Ailelerin zarar veren hırsları

Ailelerin zarar veren hırsları

Toplum olarak çocuklarımızın eğitimde başarılı bireyler olmasını isteriz. O kadar isteriz ki bunun için maddi olarak her şeyi yapmaya hazırızdır. Manevi olarak ise topu hep başka yerlere atmışızdır, bahanemizde her zaman hazırdır ‘Dili bilmiyorum’ ‘İngiliz eğitim sistemi bizim oraya göre çok değişik’ vs. Eğer anne veya baba olarak hayatımızda başarısız ve yanlış kararlar verip hep pişmanlık duyan bireyler isek o zaman hırsımız kontrol edilemiyor olabiliyor. Bunu da genellikle ‘Onun çocuğu yapıyor sen niye yapamıyorsun’ ‘Baksana bilmem kimin oğlu/kızı sınavlarda ne sonuçlar almış’ gibi söylemler ve benzetmeler ile dile getiririz. Bu konuda biraz sorumluluk alıp çocuklarımız ile daha fazla zaman geçirmek ve onları anlamaktansa paramızın gücüyle her şeyi yapmaya çalışırız. Hatta bazen buda yetmez, gerici, ırkçı ve birlikte yaşam önünde büyük engel ve tehlike arz eden cemaat okullar veya hafta sonu ders verilen Türk okullarında soluğu çocuklarımız ile alırız. Duyduğumda büyük bir hayal kırıklığı yaşadığım bu konuyu bu haftaki yazımda işlemek istedim. Her zamanki gibi umarım yardımcı olur.

Cemaat okulları gerek İngiltere’de gerekse de Avrupa’nın bir çok şehrinde ilk ve ortaokul seviyesinde dersler verir. Okullar bir cemaat lideri veya dini sermaye tarafından finanse edilir. Öğretmenlerinin büyük bir çoğunluğu Türkiye’den gelir ve gittikleri ülkenin müfredatını doğru dürüst bilmezler. Öğretmenliklerin dışında burada çalışanların bir çoğu dindar bir kesimden gelir ve imam yada başka dini görevler yapmışlardır. Bu okulların bir çoğu öğrencilere ücretsiz olmasına rağmen bazıları ücret talep eder. İlk aşamada normal bir okul havası verilen bu kurumlarda dini eğitim her zaman birinci plandadır. Bir yandan normal dersler veriliyor gibi görünse de bu okulların ileri hedefi her zaman çocuk ve gençleri dindar bir kesimin parçası yapmak olur. Sadece dindar olmak yine iyi, burada daha çok istenen daha dinci bir nesil yetiştirmektir. Bu okullar çocukların yaşadıkları ülkeye entegre olmaları ve orayı kendi ülkeleri gibi görmelerini istemez. Sürekli bölücü propaganda ve dini eğitim ile bunun önüne geçerler.

Hafta sonu ders veren Türk okulları ise bunlardan daha ileri bir yerdedir. Fakat yine burada da Türk olmak, bayrak ve marş sevgisi her zaman öne çıkartılır. Benimsenen kültür sadece Türk kültürü olur, başka kültürle ile bir araya gelmek nerdeyse suç gibi gösterilir. Bu okullarda genellikle başta konsolosluk ve daha sonra diğer devlet kurumlar tarafından finanse edilir. Niyet bellidir, sen bir Türk’sün ve öyle kalmalısın, zaten Türk’ün Türk’ten başka dostu da yoktur gibi söylemler ile çocukların beyinlerine zarar verilir.

Tekrar yazının başına dönecek olursak bu iki modeli hırs ile şöyle bağlayabiliriz. Maalesef bir çok aile çocuklarının gelişimlerini ve bu topluma uygun bireyler olmasını unutup bu gibi kurumlara çocuklarını teslim edebiliyor. Tek istedikleri benim çocuğum öbür çocuktan başarılı olsun ama nasıl olursa olsun mantığı. Çocuğum nasıl bir yerde eğitim alıyor, tam olarak ne öğreniyor bunlar sanki umurlarında değil. Eğitim sadece iyi sonuçlar ve iyi raporlar almak olarak görülüyor , eğitimin aynı zamanda bir bireyin yaşadığı ülke ve toplum ile uyumlu olması gerçeğini göz ardı ediyor. Özellikle İngiltere gibi çok kültürlü toplumlarda bu özelliğin olması çocuklarımızın yarın bir gün iş ve kariyerlerinde uyum sorununu ne kadar çok yaşayacaklarını belirler. Daha da tehlikelisi bu süreçten geçen bir çocuk bugün olmasa bile yarın bir gün bir başkaldırı durumu sergiler ve ailesi ile ilişkileri kopma aşamasına getirir. Hafta sonları camilere ve Türk okullarında zorla götürülen veya hafta içi 5 gün üst üste cemaat okullarına giden çocukların daha orta okulu bitirmeden bu başkaldırıyı göstermeleri bilenen ve benimde bizzat şahit olduğum bir tespiti gösteriyor.

Kontrolsüz hırs her zaman tehlikeli sonuçlar doğurmuştur. Bir spor müsabakasında bunu yapan sporcu kısa dönemde bir başarı elde etmesine rağmen uzun dönemde ciddi bir sakatlık yada kariyerini bitiren bir darbe ile hayat boyu çekeceği bir sıkıntı ile kalır. Fakat çocuklarımızın hayatı bir spor müsabakası değil, kayıp edilecek çocuklarımızın geleceği, buda her şeyden daha önemlidir. Bizler anne baba olarak hayatımızda yanlış seçenekler yapmışsak ve hayatta başarılı olamıyorsak bunu çocuklarımızı kurban ederek telefi etmeyelim. Bu bencillikten başka bir şey olmaz..

CATEGORIES
Share This