AB referandumu ardından yine fikir birliği yok

AB referandumu ardından yine fikir birliği yok

Britanya tarihi bir gün olan 23 Haziran AB Referandumunda Avrupa  Birliğinden çıkmaya yönelik oy kullandı. AB referandumunda göçmen toplumların oyları özellikle Londra bölgesinde belirleyici en önemli etkenlerden oldu.

Erem Kansoy

 Özellikle Kürtçe ve Türkçe konuşan gömen toplumlarımızın çok büyük oranını temsil eden Demokratik Güç Birliği bileşenlerinin hem fikir olamadığı referandum süreci sonrasında dernek kurum ve kuruluşlarda referandumda ‘hayır’ kararı çıkmasına rağmen halen fikir birliği sağlanamadı.

Avrupanın başkenti diye nitelendirilen Londra’da AB referandumu sürecinde, göçmen Kürt ve Türk toplumları olarak ortak bir karar sağlanamaması ile sürecin lobi çalışmalarına yönelik iyi değerlendirilememesi ise düşündürücü.

Toplumlarımızı temsil eden birçok kurum ve kuruluşların yönetimlerine AB referandumuna yönelik ayni soruyu yönlendirsekte kurumlarımızın çoğu ‘dernek içerisinde konu ile ilgili fikir birliği sağlanamadığı ’gereçesiyle haberimizde görüş beyan etmeyi uygun görmedi.

Referandumda AB’den ayrılma yanlılarının oyu %51,9 olurken AB’de kalma taraftarları %48,1’de kaldı. Referanduma katılım oranı yüzde 72 oldu. Referandumda İskoçya ve Kuzey İrlanda ‘kalalım’ derken, İngiltere ve Galler ‘çıkalım’ dedmişti.

Londra’da Referandumda Toplumumuzun Yoğunluklu Yaşadığı Bölgelerdeki Sonuç

Ayrılıkçıların zaferi ile sonuçlanan referandumda toplumumuzun yoğunluklu olarak yaşadığı bölgelerdeki sonuçlar kalma yanlıların büyük fark ettiğini gösteriyor.

LONDRA GENELİ: Başkent Londra yüzde 59.9 ile kalma kararı verdi, CROYDON: Toplumumuzun yoğun olarak yaşadığı Croydon’da 9 puan farkla kalma yanlıları önde. ENFİELD: Göçmen kitlesinin yoğun yaşadığı Enfield’te çıkma yanlıların sayısının yüksek olması manidar. HACKNEY: İngiltere genelinde kalma yanlıların en yüksek olduğu bölge olarak kaydedildi. HARİNGEY: Haringey’de Hackney gibi yüksek bir oy ile kararını Kalma yönünde verdi.

İngiltere ve özellikle Londra’da yaşam sürdüren Türkçe-Kürtçe konuşan toplumumuz bünyesindeki  kurumlarda üst düzey görevli yöneticimilerimize AB referandumu ile çıkan ‘hayır’ kararı ardından fikirlerini sorduk.

AB referandumu ardından yine fikir birliği yok 1

Arif Bektaş- Day-Mer Yönetim Kurlu: Tüm hakların ortak mücadeleyi yükseltmelidir

“Birleşik Krallık’ta, Avrupa Birliği’nden çıkma kararının verilmesinin en büyük sebebi, son 8 yıldır süren kemer sıkma politikalarıdır. Hayat standartı düşen emekçiler, bu politikalardan artık isyan etmiş ve parlamentodaki partilerin tersine bir karar vermiştir. Halkın vergileri ile bankaları kurtaran Cameron hükümeti, her tür sosyal servisi ve kamu hizmetlerini yok etmeye çalıştı. Bu partiler aynı zamanda, göçmenleri de hedef göstermekten geri durmadılar.

Krizden çıkmak ve bu krizin yükünü halkın cebinden çıkarmak için sıkça kullandıkları göçmenlik kartını bu kampanyalar döneminde de kullandılar. Bu politikaları yürüten Cameron’a ve bu politikalara adeta koltuk deyneği rolü gören AB’ye Birleşik Krallık halkları, “AB’ye Hayır” diyerek cevap verdi.

Kemer sıkma politikaları, göçmen ya da yerli işçi ayırımı yapmıyor. Göçmenler de en az diğer halklar kadar saldırı dalgasına mahruz kalıyor. AB’den çıkma kararı alan Birleşik Krallık halkları ve emekçileriyle ortak mücadele etmekten başka bir çözüm yoktur. Sosyalist kimliği ile İşçi Partisi lider olan Jeremy Corbyn’e karşı yapılmaya çalışılan darbe de gösteriyor ki; aslında sermaye ve onun politik temsilcileri, kişilere değil düşüncelere savaş açıyor. O dahde, göçmenler için tek seçenek kalıyor; Tüm Birleşik Krallık halklarıyla ortak mücadeleyi yükseltmek. Bu mücadele verilerek hem, emperyalist bir klüp olan AB’ye ve hem de dünyanın en büyük emperyalistlerinden biri olan Birleşik Krallık’a karşı daha yaşanır bir sistem ve dünya yaratılır.”

AB referandumu ardından yine fikir birliği yok 1

Abdullah Gürler- Tohum Kültür Merkezi Yönetim Kurulu

“Ingiltere’nin Avrupa Birliğinden çıkmasından yana oy kullanan biri olarak, ırkçıların propaganda yaptığı sınırların kontrol edilmesi, göçmenlerin ülkelerine gönderilmesi yönlü ırkçı söylemler üzerinden oy kullanmadığımı belirtmek isterim.

AB den çıkmasıyla birlikte ülkede ırkçılığın yükseleceği doğrudur fakat bu ülkede halihazırda göçmen karşıtı ve ırkçı bir yönelim mevcut zaten. Bizlere düşen görev ırkçı politikalara karşı daha fazla kitlemizi bilinçlendirmek, diğer göçmen örgütlere ortak mücadele yürütme çabasına daha fazla girmektir. henüz bunu yapmış değiliz.”

AB referandumu ardından yine fikir birliği yok 2

Yusuf Açıl- Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi Yönetim Kurulu

“Irkçlık daha çok yükselecek. Irkçı saldırilar ve yabancı düşmanlığı artacaktır. Britanya’daki bu gelişme Fransa ve Avrupa’nın diğer ülkelerde de etkisini göstermekte ve kapitalizmin krizi yabancılara yıkılarak gizlenmeye çalışılacaktır! Yapılacak şey şudur. Göçmenler, yerli ilerici- devrimci hareketlerle ortaklaşarak ırkçı ve faşist yükselişe karşı mücadele edeceklerdir. Başka bir yol yoktur! İngiliz sermaye sınıfı, Avrupa’dan kopmayacak ancak yeni bazı tavizler koparmanın yolunu arayacaktır. “Globalizmin gücünü parçalayalım” diyerek “hayır” diyen ilerici kesimlerin nasıl yanıldıklarını görecegiz! ABD Globalizmin başını çekiyor ama AB üyesi değil!”

AB referandumu ardından yine fikir birliği yok 3

İsrafif Erbil- Britanya alevi Federasyonu Başknaı

Britanya’da yaşayan göçmenler referandum sonrası endişe ve kaygı içine girdi. Çünkü İngiliz toplumunda referandum sonuçları “yabancılara karşı yürütülen mücadele kazandı” gibi bir algı oluştu. Bu nedenle son birkaç gün içinde ülke genelinde ırkçılık arttı.

Bizler tüm göçmenler olarak kurumlarımızla, bireylerle bir araya gelerek göçmenlikten kaynaklı ortak sorunlarımıza ortak çareler aramalıyız”

 

Hüseyin Kılınç- El-Com Yönetim Kurulu

İngiltere’de AB’den çıkış demek İngilterenin göçmenler üzerinden yapmak istediği ekonomi politikasını yürütecek. Göçmenler olarak, İngiltere’de bizim için hayatın biraz daha zorlaşacağı artık kesinlik kazandı. Aslında İngiltere’nin AB’den çıkması burada yaşayan herkesimi derinden etkileyecektir fakat İngiliz politikacılar biz böçmenleri gerekçeler sunarak zaman zaman ırkçı söylemlere kadar varan yanlış  yaklaşımlarla bize saldırıyor. Biraz hayat burada bizim için zorlaşacaktır. Bana göre göçmenler bir duruş sergilemelidir. İngiltere’deki göçmenler AB’den çıkmama yönünde bir duruş sergilemeli. AB’nin İngiltere üzerinde yasal anlamda bazı sosyal düzenlemeleri dayatan bir baskısı var.

Bu sosyal ve ekonomik düzenlemeler ile İngiltere’de eşit ve demokratik bir ortam sağlandı. İngiltere’yi göçmenler üzerinden politika üretmekten vazgeçtirmeliyiz. İngiltere AB’den çıkarsa sosyal yaşamdaki standartı kaybedecek.

Bizim kurumlarımızın insanaları yeterince politik değil bu yüzden bir fikir birliği sağlanamadı. Biz politik görünen ama politik olmayan yapılara sahibiz. Burada hayatımızı nasıl düzenler nasıl çocuk yetiştirirz derdine düşdik. Insanlarımız burada yüzünü Türkiye’ye döndü malsef burada sosyal ve politik yaşamda çok zayıfız bu yüzden ortak kararlar üretip leyhimize kullanamıyoruz.”

Ali Poyraz – Kürt Halk Meclisi Eşbaşkanı

“23 Haziranda yapılan referandumda İngiltere’nin AB’den çıkma yönünde eğilim çıktı.Bu karar tartışmalara neden oldu . Önümüzdeki dönem bu tartışmalar daha da şiddetlenecek .Tahminim odurki bu tartışma zaman zaman ırkcı saldırılara kadar varacaktır Bunun yanında bu dönem bile Sterlin son 30 yılın en düşük dönemini yaşıyor yani uzmanların belirttiğine göre 30 yıldır ilk defa bu kadar hızlı düşüş oluyor . Önümüzdeki süreçte bu emonomik kriz daha da derinleşecektir. Bunun yanında siyasi kriz de kaçınılmaz olacaktır. Hatta şimdiden İngiltere’de siyasi boşluk başladı istifa edeceğini söyleyen bir başbakan ve istifalarla çalkalanan bir muhalefet var.

En başta “evet” , yada “hayır”  diyen herkesi ayni kefeye koymamak lazım. Bir ırkçının red gerekcesiyle bir solcunun red gerekçesinin farklı olduğunu görmek gerekiyor.

Bana göre sonuçları iyi hesaplanmayan bir refarandum oldu. Hele hele AB ülkeleri bazı şeylerde gümrük uygulamaya başlarsa bunun faturası çok ağır olur. Yine daha bugündan refaranduma bağlı olarak Ankara Antlaşmasına uymayacaklarını açıkladılar. Bundan ne kadar insanın olumsuz etkileneceğini kim kestirebilir?

AB’nin bir  kapitalist proje olduğunu herkes biliyor . Fakat bu tek başına red gerekcesi olamaz. Her şeyden önce AB bünyesinde var olan sosyal ve insani hakların geliştirilme mücadelesi temel alınmalıdır. Günümüzde “karşıyız” deyip kestirmek kolaycı ve saçma bir yöntemdir Kapitalist oluşumdur deyip karşı çıkmak doğru ise,o zaman bu kapitalist ülkelerde kalmak da yanlıştır. Sorun bu değildir. Sorun ,bulunduğun her zeminde doğruların için mücadele edebilmektir.

Sonuç olarak; bu refarandumun  sonuçlarından  daha çok emekci ve yoksul kesimler etkilenecektir. En başta gelir düzeyi ayni kalsa bile(bu bile çok zor) alım gücü düşecektir

Yine bir noktayı önemli ve trajik görüyorum. Referandum sonrası bir çok kişi ile görüş aliş-verişi yaptım. Bana en acı vereni şudur: Red oyu veren kimi iarkadaşlar , “dışarıdan çok insan geliyor ve burayı bozuyor”  diyor. Bu ülkeye dışarıdan gelen kimi kişilerin böyle düşünmesi herşeyen önce doğru ve ahlakı değildir.  Herşeye rağmen  umarım sonuçlar bizler yani halk açısından ağır bir faturaya neden olmaz  ve yaşam koşullarımızı zorlaştırmaz. Saygılarımla”

CATEGORIES
TAGS
Share This