Mortissa Şarkılar külhan kadınıdır Ege’nin…

Mortissa Şarkılar külhan kadınıdır Ege’nin…

cigdem aslan

Sanatçı Çiğdem Aslan, yeni albümü Mortissa’yı 1920’lerde Ege’nin bir yakasından yola çıkıp diğer yakasına göç eden müziğin 1930’ların sonuna kadar nasıl değiştiğinin ya da değişmediğinin, hikayesi olarak tanımlıyor.

Rebetiko türünde şarkılar seslendiren genç şarkıcı Çiğdem Aslan’ın “Mortissa” isimli albümü Sony Music etiketiyle müzikseverlerin beğenisine sunuldu. Albüme, internet üzerinden “deezer.com” sitesinden de ulaşılabiliyor. Albümün adı olan “Mortissa”, Rumca’da “külhan kadın” anlamına geliyor. Albüm de şarkıların külhanlığında bir Ege yolculuğu vaat ediyor.Aslan, büyük bir beğeniyle karşılanan albümü hakkında gazetemizin sorularını yanıtladı. Albümün değişik tınıları ve hikayeleri barındırdığını aktaran Aslan, albümünü şu sözlerle tanımlıyor: “1920’lerde Ege’nin bir yakasından yola çıkıp diğer yakasına göç eden müziğin 1930’ların sonuna kadar nasıl değiştiğinin ya da değişmediğinin hikayesi.”

Öncelikle, albümünün hikayesi var mı? Neden ‘Mortissa’?

Mortissa, 15 yılı bulan Rebetiko/Smyneiko serüvenim boyunca biriktirdiğim hikayelerin beni getirdiği netice. Üniversitede performans yapmaya başladıktan sonra yaşamımda oluşan pozitif gelişmeler yavaş yavaş yaptığım seçimlere ve kariyerime yön verdi. Birbirini bulup bir daha bırakamayan bir ikiliyiz biz. Ben onu bırakıp Londra’ya geldim ama kendimi daha da çok bu müzik tarzıyla buldum.
12 yıldır Londra’da yaşıyorum ve bu süre içinde ticaretten öğretmenliğe, tercümanlıktan kariyer danışmanlığına birçok iş yaptım. Bütün bu süreçlerde müzik hep vardı ve daha da çeşitlenerek büyüdü gelişti. Farklı atölyelerle repertuvarımı ve icra ettiğim tarzları biraz daha çeşitlendirmeye çalıştım. Bir gün ofiste çalışırken yaşamımın odağını tamamen değiştirmeye, müzik okumaya karar verdim ve istifa ettim. Bu kararı verdiğimde halihazırda üç müzik grubunun aktif üyesiydim ve Avrupa’nın diğer şehirleri dahil birçok yerde konserler vermiştim. İlk stüdyo kayıt deneyimimse İngiliz besteci Boo Scher’in şarkılarına eşlik ederek oldu. Sonra da She’koyokh grubunun ikinci albümü geldi. Bu albümde 4 şarkı söyledim. Sonrasında “İzmir Şarkıları” adıyla başlattığım projemi kaydetmeye karar verdim ve “Mortissa” şekillenmeye başladı.
“Mortissa” kelimesini en güzel “külhan kadın” olarak tarif edebilirim: Kimseye eyvallahı olmayan, bağımsızlığına oldukça düşkün, non-konformist bir kadın karakteri o. Albümdeki şarkılardan birçoğunun kahramanı bu kadınlar olduğu için albümün adı “Mortissa”. Elbette bir odağı, bir bağlamı ve çerçevesi olan bir proje Mortissa. Fikrimce müzik bir çeşit hikaye anlatıcılığı ve benim gibi sözlü geleneğe dayanan Alevi-Kürt kültüründen gelen birisi için bu hikayeleri paylaşma, bilmeyenlere aktarma güdüsüne karşı çıkmak söz konusu değildi. Her ne kadar bu hikayeler kendi kültürümün hikayeleri olmasa da… Sanırım Mortissa’yı özel yapan unsurlardan birisi de bu.

Kaç eser var albümde ve bunların dili, makamı nedir?

Toplam 13 eser var. Daha önce de söylediğim gibi, Mortissa bir proje albümü. 1920’lerde Ege’nin bir yakasından yola çıkıp diğer yakasına göç eden müziğin 1930’ların sonuna kadar nasıl değiştiğinin ya da değişmediğinin hikayesi. Şarkılar Türkçe ve Rumca; Hicaz, Uşşak, Kürdi, Segah gibi makamlardan oluşan şarkıların yanı sıra batı müziğinin majör ve minör tınıları da mevcut…

Cigdem-Aslan-big

Eserlerin hikayesinden bahsedebilir misiniz?

Kendisini aldatan sevgilisine kızıp, “O zaman defol git yeni sevgiline; ben de her akşam başka bir kasapla birlikte olacağım” diyen kızgın kadından tutun da, vatanından koparılmışlığın hüznünü cafe-amanlarda içki içip şarkı söyleyerek dağıtmaya çalışan göçmene; eve geldiğinde karısını derme çatma barakalarında yağmurdan kaçmak için bir köşeye sığınmış halde bulunca onu kollarına alıp neşelendirmek için “Annenden korkma da al beni kollarına, gece duvardan atlar yanına gelirim, sabah kimseler görmeden de çıkar giderim ışığım” diyen Papazoğlu’ndan, “Başımda ne ağa isterim ne paşa” diyen İstanbullu kadına; ezanın Türkçe okunduğu zamanlarda camiden gelen “Bir Allah”ı duyarak geçmişte kalan sevgiliyi hatırlayıp kalbi kanayan Stamoulis ve Tsantas’tan, yemeğe olan düşkünlüğü yüzünden şarkılarında bolca leziz yemeklerden bahseden ancak savaş döneminde açlıktan ölen Skarvelis’e, birçok hikaye var albümde. Bazıları tanıdık bazıları daha az tanıdık tınılar ya da hikayeler…

Nasıl karşılandı albüm?

Çok başarılı bir çıkış yaptı. Çıktığı haftadan itibaren Avrupa Dünya Müziği listelerine ilk 10’dan giriş yaptı. Alman Müzik Eleştirmenleri Ödülü’nü kazandı ki bu her anlamda çok önemli bir başarı. İngiliz ve dünya basınının önde gelen gazetelerinde albümle ilgili yazılar çıktı ve eleştirmenlerden 4 ya da 5 yıldız aldı. Bunun yanı sıra Amerika’dan Avustralya’ya dünyanın birçok yerinde yerel ve ulusal radyolarda çalınıyor albüm. Amerika’da mutlaka dinlenmesi gereken ilk 5 albümden birisi olarak gösterildi. Şu anda Avrupa’daki festivallerde yoğun bir tempoyla albümün tanıtım turnelerini yapıyoruz. Bunlar elbette çok gurur verici sonuçlar ve bu başarı başta albümümün direktörü Nikos Baimpas olmak üzere tüm müzisyen arkadaşlarımın emeklerinin sonucudur.

İleriki döneme ilişkin projeleriniz var mı?

Evet bu yıl bitmeden Mortissa projemin ikinci albümünün kayıtlarına başlamayı planlıyorum; ondan önce de sürpriz bir video klip projemiz var. Yine bu yıl bitmeden Alevi müziği üstüne çalışmalar yapan partnerim Tahir Palalı’nın kayıtlarını yaptığı albümünde de konuk olarak yer alacağım. Bunların dışında turneler ve konserlerle geçecek yoğun bir kış dönemi beni bekliyor.

 

SUNA ALAN/Y.Ozgür Politika

 

TAGS
Share This