Petrolümüzü, rüzgarlarımızı alıp gideceğiz…

Petrolümüzü, rüzgarlarımızı alıp gideceğiz…

Scottish independence supporter

Bundan tam 709 yıl önce William Wallace’ın ateşlediği özgürlük fitilinin nihayet sonuna gelindiğini gösteren tarihi bir referandum ile karşı karşıyayız. İskoçlar 18 Eylül’deki referandumu son 300 yıllık tarihlerinin en önemli anı olarak tarif ediyorlar. 

Neredeyse tüm tarihleri boyunca İngilizlerle savaşmış olan İskoçlar, 18 Eylül günü bağımsızlık için sandık başına gidiyorlar. Referandumun sonucu için şu an kesin bir şey söylemek zor görünüyor. Ancak sonuçları ne olursa olsun referandum sonuçta bir ‘İngiliz Projesi’ olan Birleşik Kralık projesinin de çökmesi anlamına geliyor.
Büyük Britanya Kraliyet armasında bulunan tek boynuzlu at İskoçya’yı simgeliyor. Bu at’ın boynunda bir halka ve kocaman bir zincirle kraliyet armasında bağlı duruyor. İskoçlara göre bu aslında ‘esaret zinciri’ ve şimdi zinciri kırmanın zamanı diyorlar… Neredeyse tüm tarihleri boyunca İngilizlerle savaşmış olan İskoçlar, 18 Eylül günü bağımsızlık için sandık başına gidiyorlar. Son kamuoyu yoklamalarına göre İskoç nüfusun yarısı birlikten yana görünmüyor. Şu an için kesin bir şey söylemek zor gibi görünüyor. Hala hatırı sayılır bir kesimin (yüzde 23) kararsız olması iki tarafı endişelendiriyor.  Ne var ki, İskoçlar bu kez kazanmak istiyorlar. Referandum kampanyasına iyi hazırlandılar. Londra ise ‘kibirli’ bir tavır takınarak başlarda referandumu çok önemsemedi. Ancak kamuoyu yoklamalarında bağımsızlık isteyenlerin oranı arttıkça Westminster’in ateşi de yükseldi. Londra’dan ‘ayrılırsanız, ekonomik olarak çökersiniz’, ‘AB’ye giremezsiniz’, ‘Sterlin’i kullanamazsınız’, ‘Aç kalırsınız’, ‘Doctor Who’yu izlemezsiniz’ gibi tehditler peş peşe gelmeye başladı.

Kanlı tarihin parçası olmak istemiyorlar

Bağımsızlık yanlısı İskoçlar ise ‘petrolümüzü, viskimizi, doğalgazımızı, rüzgarlarımızı, sularımızı alıp gideceğiz, Birleşik Krallık’tan ayrılacağız’ sözleriyle artık ayrılık vaktinin gelip çattığını belirtiyorlar. İskoç hükümetinin Başbakanı Alex Salmond da İskoçya’nın artık Londra merkezli Birleşik Krallık parlamentosunun “zincirlerinden” kurtulması gerektiğini ifade ediyor. İskoçlar, İngiliz kanlı tarihinin parçası olarak görünmekten hoşlanmadıklarını ve bu tarihin kendi tarihleri olmadıklarını yüksek sesle dile getiriyorlar. Öte yandan Londra ile Edinburg arasındaki gerilim de tırmanıyor. Öyle ki, 18 Eylül günü yapılacak referandurumdan sonuç ne çıkarsa çıksın, gerilimin uzun süreli olacağı görülüyor. Çünkü oy oranları birbirine çok yakın! Bu da karmaşık bir geleceği işaret ediyor. İskoçlara göre bu sefer olmasa bile 5-10 yıl sonra bağımsızlık kesin. İskoçlar her durumda karlı olduklarını söylüyorlar. Çünkü referandumdan ‘hayır’ çıkması halinde Londra, İskoçya yönetimine vergi ve sosyal güvenlik gibi alanlarda daha fazla yetkilendirecek. Gerçi İskoç hükümetinin Başbakanı Alex Salmond, ‘bu teklifin hiçbir samimiyet içermediğini, bunun rüşvetten farksız olduğunu’ dile getirdi. Sonuçta bir ‘İngiliz Projesi’ olan Birleşik Krallık için bir dönem kapanıyor. Sonuçları ne olursa olsun referandum, İskoçya, Galler, Kuzey İrlanda ve İngiltere’nin oluşturduğu Birleşik Kralık projesinin de çökmesi anlamına geliyor. Kuşkusuz, İskoçya’nın yaklaşık 300 yıldır 1706-7’den bu yana birlikte olduğu Britanya’dan bağımsızlığının referandumda onaylanmasının 5.3 milyonluk İskoç nüfusun çok ötesinde etkileri olacak gibi görünüyor.

Ekonomik-siyasi arka planı

İskoçya’nın bağımsızlığı için siyaset yapan İskoçya Ulusal Partisi 1934 yılında kuruldu. Tam da Britanya’nın 1930’lar ekonomik buhranından olumsuz etkilendiği dönem. Ancak partinin güç elde etmesi 1960’larla birlikte ilk kez parlamentoda sandalye kazanmasıyla oldu. İskoçya’nın bağımsızlığı pozisyonun İskoç halkı içinde karşılık bulması 40-50 yıllık bir mesele. Sorunun gündeme gelmesi Kuzey Denizi’nde petrol bulunması ile birlikte oldu. İskoçya Ulusal Partisi, İskoçya’nın kuzeyindeki petrol yataklarının bulunması ile birlikte, İskoçlara bağımsızlık durumunda daha varlıklı olacaklarını daha ikna edici şekilde anlatmaya başladı. Partinin 1970’lerde sloganı “Bu İskoçya’nın petrolü” idi. Bağımsızlık sloganı 2008 ekonomik krizi ve uygulanan kemer sıkma önlemleriyle birlikte tekrar güç kazandı. İskoç parlamentosu, İngiltere’de uygulanan kemer sıkma önlemlerinin bir kısmını uygulamadı.  İskoçya’da bağımsızlık sloganının siyasi güç kazanması ile ekonomik döngü ve gelişmelerin korelasyon göstermesi meselenin ekonomik temelli olduğu anlamına gelmiyor. İskoçlar, etnik ve kültürel olarak İngilizlerden net bir şekilde ayrıldıklarını hissetmese ve etnik kimlikleri üzerinden sömürüldüklerini düşünmese, bağımsızlık politikasının güç kazanması söz konusu olamazdı. İskoç gazeteci Alan Massey göre son 20 yıldaki İskoçların hayatındaki en önemli gelişmenin, kendilerini artık Britanyalı olarak hissetmemeleri olduğunu söylüyor. Tony Blair öncülüğündeki İşçi Partisi’nin İskoçya’nın özerkliğini artırıp, İskoç parlamentosunu kurdurup yetki vermesinin de bağımsızlık yanlılarını güçlendirme etkisi oldu. Oysa İngiltere müesses nizamı, İskoç parlamentosuna yetki vererek, bağımsızlık yanlılarının önünü siyasi olarak kesmeyi umuyordu.

Petrolümüzü, rüzgarlarımızı alıp gideceğiz 3

Olası bağımsızlığın İngiltere’ye etkileri 

İngiltere’nin Kuzey Denizi’ndeki petrolden mahrum kalmasının olumsuz bir ekonomik etkisi olacak. İskoçya’nın ayrıldığı bir Britanya artık dünyanın en büyük altıncı ekonomisi olamayacak. Kamu harcamaları konusunda ise İskoçya’nın birliğe yaptığı katkıdan daha fazla kredi kullandığı hesaplanıyor.  İskoç nüfusun oy kullanmadığı bir genel seçimde, İngiltere parlamentosundaki sol milletvekili sayısında ciddi bir azalma olacak. İskoçya’daki en güçlü Britanya partisi İşçi Partisi ciddi bir güç kaybına uğrayacak. İskoçların bağımsızlığını kazandığı bir ortamda, Kuzey İrlanda’yı hala Britanya’ya bağlı tutmanın imkanı ise azalacak. Tabi Kuzey İrlanda’da mesele bağımsızlık değil fakat İrlanda’ya katılmak. Referandumun Kuzey İrlanda’da ayrılık istemlerini güçlendirebileceği “Birleşik İrlanda referandumu” talebi doğurabileceği belirtiliyor. Galler ise şimdilik Londra’dan ne kadar taviz koparacağını düşünüyor. Galler siyasi partisi Plaid Cymru İskoçya’nın bağımsızlığından yana ve Galler’in bağımsızlığını savunuyor. Referandumun Galler’i etkilememesi mümkün değil. Olası bir bağımsızlık durumunda, İskoçya’nın Sterlin’i kullanmaya devam edip etmeyeceği, İngiltere’nin borcunun ne kadarını üzerine alacağı da belirsiz. Britanya’da 2017 yılında yapılacak Avrupa Birliği referandumunda İskoç nüfusun oy kullanmaması durumunda, Avrupa Birliği’nden çıkma yönünde bir sonuç çıkma olasılığı da yüksek. İskoçlar genel nüfusa oranla daha fazla Avrupa Birliği yanlısı. İngiltere’nin BM Güvenlik Konseyi ve G7 üyeliği de tartışılır hale gelebilir.

İngiltere’nin nükleer silah sistemini istemiyorlar

İskoçya’nın bağımsızlığı kampanyasının lideri İskoçya Ulusal Partisi lideri Alex Salmond, İngiltere’nin nükleer denizaltılarının da bağımsız bir İskoçya’dan en kısa sürede çekilmesini istiyor. Şu anda Vanguard denizaltılarında taşınan Trident füzelerinden oluşan Birleşik Krallığın nükleer silah sistemi 1960’lardan bu yana İskoçya’nın batı sahilindeki HM deniz üssünde duruyor. İngiltere hükümeti İskoçya bağımsızlığını ilan ederse nükleer sistemin yerinden kaldırılmayacağını söylerken, İskoçya hükümeti ise Trident’in 2020 yılı itibarıyle kaldırılacağını ve yazılı bir anayasa ile İskoçya toprağında nükleer silah bulundurulmayacağının garanti altına alınacağını söylüyor. Bağımsız bir İskoçya muhtemelen daha düşük istihbarat kapasitesine sahip olacağından İngiltere’ye İskoçya üzerinden sızmalar olabilir.  Nitekim Ed Miliband, bu konuda tehditler savurarak, İskoçya bağımsızlığını ilan ederse sınır kontrol noktaları inşa edeceklerini söyledi. İngiltere solunun, radikal solun da bir kısmı İskoçya’nın bağımsızlığından yanayken, önemli sayıdaki grup ise bağımsızlığın sahte bir vaat olduğunu söyleyerek karşı çıkıyor.

İskoçya’dan İspanya’ya bağımsızlık rüzgarı

Bağımsız devletlerin ortaya çıkması, yüzyılın başında olduğu gibi özellikle son 30 yılda çokça görülen bir durum. Yugoslavya’nın dağılması, Kosova’nın bağımsızlığı gibi örneklerin yanısıra nominal olarak varolan Sovyet cumhuriyetlerinin dağılması var. Bağımsızlığını kazanan ve uluslararası toplum tarafından tanınan son devlet ise Güney Sudan oldu. Ancak, Batı Avrupa’da ya da gelişmiş ülkelerde meydana gelme ihtimali olan ilk bağımsızlık İskoçya’nınki olabilir. Bunun yakın dönemde bir örneği yok. İskoçya referendumunu dünya çapında en yakından izleyen ülke İspanya, Katalonya’daki siyasi gruplar da İskoçya’dakine benzer bir referandum yapmak istiyor.

Bask’tan Kürdistan’a kadar etkisi olabilir

Referandumun gündemleşmesinin Bask ülkesi, Belçika, Kanada’daki Quebec’ten, Avrupa’nın içindeki Korsika gibi küçük bölgelere ve Kürdistan’a kadar birçok yerde etkisinin olması beklenebilir.

Rusya da yakından izliyor
Rusya da referandumu yakından izleyen ve kendi çıkarına kullanmaya çalışan bir ülke. Kırım referandumu ve Ukrayna’nın doğusundaki çatışmalar sırasında, Rus ve Rusya yanlısı Ukraynalı yetkililer, İskoç referandumunu sık sık gündeme getirdiler. Ukrayna’nın doğusunda ordu ile çatışan Rus yanlıları da bağımsızlık talep ediyor.

Aberdeen'de bulunan William Wales heykeli

Aberdeen’de bulunan William Wales heykeli


William Wallace’ın rüyası 

Bundan tam 709 yıl önce William Wallace’ın ateşlediği özgürlük fitilinin nihayet sonuna gelindiğini gösteren tarihi bir referandum ile karşı karşıyayız. İskoçlar da referandumu son 300 yıllık tarihlerinin en önemli anı olarak tarif ediyorlar.


İSMET KAYHAN/Y.O Politika

 

CATEGORIES
Share This