5 GÜNÜN SONUNDA NUSAYBİN’DE BİR GÜN
Kara bir yılan gibi dümdüz uzanan İpek Yol’undan Koçer mahallesine giriyoruz. Kenar mahallenin kenarı yer yer barikat. Kimi yerlerde barikatlar yıkık dökük, kimi yerlerde bomba çukurlu. İlerde daha vahim vakalar olduğunu bildiğimiz için sağlı sollu yıkılan avlu duvarlara, cam kırığı döküntülere, kurşun deliği demir kapılara göz-ucu ile bakıp hızlıca ilerliyoruz.
Ahmet Sönmez’in kapı-önü öldürülmüş kevgire dönüştürülmüş mavi kapının önündeyiz. Bir kaç fotoğraf karesinden sonra aynı sokakta bomba ve atılan havanlardan zarar görüp sokak ortasına yığılan evlerin beton yığınları, paramparça pencere ve kapılarına yöneliyoruz ve fotoğraf çekiyoruz.
Cizre’den Nusaybin’i desteklemek için gelen kalabalığın peşine takılıp yürüyoruz. Ahmet Kaya Köprüsü üstünden karşıya geçerken küle dönmüş bir mazot tankeri ve köprünün ortasında kocaman bir delik ile karşılaşıyoruz.
Yüz metre sonra kulaklarımız bir ambulansın acılı siren sesine misafir oluyor. Ambulansta, öldürülen Ahmet Sönmez ve Şahin Turan’ın cansız bedenleri var. Bir nehir akıntısı gibi binlerce insan Ambulansın siren sesine doğru hızlıca gidiyor.
Sonra, ambulansın etrafı kalabalıktan bir çember oluşuyor. Bir kaç dakika sonra sloganlar eşliğinde sarı – yeşil – kırmızı tabutlar eller üzerinde taziye evinin önüne getiriliyor.Musallat taşına dönüştürülen genişçe bir masanın üzerine yan yana her iki tabut konuluyor.
Cenazeye katılan HDP milletvekilleri sıra ile birer konuşma yapıyor. Ardından öldürülenlerin akrabaları birer konuşma yapıyor. Tezbih taneleri gibi En etkili sözler ciğerden bağıran Ayla Akat’ın ağzından kulaklara dökülüyor.
Defin edilmek üzere tabutlar omuzlar üzerinden mezarlığa doğru yola konulduğunda tekrar mahalleye koyuluyoruz. Sokakların çoğu barandalı, brandaların ardı adam boyu parke barikatlı.
Etrafta insanlar, kimi güleç yüzlü kimisi hüzünlü, kimisi isyanlı ama bir fiil bütün ağızlar küfürlü ve bedualıydı. Çocuklar hepsi zafer işaretli, kadınlar zılgıtlı, gençlerin yüzü yenilmezliğin gururu vardı. İhtiyarlar ise düşünceli mi düşünceli.
Herkes bir yerlere koşuşturuyor, kimisi evlerine erzak taşıyor, kimileri havanlardan zarar görmüş barikatları tamir ediyor, kimileri ne olup bitiyor merak edercesine sağı solu gözetliyor.
Genel olarak morallar iyi, gözler far gibi direncin şavkını etrafa fışkırıyor. Barikatlı ve çadırlarla kaplı sokakların içinde yarın tekrar savaş kaldığı yerden devam edecekmiş gibi herkes hazırlıklı. Çünkü karşılarında amansız bir düşman olduğu çocuktan ihtiyara kadar herkesçe belli. Kimisi saat, kimisi gün sayıyor, kimisi ise tang, top ve mermilerin gümbürtü gecelerini iple çekiyor. Mutlu bir umut veren çocuklar ise herkesten umutlu.