Toplumumuzun Genel Eğilimi İşçi Partisi’nden Yana
Birleşik Krallık genelinde yapılacak parlamento seçimlerine bir hafta kaldı. Kürdistanlı ve Türkiyeli toplum seçimlere biraz ilgisiz. Birleşik Krallığın en önemli seçimlerinden birisi olarak kabul edilen 8 Haziran seçimleri için sandığa gidip oy kullanma çağrısı yapan toplum üyeleri, kendisine yakın gördüğü demokrat adaylara oy verme çağrısı yaptı.
Seçimlerle ilgili kurum temsilcileri, aktivist, sağlıkçı, akademisyen ve hukukçu gibi toplumun farklı kesimlerinin görüşlerini sizler için toparladık. Toplumun genel eğilimi İşçi Partisi’nden yana olsa da, kararsız olanlar da var. Muhafazakar Parti’den olan rahatsızlıklar dile getirilirken, İşçi Partisinden de daha fazla çaba gösterilmesi gerektiği ifade ediliyor.
Sefaret Yaman/Hukukçu- Miya Solicitors
‘Mutlaka sandık başına gidilmeli’
8 Haziran genel seçimleri ortaya çıkaracağı sonuçlar açısından Britanya’da yapılan son yılların en önemli seçimlerinden biridir. Birleşik Krallık’ta Brexit’ten sonra ne olacağı kaygısını yaşıyorken, her geçen gün hiçbir yerde güvende olmadığımızı hissediyor, sağlık ve eğitim ve sosyal yardımlara ilişkin çok ciddi ödenek kesintileri tartışılıyorken, hepimizin geleceğini belirleyecek yöneticileri seçmek ve bu sorunlara çözümler üretmek her zamankinden daha fazla önem taşımaktadır. Çok basit ve genel bir mantıkla bakmak gerekirse eğer, acil olarak görmeniz gereken mahalle doktorunuzu(GP) görebilmek için haftalarca beklemek zorunda kalmak istemiyorsanız ya da gittiğiniz acil serviste 5 saat kuyrukta beklemek zorunda kalmak istemiyorsanız, çağırdığınız ambulansın gelmesinin saatler sürmesi geleneğini sevmiyorsanız, çocuğunuzun eğitimi için artık kaygılanmak istemiyorsanız, yaşlandığınızda bakıma ihtiyaç duyduğunuzda cebinizde ne kadar para olduğuna bakılmaksızın ihtiyacınız olan bakım ve yardımı almak istiyorsanız, emeğinizin karşılığını almak ve geleceğe kaygısızca bakmak istiyorsanız sizin de bu seçimlerde söyleyecek bir şeyinizin olması gerektiğini düşünüyorum. Desteklediğiniz kişi ya da partinin kazanamayacağını düşünseniz bile sizin kullanacağınız oyla size muhalif olan parti bir eksik oy alacaktır.
Fero Fırat/Aktivist
‘Jeremy’ e verilecek her oy sağa bir tokattır’
1990’lı yıllarda neoliberal ekonomik programa boyun eğen sosyal demokrat partiler, 2008 yılında gerçekleşen ekonomik krizle birlikte Avrupa’da etkisiz olmaya başladılar. Yunanistan ve İspanya’da merkez sol partiler dağılma eğlimi gösterdi. Syriza ve Podemos radikal taleplerle yığınların odağı oldular. İngiltere’de ise farklı bir gelişme yaşandı. Jeremy Corbyn, İşçi Partisi’nin lideri olmak için yarışa dahil olduğu andan itibaren onbinlerce genç parti üyesi oldu. Jeremy bir yılın içinde iki defa partinin sağ kanadını ezip geçerek partinin lideri olması bu sosyal hareketin sayesinde oldu. 8 Haziran’da gerçekleşecek olan seçimde Jeremy Corbyn liderliğindeki İşçi Partisi’ni desteklemenin tarihsel önemi tamda bu sosyal hareketin parçası olmakla ilgilidir. Bir sosyalist olarak neoliberal doğmanın alternatifi “Keynesçi ekonomik model” olmadığını biliyorum. Gerçek çözümün sistemin alaşağı edilmesiyle mümkün olduğunu bilmekle beraber bu seçimde Jeremy Corbyn liderliğindeki İşci Partisi’ne oyumu vereceğim. Muhafazakar Parti’nin ırkçılığı, kesintilere (hastaneler, okullar) devam edeceğini, emperyalist emeller için dış müdahalelerde bulunacağından ve Türk hükümetinin dostu olmaya devam edeceğinden ise adım gibi eminim. Jeremy’e verilen her oy hem Muhafazakar Partiye hem de İşçi Partisi’ndeki sağa atılacak muazzam bir tokat olduğunu unutmadan sandık başına gidelim.
Dr. Janroj Yılmaz Keleş/Akademisyen- Middlesex Üniversitesi
‘İşçi Partisi’nin seçim vaatleri ilgiyle karşılanıyor’
Başbakan Theresa May’in erken seçim açıklaması ile hızlı ama kısa sürecek olan bir seçim döneminden geçiyoruz. Theresa May’in erken seçim kararı almasının temel nedeni parlamentoda büyük bir çoğunluğa ulaşarak Britanya’nın Avrupa Birliği’nden ayrılışı sırasında elini güçlendirmek ve de sosyal devlet anlayışını budamak. Bu seçimlerde Brexit, göçmenler, yaşlıların bakımı, konut sorunu, NHS ve eğitim konuları tüm partilerin seçim programlarında yerini aldı ve tartışmaların çoğu da bu konular üzerinde yürütülüyor.
Kürt dostu Jeremy Corbyn’in liderliğini yaptığı İşçi Partisi asgari ücretin yükseltilmesi, NHS’e yatırım yapılarak daha iyi bir sağlık sisteminin oluşturulması, konut sorununun çözmek için konut yapımına öncelik vermesi, eğitime yatırım yaparak gençlerin fırsat eşitliği ve dikey sosyal hareketliliğinde etkin bir şekilde yararlanmalarını sağlayacağını belirtiyor.
Her ne kadar medya Jeremy Corbyn’ne karşı konumlansa da sosyal adalet ve fırsat eşitliğine dayalı olan Corbyn’in seçim vaatleri son günlerde geniş kesimler tarafından ilgiyle karşılanmakta. Bunun dışında İşçi Partisi’nin sert bir şekilde Brexit’e karşı olması ve Avrupa ülkeleri arasında var olan serbest dolaşımı sınırlamayacağına dair seçim vaatleri, giderek yüksek milliyetçi, ırkçı ve göçmen karşıtı anlayışlara pek prim vermeyeceğinin önemli işaretleridir.
Hiç kuşkusuz, Kürtler için bu seçimin en önemli özelliği, yıllarca Kürt halkının kendi ülkesinde karşılaştıkları ırkçı ve baskıcı anlayış ve devletleri eleştiren Jeremy Corbyn’in İşçi Partisi’nin lideri olarak seçimde yarışmasıdır. Jeremy 1980’lerden beri hep Türkiye’de var olan anti-demokratik rejimlere karşı tavır almış ve de Kürt halkının Türkiye, Irak, İran ve Suriye’de karşılaştıkları ayrımcı ve ırkçı politikaları hem parlamentodaki çalışmalarında hem de parlamento dışındaki konuşmalarında eleştirmiştir. Bu noktadan hareketle, Jeremy Corbyn liderliğindeki İşçi Partisi’nin seçim başarısı, hem buradaki Kürtlerin hayatına olumlu bir etkisi olacak, hem de Britanya’nın Kürt ve Kürdistan’a yönelik politikalarında bazı olumlu değişikliklere yol açacağı kanısındayım.
Dursun Laçin-Halkevi
‘İşçi Partisi’nin imajı Jeremy Corbyn ile yenilendi’
Muhafazakar Parti’nin iç ve dış politikadaki açmazları, brexit politikalarıyla AB üyeliğinden referandumla çıkma kararı ve bir türlü bu kararın pratikleşememesi, ya da referandum sonuçlarında hiç de beklenildiği gibi AB’den çıkmanın kolay olmadığını görmesi bu durumunda hükümeti derin bir krize sokması böyle bir erken seçim kararını aldırmıştır. İngiltere’de de aynı ABD’deki gibi demokratlar ve cumhuriyetçilere benzeyen iki temel geleneksel parti vardır: Muhafazakar Parti ve İşçi Partisi’dir. Tony Blair’den kalan İşçi Partisi kendi imajını Jeremy Corbyn’le yeniledi. Corbyn, İşçi Partisi içerisinde Blair’den sonra en iyi bilinen, ilkeli duruşa sahip, sosyalist kimliğiyle öne çıkmıştır. Bu yönüyle de hem göçmenlere hem de ülkede değişim yanlısı, AB’de kalmak isteyen kesimler için bir umut. Bu anlamda İşçi Partisi’nin daha kapsayıcı politikaları hem ülke genelinde hem de iktidar partisi içerisinde yaşanan krizden çıkmanın bir arayışı ya da fırsatı olmuştur.
Uzun yıllardır burada yaşayan toplumumuz, -Kürt olsun, Türk olsun ya da Alevi olsun- nasıl ki Türkiye’de yapılan seçimlere, canla başla katılıyorsa aynı şekilde buradaki seçimleri de önemseyip bu heyecanla katılmalıdır. Yaşadığımızın yerin değişimine direkt katılmak gerekiyor. 25-30 yıldır buradayız , buraya ait olmama ruh halinden çıkmak gerekli. Gördüğüm kadarıyla toplumumuzun burada büyüyen genç kesimin dışında kimse de bir heyecan ve hareket yok. Şimdi elbette başta ülkedeki değişimler önemlidir ama burası da önemsenmelidir.
Dr Meryem Kaya / NHS
‘NHS en sıkıntılı dönemini yaşıyor’
Dokuz yıldır NHS’te pratisyen doktor olarak çalışıyorum. Personel, yatak, araç, ameliyat süreleri gibi kaynak ve araçlar açısından NHS’te sürekli problemler olmuştur, fakat bu son birkaç yıl hükümetin kesintileri ve yetersiz bütçe ayırılmasından kaynaklı NHS en sıkıntılı dönemini yaşamaktadır. Yeterli sayıda mahalle doktoru-GP yok, randevu için hastalar haftalarca beklemek zorunda kalıyor. Hastanelerin yatak sayısı yetersiz, insanlar saatlerce yatak bekliyor ya da ameliyatlar iptal ediliyor. İşçi Partisi hem seçim manifestosunda hem de sözlü olarak, insanların sosyoekonomik durumuna bakmaksızın herkese eşit düzeyde sağlık güvencesi ve NHS’ye daha fazla bütçe ayırma sözü verdi. Umudum odur ki kazanırlar ve bu sözlerini tutarlar.
İsrafil Erbil/Britanya Alevi Federasyonu
‘Bizi destekleyenleri biz de destekleyelim’
8 Haziran Britanya erken seçimleri, daha çok iktidarın muhalifleri hazırlıksız yakalamak için verdiği bir karardır diye düşünülüyor. Bizim de takip ettiğimiz kadarıyla bu görüş çokta yabana atılmamalıdır.
Sonuç itibari ile seçim kararı alındı ve tüm partiler var gücüyle iktidar olmak için mücadele ediyor.
Göçmen toplumlar olarak bizlerden oy talep eden partilere önceliklerimizi anlatmaya ve taleplerimizi hatırlatmaya çalışıyoruz. Partilerin ulusal ve uluslararası politikalarından ziyade kendi yaşadığımız bölgelerin ve halkımızın öncelikleri ve ihtiyaçları konusunda milletvekili adaylarını bilgilendiriyoruz.
Aleviler olarak özellikle talebimiz Britanya parlamentosunda kurulan ve “Alevi Sekreteryası” olarak bilinen (APPG for Alevis) gurubunun devam etmesini sağlamaktır. Çünkü bu sekretarya sayesinde Alevi toplumunun bazı siyasi, politik, kültürel ve inançsal talepleri ve politik arenadaki temsiliyetleri yerine getirilmektedir. Halkımızdan ricamız Sekreterya’ya destek verecek olan bölge milletvekillerimizi desteklemeleri ve onlara bu nedenle kendilerini desteklediklerini de bildirmeleridir.
Ali Kılınç/ Tohum Kültür Merkezi
‘İşçi Partisi kazanırsa hakim sınıflara hizmet eder’
Bizler İngiltere’de yaşayan göçmenler olarak 8 Haziran günü bir kez daha oy kullanmaya gideceğiz. Ve burada karar vermemiz gereken nokta Jeremy Corbyn liderliğinde ki İşçi Partisi’nin yanında mı, yoksa emperyalist, ırkçı ve savaş partisi olmasından dolayı karşısında mı duracağız. Unutmayalım ki bir partiye oy verirken sadece ona liderlik eden kişilik üzerinden değerlendirme yapamayız. Bizler açısından cevap net, yanında yer almayacağız, çünkü bu parti sağ-liberal koalisyonu kesintiler ile tüm sosyal haklarımızı bir bir gasp ederken, sendikalar ile birlikte ciddi bir direniş gerçekleşmesinin önünde durdu. Geçmiş süreçte ki pek çok açıklamalarından biliyoruz ki aslında kendileri de kesintilere karşı değillerdi, tek eleştirileri zamana yaymadan kısa süre içinde yapılmasıydı. Tüm sendikaları arkasına alan İşçi Partisi isteseydi hayatı durdurup, bu kesintilere ve hak gasplarına engel olabilirdi. İşçi Partisi, göçmenler ve sınır koruması noktasında da emperyalist İngiliz devletinin politikalarının karşısında durmamakta. Bu konuda yumuşak bir parti olarak görünmek istememektedir. Bugün İşçi Partisi seçimleri kazansa da yapacağı tek şey İngiltere hakim sınıflarının çıkarlarına hizmettir. Bundan dolayı tarihi, geçmişi belli olan İşçi Partisi’ni değil, bulunduğumuz yerellerdeki ilerici, demokrat adayları desteklemeliyiz.
Feyzullah Cinpolat / DAY-MER
‘Öncelikli talebimiz NATO’nun dağıtılması’
İngiltere seçimleri baskın bir seçim ama burada esas bu baskın seçimi gerektiren şeyin ne olduğudur. İngiltere, AB içerisindeki paylaşımdan payının düşmesi sonucu Brexit kararı aldı. Brexit kararından sonra da dünyadaki gelişmelere paralel olarak yeni bir pazar arayışına girdi. Bu pazar arayışının içerisine atanmış bir hükümetle gitmemek için, siyasi olarak da elini güçlendirmek için erken seçime gitme kararı aldı. Bu seçimlerden çıkacak sonucu bilmiyoruz tabi, ama benim kişisel görüşüm şu: Bizim taleplerimizi yansıtan bir seçim propagandası var mı? Ona bakacağız. Mesela bugüne kadar hep reformlar talep edildi. Ama bence reform değil, köklü çözüm önerileri olmalı. Mesela solun, sosyalistlerin, muhaliflerin talebi olan; ücretsiz eğitim, sağlık hizmeti, herkese barınabileceği ev ve herkese iş olanağı yaratabilecek bir taleplerimizin olması gerekiyor.
Bugüne kadar her iktidar bir takım konut taleplerinde bulundu, kimisi eğitim talepleri biraz ileri biraz geri çekti, kimisi sağlıkla biraz iyilikler, bir özdeşleştirme ya da devletleştirmeler yaptı. Ama bizim talebimiz işçinin, emekçinin, halkın talebi: Öncelikli talebimiz uluslararası suç örgütü olan, savaş örgütü olan NATO’nun dağıtılması. Daha sonra Avrupa Birliği’nin bir siyasi sömürge aracı olmaktan çıkarılması, İngiltere’de herkese ücretsiz eğitim, haklarının tanınması, özelleştirilmelerin kaldırılması. Bizim bu taleplerimize sıcak bakan, onları karşılayan adayları desteklememiz gerekiyor. Bugüne kadar yan yana mücadele ettiğimiz kesimlerin de talepleri budur. Kimisi bunların bir kısmını talep eder durumunda. Ama biz bunların hepsini istiyoruz, kırıntı istemiyoruz, tamamen bize, halka refah getirecek adayların olmasını istiyoruz. Bu adaylar varsa bunları destekleyeceğiz, yoksa desteklemeyeceğiz.