Alışveriş Çılgınlığına Kapılmanızın Sebebi: Diderot Etkisi

Alışveriş Çılgınlığına Kapılmanızın Sebebi: Diderot Etkisi

Denis Diderot Kimdir?

Diderot Etkisi, ismini, Fransız filozof ve yazar Denis Diderot’tan alıyor.

1713 ile 1784 yılları arasında yaşayan Denis Diderot, Aydınlanma Çağı’nın en önemli isimlerinden ve Romantizm akımının öncülerinden biriydi.

Halkı eğitmek ve geliştirmek amacıyla tasarlanan Ansiklopedinin baş editörü olan Diderot, 18. yüzyıl aydınlarının gelişmesinde ve topluma kazandırılmasında büyük role sahipti.

Yaşamı boyunca onlarca esere imza atan Diderot, felsefenin yanı sıra edebiyata da pek çok katkıda bulundu.

 

denis diderot by jean honore fragonard

Diderot Etkisi Nedir?

Diderot Etkisi, kısaca, satın aldığımız her yeni şeyin bizi başka yeni şeyler almaya teşvik ettiğini anlatmak için kullanılan bir kavramdır.

Neden ‘Diderot Etkisi’?

Denis Diderot, ‘Eski Sabahlığım İçin Pişmanlık’ isimli yazısında, içine düştüğü tüketim çıkmazını anlatmıştır.

Diderot, ihtiyaç duyulmadan satın alınan nesnelerin sebep olduğu tüketim çıkmazından bahseden ilk kişi olduğu için, bu çıkmaza ya da döngüye Diderot Etkisi ismi verilmiştir.

 

deniz diderot by Dimitry Levitzky

 

Diderot’un Deneyimi

Hikaye iki şekilde anlatılıyor: Birinde, sabahlığın hediye edildiği, diğerindeyse kendisinin satın aldığı ayrıntısına yer veriliyor.

Rus İmparatoriçesi Büyük Katerina, maddi sorunlar yaşadığını duyduğu Diderot’un kütüphanesini satın alır. Kütüphaneyi evinde tutmasını ister ve Diderot’u kütüphanecisi yaparak 25 yıllık maaşını peşin öder.

Bu yardım sonucunda borçlarını ödeyen ve rahata kavuşan Diderot, şık bir sabahlık satın alır (ya da bir arkadaşı tarafından Diderot’a şık bir sabahlık hediye edilir).

Diderot sabahlığı giydiğinde, evindeki eşyaların sabahlığa yakışmadığını, eski olduklarını ve sabahlığa uyum sağlamadıklarını düşünür. Bunun üzerine masasını, duvardaki resimlerini, koltuğunu değiştirir. Çok geçmeden evindeki eşyaların neredeyse tamamını yenileriyle değiştirmiştir, ancak yine borçlanmıştır.

İçine düştüğü durumu fark eden Diderot, onu ihtiyacı olmayan şeyler almaya iten dürtüyü ‘Eski Sabahlığım İçin Pişmanlık’ isimli makalesinde anlatır.

‘Neden saklamadım onu sanki? O bana alışmıştı, ben de ona… Vücudumun bütün kıvrımlarını sarıyordu. Diğeri kaskatı ve kolalı, beni hantal gösteriyor. Oysa eskisi tüm ihtiyaçlarımı karşılıyordu. Tozlanan kitapları eteği ile silebiliyordum. Üzerindeki çizgiler edebiyatı, yazarı, çalışan adamı anlatırdı. Oysa şimdi işe yaramaz bir zengin adam havası geldi üzerime. Kimse kim olduğumu bilmiyor. Onun içindeyken sakarlık etmekten korkmazdım. Eski robdöşambrımın mutlak efendisiyken yenisinin kölesi oldum… Saygı ve hayranlık duyduğum şu kıymetli giysiye lanet olsun. Nerede benim o eski, alelade kumaştan, mütevazı, rahat çaputum?… Dostlarım, eski dostlarınızı muhafaza ediniz. Dostlarım, varsıllığın size dokunmasından sakınınız. Benim durumum size ibret olsun. Yoksulluğun kendine has özgürlükleri vardır, zenginliğin de mahzurları… Hepsi bu değil dostlarım. Lüksün tahribatına, sürekli artan lüksün neticelerine bakın. Eski robdöşambrım, etrafımdaki diğer döküntülerle uyum içindeydi. Hasır bir sandalye; tahta bir masa; birkaç kitabı taşıyan bir eski kitaplık; çerçevesiz, isli birkaç gravür; bu gravürlerin arasında havaya kalkmış birkaç sıva parçası, bütün bunlar eski robdöşambrımla ahenkliydi. Şimdi her şey bozuldu, uyum, birlik ve güzellik yok oldu!’

Diderot Bütünlüğü

  • Satın aldığımız her yeni nesne, bulunduğu / kullanıldığı yerdeki diğer nesnelerle uyum sağlamaz.
  • Yeni nesne ile uyum ve bütünlük yaratması için eski ve yıpranmış diğer nesnelerin de yenileriyle değiştirilmesi istenir.
  • Nesnelerin gerçek etkisi ve değeri bir bütün içinde anlam ve işlevsellik taşır (Diderot Bütünlüğü).

Diderot Etkisinin Önemi ve Gestalt Yaklaşımı

Diderot Etkisi, hem tüm zamanlardaki alışveriş arzusunu hem de günümüzdeki tüketim çılgınlığını anlatması açısından kültürel antropolojide, psikolojide ve sosyolojide önemli bir yere sahiptir.

En basit şekilde kendimizi düşünelim. Modaya, çağa, belirli bir konsepte veya tarzımıza uymadığı sürece herhangi bir kıyafeti ya da eşyayı kullanmak istemiyoruz. Bu, Diderot Bütünlüğüdür.

Her alışverişin birbirini tetiklemesi, yani basit bir örnekle; yeni aldığımız elbiseye uygun ayakkabı, çanta, tokalar ve takılar ve hatta yeni bir mont almamızsa Diderot Etkisidir. Aldığımız yeni ayakkabıya, çantaya ve monta büyük olasılıkla ihtiyacımız yoktu. Alışverişin tamamı, bilinçli olarak düşünülmeden, bir uyum yakalamak amacıyla yapılmıştı.

Diğer bir yandan, benimsediğimiz kültür kodları, uyumu ve bütünlüğü dayatır. Bu da, satın alma ve sahip alma isteğimizi ve davranışlarımızı büyük ölçüde etkiler veya belirler. Çünkü, farkında olarak ya da olmayarak, bütünü elde etme arayışında oluruz.

İnsanın bütünlük arayışı, 20. yüzyılda ortaya koyulan Gestalt İlkeleriyle de paralellik gösterir: Bütünsellikle daha anlamlı ve değerli bir sonuca ulaşılır. İnsan, bütünlüğe erişmediği sürece eksiklik ve yoksunluk hisseder. Bunun sonucunda da bütünlüğü elde etmek için çaba gösterir.

Diderot Etkisinin İki Boyutu

  • Tüketici bir ürünü satın aldığında, bütünü tamamlamak için bu ürünle bağlantılı yeni ürünler satın alır.

Örneğin; yeni ev ve yeni mobilyalar, yeni bir elbise ve yeni aksesuarlar, terfi sonrasında o statüye uygun olduğunu düşündüğümüz yeni kıyafetler, vb.

  • Yeni satın almadan kaçınma da ikincil boyuttur. Kişi, bütünlüğü bozacağı kaygısıyla yeni ürün almama davranışı da geliştirebilir.

Diderot Etkisinin Alışveriş Alışkanlığı ile İlgili İki Varsayımı

  • Satın aldığımız ürünler karakterimizin bir parçasıdır, sosyal statümüzü ve kimliğimizi yansıtır. Diğer satın aldıklarımızı tamamlar.
  • Yeni aldığımız ve daha önce sahip olduklarımıza benzemeyen ürün için yeni bir grup oluşturmamız gerekir. Böylece, yeni ürünle bütün oluşturacak yeni başka ürünler satın almaya başlarız.

Diderot Etkisiyle Nasıl Başa Çıkılabilir?

Tüketime dayalı; daha fazlasına, daha üst modele, daha iyisine ve ‘en son’ üretilene sahip olmanın statü göstergesi olduğu bir dünyada, öncelikle düşünce yapımızı değiştirmemiz gerekiyor.

Alışveriş yapmadan önce kendimize bazı sorular sorabiliriz:

  • Sahip olduğum ürün ihtiyaçlarımı karşılıyor mu?
  • Bu ürüne gerçekten ihtiyacım var mı?
  • Neye para veriyorum?

Bir ürünle ‘mutluluk, neşe, enerji, güzellik,…’ satın alınacağına dair algı yaratmak (felsefe ya da yaşam tarzı satmak) yeni bir şey değil.

Satın alacağınız şeyin yalnızca bir nesne olduğunu aklınızdan çıkartmayın. Hiçbir nesne sizi daha iyi, daha mutlu bir insan yapmaz ya da daha fazla sevilmenizi ve beğenilmenizi sağlayamaz.

CATEGORIES
Share This