeyen bir ortağımızın yine en büyük müttefiğimiz olan ABD tarafından ihanete uğramasından utanmıyor muyuz?’’ dedi.  

Söz olan bir diğer lord, Lord Kerr de yine ‘Kürtlere ihanet etmekten hiç mi utanç duymuyoruz?’ diye sordu. 

 

Türk devletinin askeri müdahalesini kesinlikle desteklemiyoruz

Yapılan oturumda Lordların soru ve eleştirilerine devlet bakanı Lord Ahmad cevap verdi. 

‘‘Türkiye’nin askeri operasyonu ile ilgili ABD ile görüşme halindeyiz. ABD’li müttefiklerimizin bize verdiği bilgi Türkiye’nin saldırısını onaylamadıklarıdır. Türkiye’nin askeri bir operasyonu bölgeyi istikrarsızlaştıracaktır, Vazgeçilmelidir. Biz de tüm dikkatlerin DAİŞ ile mücadeleye verilmesi gerektiğini savunur, bu çerçevede müttefiklerimizle çalışmaya devam edeceğiz. 

‘‘Türk devletinin tehditleri büyük endişe uyandırmaktadır. QSD, DAİŞ’in yenilmesinde anahtar müttefikimizdir. Yaratılan güven ortamı kesinlikle bozulmamalıdır. Bu noktada ve bölgeye istikrar getirmeye çalıştığımız bir dönemde, koalisyon ortaklarımızın (SDF) yanında durmalıyız. DAİŞ coğrafik olarak yenilse de ideolojik olarak halen yenilmiş değildir. Tüm bölgeye istikrarı getirmek için çaba harcamaya devam edeceğiz. 

‘‘Bir kez daha çok açık bir şekilde belirtmek isterim ki Türkiye’nin askeri müdahalesini kesinlikle desteklemiyoruz. SDF gerekli desteği almaya devam etmektedir. 

40 binden fazla DAİŞ’li ve aileleri kalıyor bu kamplarda, ve sorun Suriye veya bölgeyi de aşan büyüklükte. Tüm dünyayı ilgilendiren bir konu ve olası sonuçlarına hazır olmalıyız. 

Suriye ve Irak’ta gerekli destekleri sunduk. Bulundukları tüm devletlerde temsil edilmeleri için çaba harcıyoruz. 

Kürtlere ihanet eden biz değiliz, çekilme kararı veren ABD’dir. Biz SDF ile çalışmaya ve bölgeye istikrar getirmek için çaba sarf etmeye devam ediyoruz.’

CATEGORIES
TAGS
Share This