6 Milyon Üyeli TUC’tan Kürt Halkıyla Dayanışma Kararı
Birleşik Krallık’ta en üst emek hareketi TUC, Kürt halkıyla aktif dayanışma kararı aldı. Daha önce Mandela için etkili kampanya yürüten TUC, barış sürecinin tekrar başlaması için Öcalan’ın özgürlüğünün şart olduğunu belirtti.
Haber: Aladdin Sinayiç
Birleşik Krallık’ın en üst emek örgütlenmesi olan Sendikalar Birliği Kongresi-TUC (Trade Union Congres), yıllık konferansında Kürt halkıyla dayanışma kararı alarak aktif dayanışma çalışması başlattı.
Farklı iş kollarından 52 sendikanın bağlı olduğu TUC’un 6 milyon üyesi bulunuyor. Birleşik Krallık’ta sosyal, siyasal ve iş alanında en etkili örgüt olan TUC, 1868 yılında kuruldu.
Geçtiğimiz hafta İngiltere’nin Brighton kentinde yapılan ve bir hafta devam eden TUC yıllık konferansında Unite The Union, GMB, NASUWT ve NUT sendikaları tarafından sunulan önerge kabul edilerek, Türkiye’deki sendikal hareketler ve Kürt halkıyla aktif dayanışma karar olarak konferanstan geçti.
Konferansta kabul edilen önergede, son dönemde Kürt halkı başta olmak üzere Türkiye’deki muhalif kesimlere dönük saldırıların kaygıyla izlendiğini ve bu saldırıların derhal durdurulması çağrısı yapıldı. Önergede ayrıca Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın durumuna da dikkat çekilirken, Türk devleti tarafından tek taraflı olarak durdurulan barış sürecinin tekrardan başlatılması ve başarıya ulaşması için de Öcalan’ın özgür kalması çağrısı yapıldı.
Mandela için etkin kampanyalar yürütmüştü
Birleşik Krallık’ın en etkin emek hareketi olan TUC, 1971 yılındaki konferansında aldığı kararla Nelson Mandela için de etkin kampanyalar örgütlemişti. Kampanya kapsamında yapılan büyük yürüyüş ve mitinglerle beraber Güney Afrika hükümetine karşı etkin çalışmalar yürüterek Mandela’nın özgürlüğüne kavuşmasında etkin rol almıştı.
Brighton’da yapılan TUC yıllık konferansında önerge lehine konuşma yapan Unite the Union sendikası yetkilisi Tommy Murphy gazetemize yaptığı açıklamada Erdoğan diktatörlüğüne karşı yaşanan sessizliğin kabul edilemez olduğunu ifade ederek, bu rezaletin derhal son bulması gerektiğini ifade etti.
Murphy “Suriyeli mültecileri Türkiye’de tutmak ve Avrupa’yı rahatsız etmelerini engellemek için Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapılan kirli pazarlık doğrultusunda dünyanın Erdoğan diktatörlüğü karşısında sessiz kalması tamamen bir rezalet. Bu utanç verici sessizliğin derhal son bulması gerekir” dedi.
Baskı ve sindirme dalgası
‘Acil önerge’ adı ve ‘Kürt Halkıyla Dayanışma’ başlığıyla TUC yıllık konferansına sunulan önergede şunlar belirtildi: “Başarısız askeri darbe girişiminden sonra uygulanan olağanüstü hal ile birlikte sendikacı, akademisyen ve öğretmenlere dönük saldırılar kongremizi derinden kaygılandırmaktadır. Kongremiz özellikle 11 bin 285 Kürt öğretmenin görevden alınmasını Kürt halkına karşı yeni bir baskı ve sindirme dalgası olarak ele almaktadır. Haziran 2015’teki genel seçimlerde başarısız olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kendisine muhalif tüm kesimlere karşı tümden sindirme ve bastırma planına girişerek, muhalif gazeteler kapattı, insan hakları savunucularını tutukladı. Avrupa Birliği’ne üyelik süreci yaşayan bir ülkenin böylesi bir pratik içerisinde olması kesinlikle kabul edilemez” denildi.
Talepler
Önergenin son bölümünde 5 maddelik talep sıralandı.
Önergede “Gelişen tehlikeli ve kaygı verici süreci gözönünde bulundurarak, kongremiz aşağıdaki maddelerin uygulanmasını talep eder ve aktif çalışmasını yürütür” denildi. Talepler şunlar:
* Başarısız darbe girişiminden sonra görevden alınanların haklarının iade edilmesi, Türk devletinin uluslararası emekçi hareketi temel hakları ve düşünce özgürlüğü, sendikal haklar ve basın özgürlüğüne bağlı kalması çağrısı yapar,
* Türkiye’deki Kürt halkı, ilerici ve muhalif sendikal hareketler ile dayanışma çalışmalarının artırılması ve kendilerine maddi ve pratik destek sunulması,
* Birleşik Krallık ve Türk hükümeti nezdinde girişimlerde bulunarak kongremizin kaygılarını ifade eden, Kürt halkı, sivil toplum ve sendikalara dönük saldırıların durdurulmasını talep eden ve Türk hükümetinin uluslararası yükümlülüklerine saygı göstermesini, yasadışı eylemlerini durdurması için aktif çalışma yürütmek,
* Avrupa, uluslararası sendika federasyonlarını ve uluslararası kurumları Türk hükümetine baskı uygulayarak tavır değiştirmesini sağlamak,
* Haziran 2015’te Türk hükümeti tarafından tek taraflı olarak durdurulan barış sürecinin yeniden başlatılması ve böylesi bir sürecin başarıya ulaşması için Kürt lider Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması çağrısını yapar.”
Britanya Parlamentosu’nda kampanya başlamıştı
Britanya’nın en büyük sendikalarından Unite ve GMB’nin öncülüğünde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için başlatılan kampanyanın startı 25 Nisan’da Britanya Parlamentosu’nda verilmişti.
Kısaca Unite olarak bilinen Unite The Union sendikası resmi olarak kayıtlı 1.5 milyon üyesiyle İngiltere ve Galler’in en büyük emekçi örgütü pozisyonunda. Onlarca farklı emek alanlarından üyelerinin bulunduğu ve 650 bin üyesiyle İngiltere’nin üçüncü büyük emek örgütü olarak bilinen GMB(Genel İş Sendikası) daha önce de Kürt sorununun demokratik yollardan çözümü için çalışmalar yürütmüştü. Panele katılan Unison sendikası İskoçya yetkilisi de kampanyaya destek verdiklerini açıkladı. Unison sendikası da 1.3 Milyon üyesiyle Britanya’nın ikinci büyük sendikası.