Amara’nın Gülüşü

Amara’nın Gülüşü

Heval Amara bölüğünün de, taburunun da en genç üyesi. YPJ’nin gülen gözleri, Deriklidir kendisi. Üç yıldır YPJ saflarında DAİŞ’e karşı ön mevzilerde. Mevziler ve arkadaşları onun tek mutluluğu. Gülüşü ise adeta dünyalara mutluluk veren bir güçte. Günlerdir cepheye her gidip gelişimde Heval Amara’nın bulunduğu noktadan geçiyorum. Son birkaç gündür de Amara beni dış cepheden iç cephelerdeki noktaya götürüyor. Sırtında keleşi, yüreğinde inancı, kocaman kalbinde dünyaya sığamayacak insan sevgisi ve gülen güzel gözleri ile… Mayınlarla, tünellerle suikastçı çetelerle, intihar saldırısı yapan çetelerle dolu Reqa sokaklarında güvenliğimi sağlıyor. Beni dış cepheden çatışmaların olduğu iç cephelerdeki mevzilere ve çekimlerim bittiğinde yine güvenli bölgeye götürüyor. Yüzü hep gülüyor.

Erem Kansoy-Reqa

Beni her karşıladığında yanındaki YPJ’li arkadaşlarıyla kulaktan kulağa bir şeyler konuşuyor, yine gülümseyerek. Her karşıladığında ve her noktaya gittiğimizde önce bana su veriyor, sonra kendisi içiyor. ‘Aw (Kürtçede su)’ deyişimi komik buluyor.

DAİŞ çetelerinin operasyon yapacağını telsizinden duyuyor, gülümsüyor ve gözleri heyecan doluyor! Çünkü tüm kadınların özgürlüğü ve devrim için savaşıyor.

Geçtiğimiz gün dış cephede bulunan lojistik noktasına gitmiştim, sabahın erken saatleriydi. Amara kısacık boyu, küçücük elleriyle 100 kiloluk ağır metal güvenlik kapısını açmış, beni içeri almıştı. Artık beni ‘hello’ diye karşılıyordu, bense çok zayıf Kürtçemle  ‘ser çava, merhaba hevala min, rojbaş, iro çawanî’ diyordum.

Gözleri parıl parıl gülümsüyor

Heval Amara kömür gözleri parıl parıl parlayarak yine gülümsedi. Ona ön cepheye gitmek istediğimi söyledim. İki YPJ’li arkadaşıyla beni önce 300 metre ilerideki bir mevziye, ardından 800-850 metre ileride bulunan ve düşman hattında olan sıcak noktaya götürdü. Simsiyah gözleri kartal gibiydi ve küçücük ellerinde keleş adeta kayboluyordu; gözü düşman arıyor, eli tetikteydi… Gideceğimiz noktaya beni götürüp yine suyumu verdikten sonra mevzisindeki arkadaşlarının yanına gitti. Onların mevzisini görebiliyordum.

Yaklaşık iki saat sonra çetelerin yoğun havan bombardımanı başladı. Gözümün önünde olan Amara ve arkadaşlarının bulunduğu mevzinin etrafına adeta havan yağıyordu; yüreğim kan ağlasa da kameramı bırakmadım, çünkü Amara gülen yüzüyle silahını asla bırakmamayı öğretti bana. Uzun büyük lensimi, ağır kameramı gördüğü ilk gün, “bu ne, füze mi” diye yanındakilerle gülüşmüş, sonra bana “bu devrimde herkesin bir görevi var, bu devrimi ve mücadelemizi en iyi sen duyuracaksın, dünya bizi duyacak” demişti… Amara o gün ilk kez bana gülümsemeden bir cümle kurmuştu.

Ne mutlu ki çetelerin hiçbir havanı Amara ve arkadaşlarının bulunduğu mevziye isabet etmedi.

Keskin nişancıların fink attığı dakikalar!

Artık öğleden sonraydı, geri dönmem gerekiyordu… O gün sabah Reqa sokaklarında yürürken Heval Amara’yı çektiğim fotoğrafları gazetemize göndermem gerekiyordu. Bulunduğum noktadan çıktım, en yakın mevziye koşarak geçtim ve orada Heval Amara’nın beni lojistik noktasına geri götüreceğini söylediler. Bir iki saat onu bekledim, akşam üzeri olmuş, artık güneş inmeye başlamıştı. Tam da keskin nişancıların fink attığı dakikalar!

Heval Amara belirdi kapıda, yine gülümseyerek yüzüme baktı. Çoktan gitmemiz gerektiğini anlamıştım bir bakışıyla ve hemen hazırlanıp çıktık. Koşa koşa beni lojistik noktasına götürdü. O esnada lojistiğe yiyecek gelmişti. Nefes nefese kalsa da Amara yine unutmadı, bana önce suyumu verdi ve hemen oradaki arkadaşlarına kamyonu yüklemek için yardım etti. İşi bittiğinde dinlenirken fotoğraflarını çektim.

Devrimi yüreğinde hissedenler anlar

Zırhlı araç beni akşam gün batımı ile dış cepheye geri getirdi, burada Amara’nın fotoğraflarını gösterdiğim arkadaşlarım, “bu kadın arkadaş çok güzel gülümsüyor” dediler, bu kez ben de gülümsedim. Amara’nın gülüşü devrimi yüreğinde hisseden ve içinde gerçek sevgi taşıyan insanlarca fark edilebiliyordu sadece, bu benim tek mutluluğum olmuştu son günlerde.

Saatler geçti… Gece çetelerin havan saldırılarını duyabiliyordum. Amara aklımın ucundan bile geçmedi, çünkü emindim; kendini koruyabiliyor, üzerine gelen düşmanı ya imha ediyor ya da geri püskürtüyordu. Şehit haberi gelmişti, bulunduğum nokta aynı zamanda ilk yardım merkezi… Yaralılar da vardı. Kalabalık yaratmamak, doktorun işini rahatlatmak için pek de ortada dolaşmıyordum o gece. Arka bahçede arkadaşlarla sohbete dalmışken, acı acı çığlık atarcasına ambulans sesi uzaktan yaklaşıyordu. İçimden “bu normal değil” dedim, nedense ani bir reflekse koşarak ön tarafa geçtim, ambulans çığlığı içime zehir döküyor, yüreğimin eridiğini hissediyordum…

Amara’nın gülen gözleri kapalıydı 

Zırhlı ambulans hışımla tam önümde durdu, kapı açıldı ve ilk gördüğüm şey, Amara’nın gülen gözlerinin kapalı olduğuydu! Dünya bana haram olmuştu, ama kameramı bırakmadım, çünkü Amara da silahını bırakmamıştı… Arkadaşları koşarak onu indirip içerideki sedyeye taşıdılar. Kameramın daha iyi bir görüntü kaydetmesi için elimin sallanmaması gerekiyordu. İçimde depremler olsa da, elim kolum taş kesilmişti, Amara’yı hak ettiği şekilde görüntüleyebilmek için!

Amara sedyeye konulduktan kısa süre sonra hızlıca doktorların müdahalesi ile gözünü açtı. Kalleş bir çetenin kurşunu ayağına isabet etmişti, aynı zamanda çok yakınına bir havan düşmüş ve patlamanın etkisiyle baygınlık geçirmişti. Amara dakikalar sonra gözünü açtı, ayağına baktı, tam karşısındaydım, kafasını kaldırıp bana baktı ve gülümsedi. Heval Amara hep gülümsüyor!

Devrimci gülüşlerle dolu hikayemiz

Kısa süre sedyede kaldı, tüm arkadaşları sevince boğulmuştu çünkü Amara halen gülümsüyordu. Ona gülümsediği fotoğrafını gösterdim, yine gülümsedi, yaralıyken de. Benle fotoğraf çekti, doktoru da yanımıza almıştık. Artık Heval Amara’yla bir karede ölümsüzleşmişti, devrimci gülüşlerle dolu hikayemiz…

Faşizm mi, DAİŞ mi; mayın, keskin nişancı, bombardımanlar mı! Vız gelir, Heval Amara gülüp geçer! Kalleş kurşununuz yaralasa da Amara mevzisine döner.

Heval Amara ilk yardımı yapıldıktan sonra birkaç saat bizimle sohbet etti, dinlendi ve Hesekê’deki hastaneye sevk edildi. Giderken “geri döneceğim” dercesine cepheye doğru bakıyordu. Durumu iyi ve kısa süre sonra DAİŞ çetelerinin karanlık gecelerinde karabasanları olmak için geri dönecek.

Heval Amara Reqa’da gülüyor bugün. Yarın soysuzlara karşı diğer mevzilerde olacak ve onun bir gülüşü DAİŞ’leşen tüm zihniyetlerin çürümesine yetecek…

 

CATEGORIES
Share This