Polisten gazeteciye: Bombalar patlıyor, sorumluluğu almak istemezsin
Diyarbakır’da polis oldukları belirtilen 3 kişi tarafından alıkonulan Evrensel Gazetesi Diyarbakır muhabiri Cengiz Anıl Bölükbaş, ajanlık dayatanların, “Bombalar patlıyor, sorumluluğu almak istemezsin” diye gözdağı verdiklerini söyledi.
Diyarbakır’da 24 Ağustos’ta kendini istihbaratçı olarak tanıtan 3 kişi tarafından alıkonulan Evrensel Gazetesi Diyarbakır muhabiri Cengiz Anıl Bölükbaş, tehdit edilerek ajanlık dayatmasına maruz kaldı. Bölükbaş’ın, 14 ay boyunca takip edildiği belirtildi.
‘SENİ TAKİP ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ’
Yaşananları Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlatan Bölükbaş, 24 Ağustos Pazartesi günü Yenişehir ilçesi Ofis semtinde bulunan arkadaşının yanına gittiği esnada 3 şahsın kendisini durdurarak bir konu hakkında konuşmak istediklerini söyledi. Kendisi karşı kaldırımda bulunan tostçuya çay içip sohbet edelim diye götürdüklerini kaydeden Bölükbaş, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Hangi şubeden olduklarını sorduklarımda, istihbarattan olduklarını söylediler. Bana ait birkaç bilgiyi sıraladılar. Daha öncesinde Antep Üniversitesinde Makine Mühendisliği okuduğumu, son 13- 14 aydır Diyarbakır’da yaşadığımı, aynı zamanda Evrensel Gazetesinde muhabirlik yaptığımı söylediler. Onun dışında kimi ailevi bilgilerimi paylaştılar. 4 tane kardeşimin olduğundan bahsettiler. Ardından hakkımda açılan dava ve soruşturmalarla ilgili konuştular. Bu soruşturmaların yarın öbür gün karşıma çıkabileceğini söylediler. Kız kardeşimin sınava girdiğini, devlet memuru olmak istediğinde, herhangi bir siyasi olaya bulaşmasa dahi aileden biri olarak, bu davalarımın kız kardeşimin karşısına engel olarak çıkacağını belirttiler. Ve bu konuda eğer istersem yardım edebileceklerini söylediler. Ardından ‘maddi ve manevi kimi destek sağlarız’ dediler. Bunun karşılığında ise bana ‘Sen Evrensel Gazetesi muhabirisin, aynı zamanda Emek Partisi üyesisin, burada çalışmalar yürütüyorsun, yaptığın iş legal ama yarın öbür gün illegal alana kayabilir, çünkü sizin politik olarak durduğunuz eksende bir değişiklik olmadı. Bu yüzden bunlar illegal şeylere sebep olabilir. Bu konuda dikkatli olmanı istiyoruz. Burada kimi toplantılar ve çalışmalar oluyor, biz bu işlerin bir kısmını teknik imkanlarla, devletin imkanlarıyla çözüyoruz. Ancak çözemediğimiz yüzde 20’lik bazı kısımlar var. Bu kısımlarda bize bilgi vermeni istiyoruz. Bizim bir odamız olur. 3 kişiyiz orada. Bu 3 kişinin dışında kimsenin senin varlığından haberi olmaz. Biz seni aradığımızda müsait olduğunda o odaya gideriz. Sende bize gerekli bilgileri aktarırsın. Sonra geri çıkarsın. Ve varlığından kimsenin haberi olmaz’ dediler. Bu teklifin açık bir biçimde ajanlık teklifi olduğunu söyledim. Bana ‘hayır sen bunu bir ajanlık olarak düşünme, bunu sadece bir arkadaşlık olarak düşün. Biz de devlet memuruyuz ancak kapitalizme karşıyız. O yüzden seni anlıyoruz’ dediler. Ben bu teklifi kabul etmeyeceğimi belirttiğimde tekrardan şu cümleyi kurdular, ‘O odadaki koltuk boş duruyor ama devlet eninde sonunda bir şekilde o muhbirlik koltuğunu doldurur. Yarın sen doldurmasan da öteki arkadaşın doldurur’ gibi bir söylemde bulundular. Bunun ardından ısrarla bu işi yapmayacağımı, ne teklif ederlerse etsinler işimi bırakmayacağımı, ajanlık teklifini kabul etmeyeceğimi belirttim. Bana tekrardan ‘Tamam siz legal iş yapıyorsunuz ama bazen kimi örgütler buralarda illegal işlere bulaşıyor, bombalar patlıyor, bunun sorumluluğunu almak istemezsin’ dediler.”
‘14 AYDIR SENİ TAKİP EDİYORUZ’
Bölükbaş, Emek Partisinin legal bir parti olduğunu, yaptığı işin herhangi bir illegal tarafının olmadığını ifade ettiğini belirterek, “Ancak yarın öbür gün illegal olabilir gibi bir söylemle, bir tarafıyla terörize ederek, sende bunun sorumlusu olursun denilerek tehdit edildim. Israrla yok dediğimde ‘hemen hayır deme bir iki gün düşün’ dediler. Bende ‘hayır ben sizinle oturmayacağım’ diyerek bu teklifi de reddettim. Israrla ‘tekrar ararım yemek yeriz’ denildi. Ben yine telefonla aranılsa dahi açmayacağımı, yok diyeceğimi belirttim. Bunun ardından şunu söylediler, ‘Sen 13-14 aydır Diyarbakır’a geldiğinden beridir seni takip ediyoruz. Koşullar olgunlaşınca seninle konuşmak istedik. Sen bu işe yok desen bile biz seni takip etmeye devam edeceğiz’ diyerek ısrarla taciz edeceklerini açıkça beyan ettiler. Daha sonra onların yanından ayrıldım” diye konuştu.
‘İKTİDARIN BASINA BAKIŞININ GÖSTERGESİ’
Gazetecilere yönelik baskıların özelikle Kürt illerinde belirgin olarak görüldüğünü kaydeden Bölükbaş, “Bu memlekette muhalif olan, halkın haber alma hakkını savunan, gerçekleri bir şekilde dile getiren gazeteciler, bu tür baskılara maruz kalıyor. Yaptıkları haberler gerekçe gösterilerek üyelik, propaganda tarzı davalar açılıyor. Kimi arkadaşlarımız gözaltında tehditlere maruz kalıyor. Bu tutum açıkça iktidarın bugün basın özgürlüğüne dair nasıl bir tutum takındığının açıkça göstergesidir. Bu istisna bir durum değil. Evrensel Gazetesi, 25 yıldır nasıl bir gazetecilik pratiği sergilediği ortada. İşçilerin, emekçilerin hakların sesi olmuş, onların taleplerini dile getirmiş, hiçbir zaman gerçekleri yazmaktan vazgeçmemiş bir gazete. Kendi şahsım üzerinde, nasıl ki Evrensel Gazetesi bunca yıldır baskılara ve tehditlere maruz kalmış ve vazgeçmemişse, bizde bu baskılara karşı hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz. Asla gazetecilik faaliyetlerimizin bu şekilde terörize edilmesine izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
‘AJANLIK DAYATMASI İŞKENCE BİÇİMİDİR’
Bu tarz ajanlık dayatmalarının bir işkence biçimi olduğunu vurgulayan Bölükbaş, şunları söyledi: “Bu baskıları açıkça kişinin karakterine, kişisel değerlerine yönelik bir saldırı olarak yorumluyorum. İşin diğer tarafı Diyarbakır’da yaşadığım 13-14 aylık süreç içerisinde beni takip ettiklerini, bu teklifi kabul etmememe rağmen ısrarlı bir şekilde takip edeceklerini beyan etmeleri, ısrarlı bir taciz biçimidir. Bu ısrarlı tacizden vazgeçilmesini istiyorum. Bunun kabul edilmesi mümkün değil. Bu saldırı, benim şahsımda bu memlekette basın özgürlüğünü savunan, gazetecilik faaliyeti yürüten tüm meslektaşlarıma yönelik bir saldırıdır. Bu konuda meslektaşlarımı, tüm demokratik kamuoyunu dayanışma içerisinde olmaya çağırıyorum.”
MA / Cahit Özbek