‘Edoğan’ı Tel Abyad Endişesi Sardı’

‘Edoğan’ı Tel Abyad Endişesi Sardı’

Suriye başta olmak üzere Ortadoğu’yu yakından takip eden Yazar Fehim Taştekin Erdoğan’ın Tel Abyad ile ilgili değerlendirmelerini köşesine taşıdı. ‘Tel Abyad düştü düşecek’ başlığıyla kaleme aldığı yazıda Erdoğan’ın son açıklamalarını İşid’e desteğin itirafı olarak yorumlayan Taştekin’in yazısı şöyle:

‘Edoğan’ı Tel Abyad Endişesi Sardı’ 1

YPG Kobani ve Serekaniye arasındaki bölgede IŞİD’i süpürdükçe Erdoğan’ı Tel Ebyad endişesi sardı.

Rojava’nın savunma gücü YPG’nin IŞİD’e karşı direndiği günlerde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Kobani düştü düşecek” sözünde bir müjde saklıydı. Şimdi Kürtler “Tel Ebyad düştü düşecek” diye nazire yapıyor.
IŞİD’in en fazla zorlandığı cephe Rojava oldu. YPG, Kobani’den çıkardığı IŞİD’i bugünlerde Tel Ebyad’da sıkıştırıp Kobani ile Cezire kantonları arasında bir hat açmaya çalışıyor. IŞİD, Tel Ebyad’da olduğu sürece hem Cezire hem Kobani’yi rahat bırakmayacak. Batıda Kobani’den, doğuda Serekaniye’den hareket eden YPG güçleri Tel Ebyad’ı iki koldan kıskaca almış durumda. Tel Ebyad, IŞİD’in merkez üssü haline getirdiği güneydeki Rakka’yı Türkiye sınırına bağlıyor.

YPG sözcüsü Redur Halil ve yerel bir Arap kaynaktan edindiğim bilgilere göre IŞİD’i Kobani’nin güneyinde Sırrin ve Ayn İsa’ya kadar püskürten YPG, Tel Ebyad’a batıdan 10 km, doğudan 19 km yaklaştı. Bu savaşı Burkan el Fırat adlı koalisyondaki Arap ortaklarıyla birlikte yürüten YPG dün itibariyle Tel Ebyad’ın doğusundaki Süluk beldesinin doğusuna girdi. Ancak YPG ilerlerken temkinli davranıyor; nüfusun çoğunluğunu teşkil eden Arapların vereceği tepkiden ve sivil kayıplara yol açmaktan kaçınıyor. Bunun için Araplara koruma güvencesi vermeye çalışıyor. 
IŞİD, Halep’in kuzeyinde Türkmenlerin de yaşadığı bölgeye saldırdığında Rojava’nın üçüncü kantonu Afrin de teyakkuza geçmişti. Ancak IŞİD ileride Afrin etrafındaki diğer muhalif güçleri yenilgiye uğratsa bile bölgeye girmesi kolay olmaz. Düzlük olması nedeniyle saldırıya açık olan Kobani’den farklı olarak Afrin’in dağlık bölgeleri dışardan gelecek saldırılara karşı set görevi görüyor.

Peki, bu savaş düzeninde Türkiye nerede duruyor? Rejime karşı Fetih Ordusu’nu silahlandıran hükümet YPG’nin ilerleyişinden dolayı mutsuz. Hem Azez civarındaki köylerde hem Serekaniye bölgesindeki Hamam beldesinde Türkmenleri tehdit eden taraf IŞİD olduğu halde Erdoğan ibretlik bir tepki verdi. “Kobani düştü düşecek” sözüyle Kürtleri kaybeden Erdoğan dün şu ifadeleri kullandı: 
”Tel Ebyad’da Arapları ve Türkmenleri uçaklarla vuran Batı ne yazık ki onların yerine terör örgütü PYD ve PKK’yı yerleştiriyor.”

Bundan daha çarpıcı IŞİD’e destek itirafı olabilir mi? IŞİD lehine bu kadar net pozisyon aldıktan sonra “IŞİD, Türkiye’den Suriye’ye geçen binlerce savaşçıyla güç sağlıyor. Geçişleri engellemek için Türk yetkililer ihtiyaçları olan kapasiteyi tam olarak artırmış değiller” diyen ABD Başkanı Barack Obama’ya kızmanın alemi ne? 
YPG saflarında IŞİD’e karşı savaşırken ölen Türkiyeli Kürt gençlerin sayısı 500’ü aşmışken bir cumhurbaşkanı cenazelerle kavrulan kentlerin acılarıyla bu şekilde oynayabilir mi? Daha önceki gün Cezire’de yaşamını yitiren 10 gencin cenazesi Türkiye’ye getirildi. Yüzlerce insan Suriye ve Irak cephesinde sadece Kürtleri değil Arapları da Türkmenleri de Süryanileri de Ezidileri de korurken can verdi.

Elbette çatışmalar, IŞİD’in baskıları ve hava bombardımanları yüzünden insanlar evlerini terk ediyor. Ancak burada ciddi bir abartma ve manipülasyonla karşı karşıyayız. Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa’ya sordum şunu söyledi:

“Türkmenler sürülüyor denilince herkes endişeyle bize soruyor. Akçakale’ye temsilcilerimizi gönderdim, orada mülteci bulamadılar. Durum abartılıyor. Hamam’dan bir iki kişi gelmiş, onlar da dönmüş. Hamam’da Kürtler yok, IŞİD tehdidi var. Azez bölgesinden de muhalif güçlerle IŞİD arasındaki çatışmalar yüzünden 200-300 kişi geldi. Bunların Kürtlerle alakası yok.”

Eğer bir etnik temizlikten bahsedilecekse Türkiye üzerinden Tel Ebyad’a sürülen Nusra ve Ahrar el Şam’ın Kürtlere yaptıkları belki bize bir şeyler anlatabilir. Kürtlerin Temmuz 2012’de kendi bölgelerinde kontrolü ele alınca Türkiye destekli cihatçı gruplar 19 Eylül 2012’de Tel Ebyad’a girmişti. Kürt Cephesi ile çatışmalar yaşandı, sonra sükûnet sağlandı. Bir yıl sonra, 19 Temmuz-5 Ağustos arasında camilerin hoparlörlerden Kürtlere Tel Ebyad’ı terk etmeleri yoksa öldürülecekleri anonsları yapıldı. Ardından evler tek tek basıldı, erkekler öldürüldü, kadın ve çocuklar rehine alındı. O zaman YPG 70 kişinin öldürüldüğünü, 400 kişinin kaçırıldığını açıkladı. (El Alem ise 120’si çocuk 330 kadının katledildiğini öne sürdü ama bu rakamlar başka kaynaklarca teyit edilmedi.) Bu tam anlamıyla etnik temizlikti. Kürtlerin sürülmesiyle Kobani ile Cezire kantonu da birbirinden koparılmış oldu. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov meseleyi BM’ye taşıyıp kınama talep etti ama ‘devrime leke sürülmesin’ diye kimse üzerinde durmadı. Nusra-IŞİD ayrışmasına paralel olarak IŞİD, Ocak 2014’te eski ortaklarını kanlı bir şekilde bastırarak Tel Ebyad’da kontrolü ele aldı. Benzer katliamların listesi uzun. Mesela Nusra ve ortakları İdlib zaferi sonrası 25 Nisan’da İştebrak’ta onlarca Alevi’yi katletti. 10 Haziran’da da Nusra, İdlib’e bağlı Kalp Loze köyünde en az 20 Dürzi’yi öldürdü. 
Görüldüğü gibi Suriye’deki suç dosyası tahayyülünüzün ötesinde kabarık. Ve bu dosyalar düşeni arkasından kovalayacak kadar ağır!

Radikal.com.tr

TAGS
Share This