Balkondaki Mülteci:Unutmayacağım, Affetmeyeceğim!

Balkondaki Mülteci:Unutmayacağım, Affetmeyeceğim!

“Bugün, Birleşmiş Milletler insan hakları sistemi ve benim için çok önemli bir zafer. Ancak bu zafer, mahkumiyet kararı olmadan zindanda, ev hapsinde ve beş yıldır bu elçilik binasında geçen güneşsiz günleri silmeye yetmeyecek. Yedi yıldır bensiz büyümek zorunda bırakılan çocuklarımın acısını silemeyecek. Bu, benim unutabileceğim, affedebileceğim bir şey değil. Yolumuz daha uzun, gerçek savaş daha yeni başlıyor”

 

 

Bu sözler, tam beş yıldır Londra’nın merkezindeki Knightsbridge’te bulunan 6 katlı kırmızı tuğlalı binanın birinci katında bulunan beyaz balkonundan, bazen de pencerelerinden gördüğümüz 46 yaşındaki Avusturalyalı Julian Assange ait. Ekvador’un Londra büyükelçiliğinde mülteci olarak yaşayan Assange’ın Cuma günü o balkondan yaptığı on dakikalık konuşmada sarf ettiği bu sözler içindeki isyanın ve kızgınlığın tercümesi.

‘Adaletin olmadığı yerde, ahlâktan bahsedilemez’ demişti Fransız yazar bundan tam beşyüz yıl önce. Maalesef halen adaletsiz bir dünyada, ahlaktan bahsedemeden yaşıyoruz. Beşyüz yıl sonra (tabi son gaz tükettiğimiz dünya’nın ömrü yeterse) bu zamanın ahlaksızlıklarının yazıldığı tarih kitaplarından eğitim görecek yeni nesiller. Yeni nesiller bu kitaplarda yazılanların kendi yaşadıklarının yanında lafı edilmez mi bulacak, yoksa gerçekliğine inanamayacağı kadar adaletli bir dünyada mı yaşıyor olacaklar bilemiyoruz.

Kendi ülkemin adaletsizliklerini yazmak zor geliyor artık. Yaşanan barbarlığa giydirebilecek kelimeler bulamıyor, cümlelerim yetersiz kalıyor. Mesela sadece oğlunun kemiklerini almak için 85 gün boyunca bedenini açlığa yatıran Kemal Amcaların, 22 yıldır yorulmadan Galatasaray Meydanı’nda her hafta çocuklarının akıbetini soran Cumartesi Anneleri’nin olduğu bir ülkenin adaletsizlikleri nasıl yazılabilir ki.

Bu yüzden bu sefer mülteci olarak yaşadığım bu ülkede, 5 yıldır başka bir ülkenin büyükelçiliğinde ofisten dönüştürülen bir odada gece yattığında aynı duvara bakan, sabah aynı duvarla uyanan, öğlen aynı duvara bakarak öğlen yemeği yiyen bir mülteciyi yazayım dedim. Adaletsizliği ifşa eden gizli belgeleri yayınlarken tanıdık onu. Dünya tarihinin en büyük sızıntı organizasyonu Wikileaks’ten…

‘‘Dünyanın pek çok yerinde iktidarda olan otoriter hükümetler, demokratik hükümetlerde artan otoriter eğilimler ve sorumsuz şirketlere verilen artan miktardaki güç yüzünden, bugün açıklık ve saydamlığa olan gereksinim her zamankinden daha fazladır. Wikileaks bu gereksinimi gideren bir araçtır.’’

1971 yılında Avusturalya’da savaş karşıtı bir aktivistin çocuğu olarak dünyaya gelen Julian Assange, daha 16 yaşındayken ABD’nin Pentagon, Savunma Bakanlığı, Deniz Kuvvetleri, NASA ve benzeri kuruluşlarını hackleyerek savaş ve nükleer karşıtı bir internet aktivisti olarak adını Mendax olarak duyurur.

Kurucularından ve baş editörlerinden birisi olduğu WikiLeaks, Küba’daki Amerikan üssü Guantanamo’da esirlere yapılan muameleye dair kurallar, Kenya’daki yargısız infazlar, Afganistan ve Irak savaşındaki sivil ölümlerine dair belgeler yayınladı.

2010’da Wikileaks’in teşhirinden sonra pisliklerinin ortalığa yayılmasını hazmedemeyen ABD, Julian Assange’a karşı savaş açtı. Bu savaşa ilk müttefik İsveç oldu. 2010 yılının Ağustos ayında İsveç’teki bir savcı Julian hakkında ‘cinsel taciz’ suçlamasıyla dava açtı. Ancak suçsuz bulunup dava düşürüldükten bir zaman sonra başka bir savcı davayı tekrar açarak Julian hakkında kırmızı bülten çıkardı.

7 Aralık 2010 günü hakkındaki ‘cinsel taciz’ iddialarıyla ilgili gönüllü olarak ifade vermeye gittiği Londra’daki polis merkezinde tutuklandı. 14 Aralık 2010 tarihinde çıkarıldığı duruşmada kefaletle şartlı tahliye edilen Julian Assange, 19 Haziran 2012 tarihinden itibaren bulunduğu Ekvador’un Londra Büyükelçiliği’ndeyken 16 Ağustos 2012 tarihi itibarıyla talep ettiği siyasi sığınma hakkı Ekvador hükümeti tarafından onaylandı.

Karara itiraz eden Birleşik Krallık hükümeti resmi olarak Ekvador hükümetini uyarmış ve Assange’ın ülkeden çıkmasına izin vermeyeceğini ve gerekirse elçilik binasına girileceğini açıkladı. Ama bu durum Viyana Sözleşmesi’ne aykırıydı. Elçiliğe giremeyen Birleşik Krallık hükümeti elçilik binası önünde 7/24 polis bekletti. Elçilik binası önünde Julian Assange tutuklamak için bekletilen polislerin maliyeti halkın cebine 12 Milyon Sterlin olarak yansıdı.

Geçtiğimiz Cuma günü İsveçli başsavcı Marianne Ny, Julian Assange hakkında 7 yıldır devam eden ‘cinsel taciz’ soruşturmasının düşürüldüğünü açıkladı.

Dosya düşürülmesine düşürüldü ama ABD halen onun peşinde. Metropolitan Polisi yakalama kararının halen geçerli olduğunu ve Assange’in binadan çıkması halinde yakalanacağını açıkladı.

Anlaşılan bir süre daha Julian Assange’i kırmızı tuğlalı binanın beyaz balkonundan görmeye devam edeceğiz.

CATEGORIES
Share This