Demirtaş: ‘Sona Yaklaşıyoruz’
Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bir dizi program için bulunduğu Londra’da ülkedeki son gelişmeleri değerlendirdi. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş , geçtiğimiz Pazar günü Wood Green bölgesinde bulunan Dominion Centre’de yapılan Yeni Özgür Politika ile dayanışma gecesinde
Demirtaş, ‘Tüm zorluklara rağmen ülkede halkın fedakarlığı ve kararlığı bize moral veriyor. Hiçbir zaman olmadığı kadar kendimize özgüvenimiz var. Yenilmez olduğumuzu biliyoruz.’ dedi. Türk devletinin son saldırılarını da değerlendiren Demirtaş; ‘‘Sona yaklaşıyoruz artık. Ellerindeki tüm saldırı mekanizmalarını, ellerindeki tüm fişekleri tükettiler. Eğer kullanabilecekleri başka yöntem kalmazsa, ki artık kalmıyor mecburen tüm dünya taleplerimizi kabul etmek zorunda kalacak.’’ açıklamasında bulundu.
Özgür basın üzerindeki baskılara da değinen Demirtaş; ‘‘Dünyadaki büyük devletlerin Mars’ta, Ay’da şehir kurmayı, oralarda yeni kentler inşa etmeyi tartıştıkları bir dönemde Türkiye’de televizyon, gazete kapatıyorlar. Ortada büyük bir utanç var, ama bu utanç bizim değil, bunu yapanlarındır, Erdoğan başta olmak üzere AKP zihniyetinin utancıdır.’’
Alkış ve zılgıtlarla sık sık konuşması kesilen Demirtaş, televizyon ve gazeteleri kapatmakla halk ile aralarındaki bağı koparamayacaklarını ifade ederek, halk ile aralarındaki manevi bağın anlaşılmadığının altını çizdi. ‘‘Öyle zannediyorlar ki televizyonlar, gazeteler kapanınca, halk ile aramızdaki bağ tümden kopmuş olacak aramızda kurduğumuzun bağın bu halkın mücadele eden evlatlarıyla halk arasında kurulan bağın nasıl bir maneviyata sahip olduğunu bilmiyorlar. Özgür Gündem gazetesi çok uzun yıllar Kürdistan’da olağanüstü hal ve sıkıyönetim nedeniyle girişi yasaklıydı. Gizli gizli el altından dağıtılırdı. Televizyon yoktu, internet siteleri de yoktu. El ile yazılmış bildiriler ve çoğaltılmış bildirilerle propaganda yapma imkanı vardı. Buna rağmen o zor koşullarda halk ile mücadele arasındaki bağ hiç kopmadı. Çünkü kimin neye ihtiyacı varsa, hangi halkın ihtiyacı neyse, halk onu elde etmek için her türlü zorluğu aşar. Hani su akar yatağını bulur derler ya, Kürt halkı bir su gibidir, gürül gürül akıyor. Önüne baraj koymanın, bend koymanın, bu suyu bu seli durdurmanın imkanı yoktur. Bir değil, bin televizyon da kapatırsanız bu seli durdurmazsınız.’’
Dünya Mars’ta Kent Kurmak İle Uğraşırken, Türkiye Televizyon Kapatmakla Meşgul
AKP hükümetinin Kürt halkına karşı topyekün savaş yürüttüğünü ifade eden Demirtaş konuşmasına şöyle devam etti; ‘‘Dünyadaki büyük devletlerin Mars’ta, Ay’da şehir kurmayı, oralarda yeni kentler inşa etmeyi tartıştıkları bir dönemde Türkiye’de televizyon, gazete kapatıyorlar. Ortada büyük bir utanç var, ama bu utanç bizim değil, bunu yapanlarındır, Erdoğan başta olmak üzere AKP zihniyetinin utancıdır. Bu nasıl bir korkudur, nasıl bir paniktir ki, yürüttüğümüz siyasi mücadeleye siyasetle mücadele edemiyorlar, ellerindeki tankı, topu, jopu gazıyla, yargısıyla, medyasıyla bize karşı topyekün bir savaş yürütüyorlar.
Kürtlerin Canlısından Değil Çizgisinden Bile Korkar Oldular
Bunların Kürtçe çizgi filme bile tahammülleri yok. Kürtçe çizgi filmden bile korkuyorlar. Kürtlerin artık canlısı değil, çizgisi bile onları korkutuyor. Onunla bile baş etmek için her türlü hukuk dışı, yolu deniyorlar.
Sosyal medya iletişim için iyi bir alternatiftir. Haberlerin yaygınlaştırılması, doğrunun, hakikatin gerçeklerin bütün dünyaya ulaştırılması elinizdeki imkanı kullanmalıyız. Iletişim ve bilişim çağındayız. Öyle televizyon kapatmakla bütün iletişimi kesemeyeceklerini göstermemiz lazım. Avrupa’da yaşayan genç arkadaşlarımızın alternatif medya kanallarını yaratması lazım. Çünkü doğruyu ve hakikati dünyaya ne kadar iyi anlatırsak kendi sorunlarımızın çözümünde o kadar ittifaklarımız ve desteğimiz artar.
Tecavüz Ordusuna Karşı Direnen Halkın Evlatları Terörist Değildir
Barbar İşid’e en kahramanca direnişi veren bir halkın evlatları terörist olarak tanımlanıyorsa, biz o halkın evlatlarının kahramanlığını bütün dünyaya anlatmakla sorumluyuz. Asıl teröristin kim olduğunu tüm dünya her dakika her saniye görmelidir. Dünyanın en barbar ve tecavüzcü ordusuna karşı Kerkük’ten Musula, Şengal’den Afrine kadar, Kobani’de Cezire’de kahramanca direnen bu halkın evlatlarını hiç kimse terörist ilan edemez. Asıl İşid’i yaratan, onu besleyen, silahını veren, parasını veren, istihbaratını veren, AKP iktidarı, Suudi ve Katar dünyanın en büyük terör hareketi olarak anılacaklardır. Asıl terörist zihniyet onların yaptıklarıdır. Kürt halkının ne terörler, ne teröristle işi olmadı, kendisini savundu sadece. Dilini kültürünü, vatanını, kendi onurunu savundu sadece. Her canlının kendini savunma hakkı vardır. Kimse buna asla terörizm diyemez. Kürtler İşid’e karşı bu savaşı verirken, sadece kendisini korumuyor, bütün dünyanın güvenliğini sağlayan, Kürtlerin mücadelesidir.
Yenilmez Olduğumuzu Biliyoruz
İngiltere’nin Ortadoğu’daki yayılmacı, emperyal politikaları, 1916 Syces Picot antlaşması ile Kürdistan’ı bölüp parçalayan politikasını teşhir edilmesi lazım.
Biz çaresiz, örgütsüz korkacak bir halk değiliz. Yüzyıl öncekinden daha güçlüyüz. Irademiz de güçlü, örgütlülüğümüz de güçlü, halkımızın kararlığı da yüzyıl öncekinden daha güçlüdür. Bugün Londra’da bu salonda bir araya gelen topluluk yüzyıl önce Kürdistan’da bir araya gelemiyordu. O örgütlülük yoktu, ama bugün dünyanın neresine giderseniz gidin, sizin mücadelenizin yarattığı gücü görmek mümkündür. Asla kendinizi zayıf hissetmeyin. Ellerindeki medya propaganda gücüyle sanki bir başarı, zafer elde etmişler gibi yalan haberler yapıyorlar. Bunların hiçbirine inanmayın. Tüm zorluklara rağmen ülkede halkın fedakarlığı ve kararlığı bize moral veriyor. Hiçbir zaman olmadığı kadar kendimize özgüvenimiz var. Yenilmez olduğumuzu biliyoruz.
Ortadoğu Bir kez Daha Altüst Yaşıyor
Ortadoğu’da, Kürdistan’da, Mezopotamya coğrafyasında halkın var olduğu medeniyetin beşiği dediğimiz o topraklarda bir kez daha bir altüst oluş yaşanıyor. Halkların kaderi yeniden çiziliyor. Bizim yapmaya çalıştığımız tek şey kendi kaderimizi kendimiz çizmek istiyoruz. Tüm halklar kendi kaderini kendisi belirlesin diye ortak mücadele veriyoruz. Başkaları gelip artık bize elbise biçmesin. Ne giyeceğimize ne yiyeceğimize nasıl yaşayacağımıza biz karar vereceğiz. Orası bizim anavatanımız ve anavatanımızda kendi kaderimizi kendimiz belirleyeceğiz.
Oturma, İzleme ve Bekleme Lüksümüz Yok
O yüzden süreç çok tarihidir. Sıradan bir dönem değil. Seçimler gelip geçidir, telafisi mümkündür. Kaybettiğiniz seçimi bir sonrakinde daha fazla çalışarak tekrar kazanabilirsiniz. Ama tarihi süreçleri kaybederseniz yüzyıl daha beklemek zorunda kalırsınız. Bizim bu dönemde kaybedecek, oturarak, izleyerek, bekleyerek süreci kaçıracak lüksümüz yok. Yüzyılda bir önümüze gelen fırsatları, ulusal birliğimizi daha da güçlendirerek, Kürt halkının tüm siyasal güçleri arasında daha güçlü ittifaklar kurarak ve tabi ki bedel ödenmesi gereken yerde bedel ödemekten geri durmayarak, çekinmeyerek bu tarihi süreci kazanmak zorundayız. Mücadelemizin tüm bugün için değil gelecek içindir. Bugün artık bedel ödeme günüdür. Gözlerini karartarak, acımasızca bize saldırdıkları yerde, karşılarında kahramanca yazılmış destanlar görmeliler. Cizre’deki gibi, Mehmet Tunç gibi, orada direnen arkadaşlarımız gibi, günlerce o bodrumlarda aç susuz olmalarına rağmen teslim olmayan kararlı irade gibi durmalıyız ki kazanabilelim. Tarih bunu bize bir sorumluluk olarak yüklemiştir.
Hangi Dilden Anlıyorlarsa O Dil İle Mücadele Edeceğiz
Buralar bir mücadele alanıdır. Ortadoğu’nun kaderinin çizilmek istendiği merkezlerden birisidir Londra. Bu anlamda İngiltere önemli bir ülkedir. Burada çıkaracağınız ses, örgütlü güçler yaratacağınız etki, ülkede mücadele eden hepimize büyük bir destek sunar. Daha rahat nefes almamızı sağlar. Bizim taleplerimiz meşru taleplerdir. Biz bizden çalınanı geri istiyoruz. Kendi anavatanımızda onurumuzla yaşamak istiyoruz. Bu haklarımızı gasp edenler, vermiyorsa, o zaman hangi dilden anlıyorlarsa o dil ile mücadele edeceğiz. Çünkü bu vazgeçebileceğimiz bir mesele değil. Onur meselesidir. İnsanı insan yapan şey onurudur. Eğer bunu koruyamazsak et ile kemikten ibaret oluruz.
Sona Yaklaşıyoruz
Sona yaklaşıyoruz artık. Ellerindeki tüm saldırı mekanizmalarını, ellerindeki tüm fişekleri tükettiler. Eğer kullanabilecekleri başka yöntem kalmazsa, ki artık kalmıyor mecburen tüm dünya taleplerimizi kabul etmek zorunda kalacak. Çünkü kullanabilecekleri hiç bir yöntem kalmadı. Hepsini denediler. Ölümü zulümü katliamı, tutuklama, işkenceyi hepsini denediler.
Dersimlilere Mesaj
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş konuşmasının sonunda Dersimli esnafın kepenk kapatma nedeniyle soruşturma açılmasına değinerek, bunun büyük bir ahmaklık örneği olduğunu vurguladı. ‘‘Öyle çılgınlaşmışlar ki bugün Dersim’de, tüm Dersim esnafına kepenk kapattıkları için soruşturma açmışlar. Bunun nasıl büyü bir ahmaklık olduğunun farkında değiller. İşte bu korkunun göstergesi. Yani sen Dersim’in tüm esnafına soruşturma açtığında zannediyorlar ki tüm Dersim fikrin, değiştirecek ve bir anda AKP’li olacak. Bu kadar akılsız ve kafasızlar. Ben Dersim esnafının yerinde olsam yarın sabah, hep birlikte adliyeye giderim. On bin Dersimli esnaf Dersim adliyesinin önüne ifade vermeye geldik desin. Savcılar bir yıl boyunca o ifadeleri alsın. Kolay mı öyle tüm Dersimi soruşturmaya almak. Bir defa yapabildiniz onu; 37-38’de yaptınız. Bir daha asla. Birde daha teslim alamazsınız. Dersimin iradesini kıramazsınız.’’